timothy garton ash

elma sekeriiii
the guardian yazarı.

ash’in ayzdığı makalede fransa’nın soykırım tasarısı acımasızca eleştiriliyor. hürriyet gazetesinde yeralan bu yazı mutlaka sözlükte olmalı, buyrun okuyun:

ash makalesinde, fransa’da senato’nun gelecek pazartesi günü yapılacak oylamada, ulusal meclis’ten geçen tasarıyı ifade ve tarihi araştırma özgürlüğü adına reddetmesi gerektiğini söylüyor.



ash, senato’nun tasarıya, 1789’daki fransız devrimi’nden sonra yayımlanan insan ve yurttaş hakları bildirgesi’nin "düşüncelerin ve inançların serbestçe dışavurumu en değerli insan haklarından bir tanesidir" diyen 11’inci maddesi uyarınca da karşı çıkması gerektiği görüşünde.



’fransa parlamentosu’nun donanimi ve yetkisi yok’

"burada mesele, osmanlı imparatorluğu’nun son yıllarında ermenilerin katlinin korkunç olup olmadığı, ya da türk veya avrupalıların belleğinde kabullenilip, kabullenilmemesi gerektiği değil. korkunçtu ve kabullenilmeli de" diyen yazar şöyle devam ediyor.



"sorun şu, bu korkunç olayların uluslararası hukukta yeri olan "soykırım" ifadesiyle tanımlanmasına karşı çıkmak fransa’da, ya da başka bir ülkede suç olmalı mı? meşhur osmanlı tarihi uzmanı bernard lewis, ermenilerin çektiği acıları daha az göstermeye çalışmadan, tam da bu noktaya karşı çıkmıştı. peki, fransa parlamentosu dünya tarihi ve diğer ülkelerin geçmişte yaptıkları üzerine kararlar veren bir mahkeme gibi davranacak donanıma ve yetkiye sahip mi? bu iki sorunun da yanıtı hayır."


’erdoğan da tutuklanacak mi?’
tasarının, sadece soykırımı inkar etmeyi değil, soykırımı "ölçüsüzce minimize etmeyi" suç saydığını belirten yazar şu örnekle devam ediyor;


"türklerin ölen ermeni tahmini 500 bin, ermenilerin ise 1,5 milyonsa, ne minimize etmek sayılacak? 547 bin mi? peki türk başbakanı recep tayyip erdoğan fransa’ya yapacağı bir sonraki resmi ziyaretinde böyle bir minimize etme suçundan tutuklanmalı mı?"


’seçim hesabi’
fransa parlamentosu’nda bu tür yasa tasarılarının ortaya çıkmasıyla, 500 bin ermeni kökenli seçmenin büyük rol oynadığı seçimlerin yaklaşması arasında büyük bir ilgi olduğunu söyleyen timothy garton ash, "aralık 2001’de olanları soykırım olarak tanımlayan yasa, tam da parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce çıkmıştı. şimdikine benzer bir tasarı da, 2006’da bir sonraki yıl yapılacak seçimlere gidilirken parlamentonun alt kanadından geçmiş, ama senato’da reddedilmişti. bu yıl ne olacak? evet, seçimler" diyor.


türk hükümetinin tepkisinin beklendiği gibi sert olduğunu söyleyen ash, erdoğan’ın da cezayir’de olanlar nedeniyle fransa’yı soykırımla suçladığını hatırlatıyor. ash şöyle devam ediyor;


’siyasi malzeme oldu’
böylece, vakur anma törenlerinin ve eldeki kanıtlara ters düşse de, en tutarsız teorileri bile sakince test eden özgür bir tarih tartışmasının konusu olması gereken bir trajedi, siyasi manipülasyon ve siyasetçilerin birbirine sataşma malzemesine dönüştü. dünün cesetlerinin sayısı, yarının oy sayısı için istismar edildi. işler, ’sen beni soykırımla suçlarsan, ben de seni suçlarım’, noktasına geldi. bu arada nobel ödüllü orhan pamuk gibi cesurca ermenilere yapılanların soykırım olduğunu söyleyen entelektüeller de türkiye’de soruşturmaya uğradı. yani, fransa’da devletin buyurduğu doğru, türkiye’de devletin buyurduğu yanlış oluyor. "

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol