(bkz: sona kalan dona kalır)
son otobüs
hafif hafif alkol kokan,olaylı otobüs.
genelde yolcuları hep aynı insanlar olan otobüstür.
hep kaçırdığım şey.
kaçırılınca insanın insanlıktan çıkabileceği otobüs.
nazım hikmetin, 21 temmuz 1957de pragda yazdığı bir şiiri.
gece yarısı. son otobüs.
biletçi kesti bileti.
beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.
beni ayrılık bekliyor.
yürüyorum ayrılığa korkusuz
ve kedersiz.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
geçtim putların ormanından
baltalayarak
ne de kolay yıkılıyorlardı.
yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katkısız çıktı çok şükür.
ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
ne böylesine hür.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten
bir söz
bir koku
bir el işareti.
söz dostça
koku güzel,
el eden sevgilim.
kederlendirmiyor artık beni hâtıraların dâveti.
hâtıralardan şikâyetçi değilim.
hiçbir şeyden şikâyetim yok zaten,
yüreğimin durup dinlenmeden
kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
artık ne kibri nâzırın, ne kâtibinin şakşağı.
tas tas ışık dökünüyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
ve belki, ne yazık,
hattâ en güzel yalan
beni kandıramıyor artık.
artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasınınki, ne kendiminki.
işte böyle gülüm,
iyice yaklaştı bana ölüm.
dünya, her zamankinden güzel, dünya.
dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
başladım soyunmağa.
bir tiren penceresiydim,
bir istasyonum şimdi.
evin içerisiydim,
şimdi kapısıyım kilitsiz.
bir kat daha seviyorum konukları.
ve sıcak her zamankinden sarı,
kar her zamankinden temiz.
gece yarısı. son otobüs.
biletçi kesti bileti.
beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.
beni ayrılık bekliyor.
yürüyorum ayrılığa korkusuz
ve kedersiz.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
geçtim putların ormanından
baltalayarak
ne de kolay yıkılıyorlardı.
yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katkısız çıktı çok şükür.
ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
ne böylesine hür.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten
bir söz
bir koku
bir el işareti.
söz dostça
koku güzel,
el eden sevgilim.
kederlendirmiyor artık beni hâtıraların dâveti.
hâtıralardan şikâyetçi değilim.
hiçbir şeyden şikâyetim yok zaten,
yüreğimin durup dinlenmeden
kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.
iyice yaklaştı bana büyük karanlık.
artık ne kibri nâzırın, ne kâtibinin şakşağı.
tas tas ışık dökünüyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
ve belki, ne yazık,
hattâ en güzel yalan
beni kandıramıyor artık.
artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasınınki, ne kendiminki.
işte böyle gülüm,
iyice yaklaştı bana ölüm.
dünya, her zamankinden güzel, dünya.
dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
başladım soyunmağa.
bir tiren penceresiydim,
bir istasyonum şimdi.
evin içerisiydim,
şimdi kapısıyım kilitsiz.
bir kat daha seviyorum konukları.
ve sıcak her zamankinden sarı,
kar her zamankinden temiz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?