some kind of monster

nuquerna
metallica ’nin belgeseli.bir rock-veya metal-grubunun nasil dagildigini,kisaca zirveden dibe giden yolu anlatir. babaliklarini gostermisler,zerre sansur uygulamamislardir. belgesel bittiginde izlemek icin verilince elemanin biri ’niye izleyeyim ki?ne olduysa onu cektiniz’demistir. film festivali kapsaminda izlenilesidir.
floydiandm
bütün metallica severlerin izlemesi gereken, harika belgesel. billboard’un şubat 2007 sayısında derginin yanında hediye olarak verilmektedir.
passive
metallica’nın dağılmaktan kurtulmak için gittkleri terapi seanslarını bile gösteren detaylı belgesel.metallica severlerin kaçırmaması lazımdır.
zenana
metallica nın st anger albumunün 3. şarkısı.belgesele ismini vermiştir.

these are the eyes that can’t see me
these are the hands that drop your trust
these are the boot s that kick you around
this is the tongue that speaks on the inside
these are the ears that ring with hate
this is the face that i’ll never change
this is the fist that grinds you down
this is the voice of silence no more

these are the legs in circles run
this is the beating you’ll never know
these are the lips that taste no freedom
this is the feel that’s not safe
this is the face you’ll never change
this is the god that ain’t so pure
this is the god that is not pure
this is the voice of silence no more

we the people
are we the people?

some kind of monster
the monster lives

this is the face that stones you cold
this is the moment that needs to breathe
these are the claws that scratch these wounds
this is the pain that never leaves
this is the tongue that whips you down
this is the burden of every man
these are the screams that pierce your skin
this is the voice of silence no more

this is the test of flesh and soul
this is the trap that smells so good
this is the flood that drains these eyes
these are the looks that chill to the bone
these are the fears that swing over head
these are the weights that hold you down
this is the end that will never end
this is the voice of silence no more

we the people
are we the people?

some kind of monster
the monster lives

this is the cloud that swallows trust
this is the black that uncolors us
this is the face that you hide from
this is the mask that comes undone
ominous,
i’m in us
newsted35
metallica’nın some kind of monster albüm kaydının nasıl ortaya çıktığı düşüncesiyle çıkarılsa da grubun kuruluşundan bugüne kadar yaşadıklarını,grubun lars ulrich tarafından ne hallere sokulduğunu ve grup elemalarını kişikliklerin dahi ortaya koyan mükemmel bir belgeseldir.96 load zamanında başlayan eleştiriler 2003 st anger albümüne ve içinde bulunduğumuz 2007’ye kadar süregelmektedir.bir anlamda bu belgesel st anger ile başlayan "metallica hard core grubudur" söylemine de ışık tutmaktadır.
belgeselde ilk olarak göze çarpan albümlerde en sona koyulacak performansı gösteren lars ulrich’in en baştan beri grubun lideri olma özelliğini taşımaya devam etmesidir.metallica aşkıyla yanıp tutuşan bir çok insanın efsane olarak gördüğü lars’ın st anger albüm kayıtlarında ne kadar kastığı bariz bir biçimde görülmüş allah belanı versin dedirtmiştir ve ne kadar sıradan bir baterist olduğunu kanıtlamıştır.james hetfield’ın "seninle çalışmak heyecan vemiyor" dediğinde kapıyı göstererek "heyecan vermiyorsa siktir git" demeside ayrı bir öküzlük.tabi james’te sütten çıkmış ak kaşık değil elbet.öğlen 12’den 16.00’ya kadar çalışılcak,sonra ben alkol tedavisi görücem,ailemle ilgilenicem bu saatler arası yeni albüm için hiçbir çalışma yapmıyoruz demesi lars’ın öküzlüğünden daha ileri safhadadır.<gkz:kirk hammet>’ın ona yakıştırılan deyimi "ağzı var dili yok"u aynen uygulamıştır belgesel’de.bi ara albümde solo olmucak diyen lars’a hafif çıkışıp sonra da tırsıp susan adam rolünü üstlenmiştir.
bas seçmelerinde ise perde arkasında konusulan olaylar damga vurmuştur.robert trujillo’yu denedikten sonra lars’ın "belki bugün cliff burda olsa onu seçmezdik" demesi akıllara zangır zangır kazınmıştır.adama derler "be ibnenin evladı kaç tane adam gördün clifford lee burton gibi de böyle yorumlar yapıyon".yine robert trujillo’yu seçerken lars’ın her konuşmasında sürekli grup elemanlarını siklemeyip sadece kendi düşüncesini diğer elemanlara kabul ettirmeye çalışması ayrı bir ibnelik olmuştur.
dave mustaine ile lars ulrich buluşması ise belgesel’in en dikkat çeken bölümü olmuştur hiç kuşkuzsuz.dave’in metallica sonrası ne derece üzgün olduğu ve ne kadar çok metallica’da çalmak istediği belirgin bir şekilde kendi ağzından dile getirilmiştir.
albüme gelirsek st anger’ın ne kadar zor şartlar altında çıktığını görmek oldukça mümkün.grup içindeki anlaşmazlıklar,james’in aylarca ortadan kaybolup koskoca metallica’nın aylarca iki kişiyle sürdürüldüğünü,lars’ın diğer grup elemanlarını ezdiğini görmek açıkçası birçok metallica fanını üzmüştür .
belgesel sonrası grup elemanlarına yapılacak yorum ise:

lars ulrich:her zamanki gibi ibneliğe devam etmektedir.kendini bir bok sanıp "ben grubumu bir arada tutamıyorum" grubum grubum,grubumda grubum diye tutturması tarafımdan"e be amına koduğum kimsin sen" dememe neden olmuştur.

james hetfield:eşine ve ailesine düşkünlüğü bariz bir şekilde görülmüştür.ama bu aile sevgisinin milyonları ilgilendiren metallica grubunun önüne geçmesi kendisine gıcık olmama sebebiyet vermiştir.bi de lars’a diş geçirebilse götümü vereceğim adamdır.

kirk hammet:baştan beri grubun en suskun ve sakin adamıdır.belgeselde’de bu devam etmiştir.tek parantez sörf’ün alkol ve uyuşturuycuya engel olduğu tezidir.uyuşturucu içen varsa denesin .

robert trujillo:metallica’ya lars sayesinde gelip samimiyet göstergesi olarak bir milyon doları cebe indirmiştir.geldiği günden bu yana "off çok mayak adam,deli gibi çalıyo" söylemlerine gıcık olmuşumdur.müzikal anlamda hiçbir katkısı bulunmayan gruba nasıl manyak bir basçı olunur anlamamak imkansızdır.
westkhan
dave mustaine nin ağlamaklı halleri gurubun dagılma aşamasına gelmesi ve yeniden toparlanması larsın sakinliği ve jamesin herkesin gözü ünündeyken rol kesip sert adamı oynadıgı ama yanlız kalınca sevgi dolu bir insan olarak gördüğü belgeseldir ama hepsi lirk dışında götü kalkık rolü oyanmışlardır geneden izlenilesi dvd arşivlerinde yeri alınası bir belgeseldir. (meğerse aslında st anger albümümünün bas kayıtlarını albüm yapımcıları olan sarı saçlı elemanın çalması ayrı bir ilginçlik)

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol