platonik aşk

5 /
bb
karşısında dilinizin tutulmasına, zar zor toparladığınız her cümleden sora içinizden "ne dedim lan ben" demenize sebep olan, ayaklarınızı yerden kesen, sabahları gülümseyerek uyanmanızı ve bir bakışıyla mutlu olmanızı sağlayan aşkların en güzelidir. kendinizi çocukça şeyler yaparken bulursunuz bu durumlarda...

"allahım bana baktı sanırım!!"
"o kızdan istemedi kalemi benden istedi!! evet o da bana aşık!!!"

gayet salakçadır, ama aşkların en eglencelisidir. o adam/kadın sevgiliniz olsa bu kadar eğlenceli bir aşk yaşatamaz size.

git bi cay koy
karşılıklı yaşanan aşktan daha uzun sürmesi muhtemel olan aşktır. yıllar geçer ve unuttuğunuzu sanırsınız ama unutulmaz, tekrar onu gördüğünüz zaman ilk günkü heyecanla atar kalbiniz. anılar bir fotoğraf albümü gibi kazınmıştır aklınıza, hepsi birer birer geri gelir ve acı verir. platonik aşk herşeyden fazla umutsuzluk barındırır.
digitercumecom
platonist felsefe ideal bir dünyanın varlığını savunur. bu ideal dünya kusursuzdur ve mutlak güzelliktedir. öğrenme ve bilgi yaşadığımız dünyadan bu hayali ideal dünyaya olan yaklaşma olarak kabul edilir. platonik aşk hayali bir ideal aşktır. acı, ayrılık, kavuşamamak gibi türk filmleri ve hint filmlerindeki acıklı ve ağlatıcı yönlerin olmaması gereken aşktır. ancak ne yazık ki dilimizde bir tarafın diğer tarafı ümitsizce sevdiği bir aşk olarak anlaşılmaktadır.
armour
en sıkıntı vereni sevgili olduğun halde aşkına platonik kalmaktır.
içinden sevdiğini haykırırken yanıbaşındaki sevgiline hislerini söyleyememektir,
elini tutmayı isterken bir türlü cesaret edememektir,
sımsıkı sarılıp hiç bırakmamayı düşünürken çekinip dokunamamaktır...
hiç bir duygunu dışavuramazsın ve bu halinin verdiği sıkıntılar içerisinde kıvranmaların en ve tek dışavurduğun yanın olur..
ve seni anlayamamışsa eğer bir gün çekip gitmek ister, sen içinden sevmeye devam ederken..
platoniksindir, kal bile diyemezsin..
mad
münferit haller çerçevesi içinde soluk alıp vermeden başka bir durumu yoktur. bazı güzel bazı yorucu. kusursuz bir durum, karşı tarafın kusurunda. apaçık sonlanana kadar.
chef doeuvre
elmanın seni sevmesini beklemezsin aslında.
elmanın seni sevebilme ihtimalini seversin.
mantıklı bakıldığında saçma gelen olaylardan umutlanırsın, bir kere bakıp gülümsemesi dünyanın en mutlu insanı yapar.
söylersen ve elma seni asla sevmeyecekse farklı bir aşamaya geçilir ki bu karşılıksız aşk olur.
486
zordur, heryerde denk gelebilir, can yakar, karşılıklı aşkın yerini tutamaz ama...
tutulana allah kolaylık versin...
matrax
sevilmeden sevmetir..gözlerininin içine baktığında orada kendini görmek istemek fakat her baktığında boşluğu veya başka birinin suretini gördüğünde kahrolmaktır.yine de en yalansızıdır aşkın.içinde hiç strateji veya "önce sen kapa" gibi sevimsiz sevimlilikler(!) yoktur.insan sürekli görmek ister, sesini duymak ister sevdiceğinin fakat gördüğünde bir an önce kaybolmak ister.anlayamamıştır karşı taraf bu güzel hissiyatı vesselam...
elma sekeriiii
yaşadığımdan emin değilim.
gittiğinden eminim ama bak, seni özlediğimden eminim.
yirmi beş yaşında bir hayal kırıklığı olduğumdan hiç şüphem yok mesela.
beceriksizliğimden, yalnızlığımdan, bu şehri sevmediğimden, düzensizliğimden, yorgunluğumdan, huysuzluğumdan, baltalarınızdan birine sap olmamışlığımdan hatta olamayacak olmamdan, kırgınlığımdan, bir gün bana ayrılan sürenin sonuna geleceğimden her tavşan kesildiğimde dünyanın dağ olma vaziyetinden filan eminim.
örnekleri çoğaltabilirim.örnekleri çoğaltabileceğimden eminim.

birileri namusum üzerine yemin edecek,

ölür müydün sanki sevsen beni.

günlerdir doğru dürüst uyuyamıyorum.
ellerim parçalanıyor ne zaman yazmayı denesem.
ağzım artık daha bozuk.
her tarafta pis bir koku; nefes alamıyorum.
çok bekledim seni. her halimle, her yerimle bekledim.
yetkiler verdim kendime;tuttum seni affettim.
aramanı bile bekledim bazen. ağır küfürlerle örtbas ettim sonra aramayışlarını.
bunca zaman aramayışlarını biriktirdim.
seni bekledim ben çünkü
seni bekledim.
içtim..içtim..içtim...
kustum.
en çok giderken bıraktığın kelimeleri kustum.
sanat filan dedi bazısı o kelimelere bazısı bunlardan bi bok olmaz dedi.
senin önemsediğin kadar önemsemedim ben o kelimeleri, senin danışma gruplarının önemsediği kadar önemsemedim.
kustum..kustum..kustum.
içtim.

ellerimle yaptığım cam evim kırılacak,

ölür müydün sanki sevsen beni.

içimden geç
içimi sil
artık özlemek istemiyorum.

neye el atsam piç ediyorum.
yine de fiyakalı durumlar peşindeyim hep.
en sert içkileri kaçırıyorum soluk boruma bilerek.
her yıl ilkokula başlıyorum.
her gün yeni bir krallık kurup öldürüyorum kralını gece yarısına doğru.
uzatmaya gerek yok;sen olmayınca yapamıyorum.
yokluğun gümüş tepside intihar sunacak,


ölür müydün sanki sevsen beni...

melaike
manen yaşanan aşk yani kişinin iç dünyasına eziyetidir.asla benimsemediğim bi durum.çünkü sen içinde depremler yaşarken, karşındakinin hayatını yaşaması;saçmalığın daniskası.
witchy
en ızdırap verici duygunun ta kendisi. yemeden içmeden keser, hayata küstürür. olsun ya onu uzaktan sevmek de güzel gibi çaresizlik kokan cümleleri güzel hale getirir. insanı depresyondan depresyona sokar. nasıl geçtiğini ise kimse anlamaz bi bakarsın kaybolmuş.
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol