madem asmisin mali mulku versene ferrariyi fakire fukaraya niye satiyorsun diyerek karsisina cikilmasi gereken kitap.
the monk who sold his ferrari
(bkz: ferrarisini satan bilgiç)
bunca eleştiriye rağmen haftalardır çok satanlar listesinden inememesi sonucu, kendisine yeni bir ferrari alacak parayı çıkarmış bilgedir. kitap da bir enteresandır ayrıca, bu bilge abi kimsenin bulamadığı o yüce bilgelere çaat diye rastlamış, onlar nedense bizim bilgeyi aralarına almıştır. at yalanı sikeyim inananı mevzusundan hareketle yahut paranın gücüne dayandırılabilecek bir açıklama ile mantıktan uzak gelmiştir kendisi bana. bitirmek de bu sebeple kısmet olmadı sanırım.
gün içerisinde birisi gelse bize, sen bırak işini, malı mülkü, dünya fani, boş işler bunlar dese, biz de kalkıp hindistana gitsek böyle bir şey çıkar işte ortaya. orada bilgeler bizi yetiştirse, biz de onlara söz versek geri döndüğümde sizin sesinizi duyuracağım diye, gelsek kitap yazsak. hikayenin özü budur..
gün içerisinde birisi gelse bize, sen bırak işini, malı mülkü, dünya fani, boş işler bunlar dese, biz de kalkıp hindistana gitsek böyle bir şey çıkar işte ortaya. orada bilgeler bizi yetiştirse, biz de onlara söz versek geri döndüğümde sizin sesinizi duyuracağım diye, gelsek kitap yazsak. hikayenin özü budur..
"mis gibi ferrarim varken niye kendimi bilgeliğe vurayım?" dedirten kitap. okumadım ama içeriğinin ne olduğunu az çok tahmin etmekteyim. maddiyatın çok ön planda olduğu bir dünyada ferrarisini satan insan evladı bence enayinin ta kendisidir...
gerçekçi olmak lazım...
gerçekçi olmak lazım...
amerikayı yeniden ke$feden $ahsiyetin kendi halinde zırvaladıgı günlük tarzı kitaptır.
(bkz: atını siken kovboy)
(bkz: götünü siktiren bilge)
(bkz: ferrariye binen satan bilgiç)
evet ferrasini sattı sonunda dogru yolu buldu hacı murata biniyor şuan işte şimdi tam bilge oldu tebrikler.
kitapta ferrari sadece bir imge olarak karşımıza çıkmaktadır. entry giren çoğunluğun düştüğü gibi, okuyacak olan kimsenin de kitaba merakla bakmasını sağlamak için bu ismin kullanıldığı açıkça ortadadır.
zengin ve başarılı bir avukatın geçirdiği bir kalp krizi sonrasında, maddi bakımdan hiçbir eksikliği olmamasına karşılık, içinde hissettiği ruhsal eksikliği sonucu, kendini kişisel ve ruhsal yönden de iyileştirmek için arayışa girmesiyle kendini ta himalaya’larda bulmasıyla başlar öykü... oradaki bilgelerden öğrendiklerini maddi dünyanın insanlarına yararlı olabilmek için öğretmeye çalışır. kişiliğin gelişimnsel dönemi ve kendine güven kavramının anlaşılabilmesi için bence son derece yararlı bir kitap.
zengin ve başarılı bir avukatın geçirdiği bir kalp krizi sonrasında, maddi bakımdan hiçbir eksikliği olmamasına karşılık, içinde hissettiği ruhsal eksikliği sonucu, kendini kişisel ve ruhsal yönden de iyileştirmek için arayışa girmesiyle kendini ta himalaya’larda bulmasıyla başlar öykü... oradaki bilgelerden öğrendiklerini maddi dünyanın insanlarına yararlı olabilmek için öğretmeye çalışır. kişiliğin gelişimnsel dönemi ve kendine güven kavramının anlaşılabilmesi için bence son derece yararlı bir kitap.
kuzenimle okumasına iddaaya girdigimiz, benim kaybettigim için okumak durumunda kaldıgım , aşırı sıkıcı, kafa yedirtici bi kitap. tavsiye etmiorm.
(bkz: yolda bırakan ferrrari)
bu julian mantle ibnesi modeli eskimiş,serinin en kötü arabası olanı ferrarisini iyi bir fiyata galerinin birine kaktırmış,yerine bir milyon euro fiyatı ile dünyanın en pahalı otomobili ünvanını elinde bulunduran "bugatti veyron "satın almıştır.ferrarisini sattığı galeriden aldığımız duyumlara göre araba kazalıdır,turbosu değiştirilmiştir,plakaya kesilmiş ödenmeyen cezaları vardır ve sol yolcu kapısı yerine tam olarak oturmamaktadır.şeklinde dalga geçilesi,askerde bölük komutanımın "al evlat oku çok güzel kitap,hayata bakışını değiştirir" diye bana itelediği,benimde "emredersiniz komutanım"diye alıp,ilk beş sayfasını okuduktan sonra içtimaya çıktığım ve bir daha elime dahi almadan,teskereme müteakip kendisine,"sağolun komutanım gerçekten son dönemde okuduğum en iyi kitap" diye teslim ettiğim robin sharma eserciği.böyle yapmamak lazım ama.okumak lazım kötüde olsa,iyi niyetle verilmiş kitapları.
(bkz: günahını satan hoca)
o güzelim uzak doğu kültürü ancak bu kadar kötü bir anlatım ve çarpıcılıktan uzak örneklerle bezenebilirdi heralde.
polyannacılığın modernleşmiş halidir. kitap bir kurgu üzerine kurulmuştur. yaşanan olaylar gerçek değildir. ama insanları etkileyecek unsurlara(cesaret,asilik,özgürlük..)gibi kavramlardan yola çıkılarak oluşturulmuştur.kitapta tavsiye edilenler bilinen ama uygulanmayan şeylerdir. yani normalde bilip yapmadığımız davranışları sırf adamın biri ferrarisini satmış diye mi yapmalıyız?
(bkz: ferrarisini satan hergele)
(bkz: ferrarisini satan lale)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?