hareket duzensizligiyle kendini gosteren, beyinde olusan bir hastalik.
parkınson
bir teyze vardi,hep titrerdi.titrek teyze derdim.parkinson hastasiymis meger.kas gevsetici ilac kullanirlar,yoksa ellerini kollarini kontrol edemezler.
parkinson hastalığı, beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığı. genellikle orta yaş hastalığıdır. adını hastalığı ilk defa 1917de titremeli felç olarak tarifleyen james parkinsondan almıştır. binde bir sıklıkla görülen, müzmin, ilerleyici, tedavisiz iyileşmeyen bir hastalıktır.
temel bozukluk, koordineli hareketleri düzenleyen beyin bölümlerindendir. bu bozukluğu yapan sebep tam bilinmiyorsa idyopotik parkinson hastalığı, sebebin belli olduğu durumlarda ise parkinsonien sendromlar adı verilir. bunlar:
geçirilmiş beyin enfeksiyonları,
bazı ilaçlar,
arteioskleroz,
ailevi sebepler,
travma,
zehirlenmeler,
tümörler,
kandaki kırmızı hücrelerin aşırı yükselmesi
gibi durumlardır.
hastalığın temel belirtileri titreme, sertlik ve hareketlerin yavaşlamasıdır. titreme ilk ortaya çıkanı olup, genellikle başlangıçta tek eldedir. zamanla aynı taraf bacağa ve karşı ele geçebilir. sıklıkla hastalıktan vücudun bir yarısı baskın olarak etkilenir. titreme dinlenirken olup, uyurken kaybolur; sinirlilik ve yorgunluk titremeyi arttırır. sertlik veya katılık boyun kaslarından başlar ve başın gövdeden önde tutulmasına sebep olur. bel kemiği de etkilenip bel hafif öne eğilir, diz kalça ve kol eklemleri bükük hal alır. hasta, küçük hızlı adımlarla sendeleyerek yürür, hantallaşır, saatlerce oturur. yazıya büyük başlar, harfler gittikçe küçülür ve yazının okunması güçleşir. monoton bir konuşması vardır. kasların tonusu arttığı için (sertleştikleri için) bükülü kolun açılmaya çalışılması sırasında dişli çark hareket ettiriliyormuş hissi alınır. yüz adale faaliyetleri (mimik ve jestler) silinir, donuk, anlamsız çehre (maske yüzü) vardır. hareketlere başlamakta güçlük çeker, cildi yağlanır ve %40 hastada bunama görülür. kelimelerin son hecesini tekrar eder. gözünü kırpmaması söylenip, burun köküne vurulunca kırpma hareketini kontrol edemez. gözlerin yukarıya doğru dakikalar hatta saatlerce kayması da, hastayı çok rahatsız eden bir durumdur.
tedavi üç grupta planlanabilir:
birincisi, hastayı, faydalı aktiviteler ve zihni faaliyetlerle içe kapanık ve cemiyetten ayrı olmaktan korumaktır.
ikincisi, cerrahi tedavi olup, hastanın ızdırabını azaltmak için kullanılmıştır ve hasta bölgenin, elektrik veya alkolle tahribinden ibarettir. cerrahi tedavyle titreme genellikle düzelir, ancak katılık ve hareketlerde gözle görülür bir iyileşme olmaz.
üçüncü ve bugün parkinson hastalığının esas tedavisi olarak ele alınan tedavi ilaçla tedavidir. beyinde sinir hücrelerinin uyarılabilme özelliğini arttıran asetilkolinle bunun aksini yapan dopamin arasında belli bir denge vardır. parkinsonda bu denge asetilkolin lehine bozulmuş olup, tedavide dopamin açığının yerine konması gerekmektedir. sentetik dopamin kan ile beyin arasındaki bariyeri aşamamaktadır. bu problem kan-beyin engelini aştıktan sonra dopamine dönüşen, l-dopanın bulunması ile çözümlenmiştir. tedavide l-dopa belirtilerin kaybolduğu doza kadar tedricen arttırılarak verilir. bundan başka bir virüs ilacı olan amantadin, dopamin gibi etki gösteren bromocriptine de l-dopaya yardımcı olarak tedaviye katılabilmektedir. halen beyin doku nakli çalışmaları da devam etmektedir. burada esas; beyin nakli olmayıp, yeni ölen ceninden dopamin yapan küçük bir bölüm, hasta beyne nakledilmektedir.
temel bozukluk, koordineli hareketleri düzenleyen beyin bölümlerindendir. bu bozukluğu yapan sebep tam bilinmiyorsa idyopotik parkinson hastalığı, sebebin belli olduğu durumlarda ise parkinsonien sendromlar adı verilir. bunlar:
geçirilmiş beyin enfeksiyonları,
bazı ilaçlar,
arteioskleroz,
ailevi sebepler,
travma,
zehirlenmeler,
tümörler,
kandaki kırmızı hücrelerin aşırı yükselmesi
gibi durumlardır.
hastalığın temel belirtileri titreme, sertlik ve hareketlerin yavaşlamasıdır. titreme ilk ortaya çıkanı olup, genellikle başlangıçta tek eldedir. zamanla aynı taraf bacağa ve karşı ele geçebilir. sıklıkla hastalıktan vücudun bir yarısı baskın olarak etkilenir. titreme dinlenirken olup, uyurken kaybolur; sinirlilik ve yorgunluk titremeyi arttırır. sertlik veya katılık boyun kaslarından başlar ve başın gövdeden önde tutulmasına sebep olur. bel kemiği de etkilenip bel hafif öne eğilir, diz kalça ve kol eklemleri bükük hal alır. hasta, küçük hızlı adımlarla sendeleyerek yürür, hantallaşır, saatlerce oturur. yazıya büyük başlar, harfler gittikçe küçülür ve yazının okunması güçleşir. monoton bir konuşması vardır. kasların tonusu arttığı için (sertleştikleri için) bükülü kolun açılmaya çalışılması sırasında dişli çark hareket ettiriliyormuş hissi alınır. yüz adale faaliyetleri (mimik ve jestler) silinir, donuk, anlamsız çehre (maske yüzü) vardır. hareketlere başlamakta güçlük çeker, cildi yağlanır ve %40 hastada bunama görülür. kelimelerin son hecesini tekrar eder. gözünü kırpmaması söylenip, burun köküne vurulunca kırpma hareketini kontrol edemez. gözlerin yukarıya doğru dakikalar hatta saatlerce kayması da, hastayı çok rahatsız eden bir durumdur.
tedavi üç grupta planlanabilir:
birincisi, hastayı, faydalı aktiviteler ve zihni faaliyetlerle içe kapanık ve cemiyetten ayrı olmaktan korumaktır.
ikincisi, cerrahi tedavi olup, hastanın ızdırabını azaltmak için kullanılmıştır ve hasta bölgenin, elektrik veya alkolle tahribinden ibarettir. cerrahi tedavyle titreme genellikle düzelir, ancak katılık ve hareketlerde gözle görülür bir iyileşme olmaz.
üçüncü ve bugün parkinson hastalığının esas tedavisi olarak ele alınan tedavi ilaçla tedavidir. beyinde sinir hücrelerinin uyarılabilme özelliğini arttıran asetilkolinle bunun aksini yapan dopamin arasında belli bir denge vardır. parkinsonda bu denge asetilkolin lehine bozulmuş olup, tedavide dopamin açığının yerine konması gerekmektedir. sentetik dopamin kan ile beyin arasındaki bariyeri aşamamaktadır. bu problem kan-beyin engelini aştıktan sonra dopamine dönüşen, l-dopanın bulunması ile çözümlenmiştir. tedavide l-dopa belirtilerin kaybolduğu doza kadar tedricen arttırılarak verilir. bundan başka bir virüs ilacı olan amantadin, dopamin gibi etki gösteren bromocriptine de l-dopaya yardımcı olarak tedaviye katılabilmektedir. halen beyin doku nakli çalışmaları da devam etmektedir. burada esas; beyin nakli olmayıp, yeni ölen ceninden dopamin yapan küçük bir bölüm, hasta beyne nakledilmektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?