fransa büyükelçiliğinde haziranın 30’una kadar salı, çarşamba ve perşembe ziyaret edilebilen çağdaş sanat sergisi. quintette, beşli anlamına gelir, beş sanatçının eserleri sergilenmektedir çünkü. bunlar; jean-pierre raynaud, alain séchas, jean-michel othoniel, marc couturier ve daniel buren’dir.
bröşürden:
quintette à ankara (ankara beşlisi) ankara fransız kültür merkezi’nin, fransız büyükelçiliğinde çağdaş fransız sanatının zenginliğinden bir bölümü sergileme isteğinden doğmuştur. çağdaş fransız sanatçılarının çalışmaları fransız büyükelçiliğinden daha iyi nerede sergilenir, nerede değerlendirilir ki zaten?
bu mekânda daniel buren, marc couturier, jean-michel othoniel, jean-pierre raynaud ve alain séchas’nın yapıtları albert laprade’ın sert mimarisi ve büyükelçiliğin bahçeleriyle bir diyalog kuruluyor. özel siparişler ve ödünç alınıp getirilen olağandışı katkılar sayesinde bu sergi, mevcut yerleri başka bir bakışla görmeyi sağlıyor.
quintette à ankara (ankara beşlisi), zevk alınarak, haz duyularak dolaşılacak bir gezinti yeridir her şeyden önce; burada jean-pierre raynaud’nun hiç işlenmeden yan yana getirilmiş nesnelerle oluşturulan sanat kavramını sorgulayan "altın saksı"sı, jean-michel othoniel’in "peggy’nin gerdanlığı" ve "aşık geometriler" adlı yapıtlarının şiiriyle buluşuyor. alain séchas, saygısız, densiz kediler yerleştiriyor büyükelçiliğin salonlarına. marc couturier, elçilik binasının bahçeye bakan cephesinin umulmadık görünümlerini keşfettiriyor bize, daniel buren ise doğal ortamı içinde yepyeni bir yapıt yaratıyor.
quintette à ankara (ankara beşlisi) sergisi, çağdaş fransız sanatına canlılık isteyen neşeli bir tavırla göz kırpmasıdır. sizi de bu sergiyi gezip görmeye davet ediyoruz.
ps: altın saksı’yı açıkça tam olarak göremedim. çünkü boyumu aşıyordu. peggy’nin gerdanlığı, devasa, içi boş renkli murano camı küreciklerden oluşmuş bir gerdanlıktı ve tabii ki boyutundan dolayı dikkat çekiciydi. séchas’nın insan vücutlu kedileri ve marslısı polyesterden yapılmış eğlendirici, komik ve eleştireldi. sanatçının sürekli kedi imgesini kullanmasının sebebiyse her insanın içinde bir kedinin yattığını düşünmesiymiş. en ilginci marc couturier’nin mermer cephenin farklı kısımlarına koyduğu boş çerçeveler; kişi ne görmek isterse onu görüyor, kimi de "bu ne ya?" diyip geçiyor. işin acı kısmıysa, altın saksı dışındaki eserlerin, alan biri olmadığı takdirde çöpe dönüşecek olması..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?