şu yalan dünyaya geldim geleli
özge elden özge yar bulamadım
yaralandım al kanlara bulandım
elimin kanını yur bulamadım
güzel olan neyler altın akçayı
arif olan düzer türlü bohçayı
vücudunda seyreyledim bahçeyi
dosta el değmedik nar bulamadım
dostun zülüfleri destedir deste
erenler oturmuş hak için posta
bir zaman sağ gezdim bir zaman hasta
hasta halin nedir der bulamadım
felek kırdı benim kolum kanadım
baykuş gibi viranlarda tünedim
bugün üç güzelin nabzın sınadım
can feda yoluna der bulamadım
felek benim kurulu yayımı basdın
her köşe başında yolumu kesdin
keskin kadeh ile dolumdan içdin
yandı yüreciğim kar bulamadım
pir sultan abdalım dağlar ben olsam
dağlarda biten laleler ben olsam
alem çiçek olsa arı ben olsam
dost dilinden tatlı bal bulamadım.
(bkz: pir sultan abdal)
şu yalan dünyaya
su yalan dunyaya geldim geleli
tas tas ictim agulari sag iken
kahpe felek vermez benim muradim
viran oldum mor sumbullu bag iken
aradilar bir tenhada buldular
yaslandilar sivgalarim kirdilar
yaz bahar ayinda bir od verdiler
yandim bittim ala karli dag iken
karacaoglan derki sozum bilene
omrumun yarisi gitti talana
sual eylen bizden evvel gelene
kimi varimis biz burada yok iken
mahlasindan da anlasilacagi uzere siir belirtilenin aksine yilmaz celik siiri degil karacoglan kosmasidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?