oruç aruoba

0 /
goshenit
oraya geldim -
oradan gittim:
öylesine yakındık ki.

dalından kopardığım yeşil elmanın
iki yarısı değil
hepsini yediğin kendisi gibi.

içinden geçtiğimiz kokulu karanlığı
delip geçen parlak ışığım gibi.

koyu yeşillikler içindeki evin
gözümüze çarpıveren
sarı sıcak penceresi gibi.

ayaklarımızın altında kıpırdanan
serin denizin parıltıları gibi.

öylesine yakınız ki
oraya geldim -
orada olacağım.

yorgun musun?
yattın mı?

uyu -
düşünme beni.
goshenit
özlediğin gidip göremediğindir

özlediğin, gidip göremediğindir;
ama, gidip görmek istediğin

özlem, gidip görememendir; ama
gidip görmek istemen

özlediğin, gidip görmek istediğin-
ama gidip göremediğin

özlem, gidip görmek istemen-
ama, gidememen, görememen;
gene de, istemen.
sipsi
’yaşam hep, birlikte yapılabileceklerin hayallerinin,
yalnız kalmaların kayalarında parçalanışının
sürecidir -bazi kişiler için böyledir bu, en azından-
belki sen de onlardan birisin...

yaşam, hep, birliktelik umutları vermeyecek
-umduracak sana- sonra, onları alacak,
yalnızlık kuyusuna atıp, boğacak.
-o kuyudan da nasıl çıkabilirsin -ya da,
orada yaşamayı nasıl öğrenebilirsin-
allah bilir!..’
sipsi
’...kirlisin
o da şimdi bu eskimiş seni gözden geçirecek değer mi diye ...
onca yıldır onunda beklediği- beklenmeyi beklediği, istediği, arzuladığı- misin diye...
bekliyorsun da beklenilmeye değer misin?..’
isyankarmuhabir
bak, denizdeyim
diyecektim:
bir serin ürperti
yaladı geçti dalgaları -
diyemedim.

zaten
yoktun ki.

kim bilir
nasıl kuru, nasıl tozlu
nasıl gürültülü -
ama, belki
nasıl da renkli, nasıl canlı
nasıl dingin
bir yerdeydin
gün boyu.

şimdi son pırıltılar çekilirken
suların üstünden
sen, belki
nasıl kuru, nasıl cansız
nasıl boğucu
bir yerdesin -
ama, belki de
nasılsa renkli, canlı, dingin -
yerliyerindesin.

ama yoksun ki.

bak, denizdeyim
diyecektim -
diyemedim.

oraya
senin olduğun yere baktım.
bir serin ürperti gibi
yaladı geçti dalgaları
o eski deyiş:

how do i love thee?
let me count the ways --

gördüm seni.
geldin gözümün önüne
nasıl da duru, nasıl arı
nasıl canlı -
kuru, cansız, boğucu
yerinde,
bütün bezginliğinin içinde
denizde gibiydin.

ama
yoktun ki.

bak, denizdeyim
diyecektim:
bir ıslak esinti
düştü dalgaların üstüne -
diyemedim.

zaten yokum ki.

yokum ben sensiz
yoksun sen bensiz

benimle sen
seninle ben

var mısın?
yok muyum?

yok musun?
var mıyım?
ilseyim
kafam karışık olduğunda kitaplarını okuduğum yazar. sorularıma cevap bulmuyor, aksine kafamdaki soru işaretlerini arttırıyor. ama doğru sorular sormamı sağlayarak cevaba ulaşmamı sağlıyor. güzel sözcük oyunları yaptığı, başarılı eğretilemeleri olan denemelerden oluşur çoğu kitabı. şiirleri de böyledir. "ne ki hi." diye bir kitabı da vardır ki bu kitapta on yedi heceden oluşmuş, japon tarzı şiirlerini, haikularını toplamıştır. "ile" diye bir kitabı vardır ilişkiler üzerine. yıllardır odamda zmanını bekler okunmak için. her yazdığını anlamak mümkün olmayabilir. zaten anlamlar da kişiye göre değişebilir. yazdığı şeyde kendinden bir şey bulursan anlamlandırırsın yazdıklarını. "de ki işte" bence en güzel kitabıdır. hayat, ölüm ve felsefe üzerine notlar vardır.
"yaşadıklarımız öldürdüklerimizdir." (de ki işte)
goetica
ya$aminda, yürüyüp yürüyüp, bir an durunca,
çevrene bakip göreceksin ki, yürüyü$üne $u ya da bu
noktada katilmi$, bir süre seninle birlikte yürümü$
ki$ilerden hiçbiri yok yaninda:-

sen, bir an, `buradayim` demek için durunca,
onlar, artik, `orada` olacaklar --- `buradayim artik` bile
demeyecekler sana, `orada`larindan seslenerek...

`burada`nda kimse bulunmayacak
--- `orada`ndan da kimse seslenmeyecek sana...
matilda83
bir ilişki defteri olan ’ile’ herkese önerceğim bir baş ucu kitabıdır.ve neden daha önce okumadım dediğim insana saç baş yolduran insandır.
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol