sol yanım acıyor annem

goetica
sol yanı çok acıtan $iir..çok..


"hava kararıyor,ben gideyim anne..
babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi..
duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum..
kim bozuyor toprağını...
çiçeklerini kim koparıyor?
izin verme anne..
ne olur toprağına el sürdürme!
eve gidince aklıma geliyor bi de..
bunun için ağlıyorum anne..
bak kavanoz yanımda..
toprağından bir avuç daha alayım..."
wilson
ayla aydemir tarafindan yazilmis, inanılmaz duygu yüküne sahip siir... gecenin bu saati beni ağlatmayı başardı...

merhaba anne,
yine ben geldim.
merak etme okuldan çıktım da geldim.
anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama
ali, "okula gitmezsem annem çok kızar, merak eder."
demişti de onun için söylüyorum.
geçen hafta öğretmen, sağ elimde sarımsak, sol elimde
soğan dedirte dedirte öğretti sağımı solumu.
ben biliyorum artık anne, sağım neresi, solum neresi
ağrıyan yanımın neresi olduğunu.
şimdi iyi biliyorum anne.
hani geçen geldiğimde:
şuram acıyor işte, şuram demiştim de
bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne
bak şimdi söylüyorum. şuram işte,
sol yanım çok acıyor anne.
hem de her gün acıyor anne her gün.

dün sabah annesi ayşe’nin saçlarını örmüştü.
elinden tutup okula getirdi.
yakası da danteldi.
zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi.
ben de ağladım,
ağladım hiç de utanmadım.
öğretmen ne oldu dedi?
düştüm, dizim çok acıyor dedim.
yalan söyledim anne.
dizim acımıyordu ama sol yanım çok acıyordu anne.

bugün ben de saçım örülsün istedim.
babam ördü ama onunki gibi olmadı.
dantel yaka istedim.
babam; "ben bilmem ki kızım." dedi.
bari okula sen götür dedim.
"kızım, iş..." dedi.
ben de bana ne dedim, ağladım.
"kızım, ekmek" dedi babam.
sustum ama okula giderken yine ağladım anne.
ha, bi de sol yanım yine çok acıdı anne.

herkesin çorapları bembeyaz,
benimkiler gri gibi.
zeynep, "annem, beyazlara renkli çamaşır
katmadan yıkıyormuş" dedi.
babam hepsini birlikte yıkıyor.
babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
uffff, babam, her gün domates
peynir koyuyor beslenmeme.
üzülmesin diye söylemiyorum ama
arkadaşlarım her gün kurabiye,
börek, pasta getiriyor.
biliyorum babam pasta yapmasını
bilmez anne.

hava kararıyor, ben gideyim anne.
babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi.
duyarsa kızmaz ama çok üzülür biliyorum.
kim bozuyor toprağını,
çiçeklerini kim koparıyor?
izin verme anne,
ne olur toprağına el sürdürme!
eve gidince aklıma geliyor bi de
bunun için ağlıyorum anne.
bak, kavanoz yanımda,
toprağından bir avuç daha alayım.
biliyor musun anne?
her gelişimde aldığım topraklarını
şu kavanozda biriktirdim.
üzerine de resmini yapıştırıp
başucuma koydum.

her sabah onu öpüyor kokluyorum.
kimseye söyleme ama anne
bazen de konuşuyorum onunla.
ne yapayım seni çok özlüyorum
anne.
ha unutmadan,
öğretmen yarın anneyi anlatan
bir yazı yazacaksınız dedi.
ben babama yazdıracağım.
öğretmen anlarsa çok kızar ama
bana ne kızarsa kızsın.
ben seni hiç görmedim ki neyi,
nasıl anlatacağım anne.

senin adın geçince sol yanım
acıyor anne.
hiç bir şey yutamıyorum.
bazen de dayanamayıp ağlıyorum.
kağıda da böyle yazamam ya anne.
ben gidiyorum anne,
toprağını öpeyim, sen de rüyama gel beni öp.
mutlaka gel anne,
sen rüyama gelmeyince
sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne.
sol yanım acıyor anne.
işte tam şurası,
sol yanım çok acıyor anne.
seni çok özledim anne, çooook...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol