orlando bloom
şu anda istanbuldaymış kendisi. yarın arabasının önünü kesip internet faturamı ödeticem kendisine.
imdb sayfasi icin;
http://www.imdb.com/name/nm0089217/
http://www.imdb.com/name/nm0089217/
yüzüklerin efendisi filmindeki elf legolas rolü ile ünlü olan ingiliz sinema sanatçısı.
orlando bloom, 13 ocak 1977de canterbury, ingilterede doğdu. söylenenlere göre alışılmadık ismi, 17. yüzyılda yaşayan ünlü besteci orlando gibbonsdan geliyordu. boom, kendisinden 2 yaş büyük olan kardeşi samantha ve annesi ile birlikte canterburyde büyüdü.
çocukluk yıllarında, annesi, orlandoya, 4 yaşındayken kaybettiği babası harrynin ırkçılık karşıtı ve amaçları uğruna yaşayan bir yazar olduğunu anlatıyordu. gerçek babasının aile dostları colin stone olduğunu öğrendiğinde ise ergenlik yıllarındaydı.
canterbury yıllarında, annesi, kardeşi ve kendisine sanatı sevdirmek için oldukça çaba gösteriyordu. şehirde yapılacak olan festivale katılması için gerekli cesareti orlandoya kazandırmak hiç de kolay olmamıştı. o günler için sonradan şöyle diyordu:
festivalde okuduğum şiir ve yazılar bana çok şey kazandırdı. sesimi duygularımla kullanmayı öğrendim diyebiliriz. okul oyunlarında her zaman verilen rolün sözlerini karıştırırdım. okuldaki tiyatro öğretmenim bana her zaman garip çocuk rolleri verirdi. kısacası ne çok yetenekli olduğumu düşünür ne de sanata ilgi duyardım. annemin bizi götürdüğü tiyatrolarda gördüğüm gerçek üstü karakterlerden sonra ise oyuncu olmak istediğime karar verdim.
yaşadığı şehirde, st edmunds schoola başlayan orlando, fotoğraf ve tiyatro dersleri aldı. 16 yaşına geldiğinde canterburyden londraya girmek için ayrıldı.
londrada "ulusal gençlik tiyatrosu"nda oynamaya başlayan bloom, 2 sene sonra üstün başarısı sebebiyle burs alarak british american drama academyde eğitim görmeye hak kazandı. akademi eğitimi sonrasında, rol aldığı "a walk in the vienna woods" oyununu izleyen ajanslardan biri ile anlaştı. oscar wildeın hayatını anlatan wilde (1997) adlı filmde ufak bir rol ile ilk kez kamera karşısına geçtiğinde 20 yaşındaydı.
wilde daki görüntüsü ona bir çok film teklifi getirdi ancak orlando, "guildhall school of music and drama"da (guildhall müzik ve oyunculuk okulu) okuyabilme şansını geri tepmemek için bu teklifleri redetti. (ewan mcgregor, joseph fiennes ve ben chaplin gibi bir çok ünlü yıldız da bu okulda eğitim görmüştür.) bu arada bir çok oyunda rol aldı: "twelfth night", "trojan women", "chekhovs three sisters and uncle vanya" ve "sophocles antigone". "casualty", "the ben elton show" ve "midsomer murders" gibi ingiliz tv şovlarında ufak yardımcı rollerde bulundu.
takvimler 1998i gösterdiğinde guildhallda eğitimine devam ettiği zamanlarda, arkadaşının evinin terasına tırmanırken düştü ve belini yaraladı. doktorlar, tekrar yürümesinin zor olduğunu söylemelerine rağmen başarılı geçen ameliyatın ardından 2 hafta bile geçmeden hastaneden koltuk değnekleriyle yürüyerek ayrıldı. ameliyat sırasında orlandonun sırtına, omurgasını ve kaburgalarını desteklemesi için metal parçalar yerleştirilmişti. sonraki yıllarda metal parçalar, ufak bir vida destekleyicisi haricinde çıkarıldı. orlando, belini güçlü ve dik tutmak için o dönemde yogaya başladı. sonraları bu olay için: "ölmemiş olmam tamamen bir mucizeydi. genç ve aptaldım. şaşırtıcı bir şekilde, koltuk deynekleri ile 12 gün içinde ayağa kalktım." diyor ve kendisinden "sakarlık düşkünü" diye bahsederken, daha önceleri: burnunu, iki bacağını, kolunu, bir kaburgasını, parmağını, bileğini, ayak parmağını kırıp, kafa tasını 3 kere çatlattığınıda hatırlatıyordu.
okuldaki eğitimi devam ederken yeni bir film teklifi ile karşılaşıyordu: legolas rolü ile the lord of the rings (yüzüklerin efendisi). bu, en değerli ve ünlü oyuncular için bile kesinlikle kaçırılmayacak bir fırsattı. teklifi kabul etmesinin hemen ardından başladığı çekimlerde iki kaburgasını kırdı. tedavi kısa sürdü. kendini kısa sürede toparlayan orlando, bu beklenmedik kazanın sonrasında setlerdeki yerini tekrar alıyordu.
bloom, ilk ciddi filminde ünlü olmuştu. serinin ilk fimi olan "the lord of the rings: the fellowship of the ring"in (yüzüklerin efendisi: yüzük kardeşliği) vizyona girmesinin ardından bir ay geçmeden imdbnin starmeterına göre orlando bloom, ocak 2002de en çok aranan erkek oyuncuydu. orlando, gene aynı yıl, "teen people magazinein "25 hottest stars under 25" (25 yaş altı çekici 25 kişi) listesine giriyordu.
takvimler 2003ü gösterdiğinde, yüzüklerin efendisi üçlemesinin son filmi olan "kralın dönüşü"nün hemen ardından hayranları onu "pirates of the caribbean: the curse of the black pearl"de (karayip korsanları: siyah incinin laneti) will turner rolünde izleme fırsatı buldu.
bloom, artık bir hollywood starı idi. "karayip korsanları"nın hemen ardından 2004te gene dev bir yapım olan "troy"da (truva) önemli bir rol de, prens paris olarak karşımıza çıkıyordu.
2005 yılında iki farklı filmde yer aldı. elizabethtownda başrolü kirsten dunst ile paylaşan bloom, dev bütçeli bir film olan kingdom of heaven demirci balian karakteriyle tek başına başrolü sırtlıyordu.
orlando bloom, 13 ocak 1977de canterbury, ingilterede doğdu. söylenenlere göre alışılmadık ismi, 17. yüzyılda yaşayan ünlü besteci orlando gibbonsdan geliyordu. boom, kendisinden 2 yaş büyük olan kardeşi samantha ve annesi ile birlikte canterburyde büyüdü.
çocukluk yıllarında, annesi, orlandoya, 4 yaşındayken kaybettiği babası harrynin ırkçılık karşıtı ve amaçları uğruna yaşayan bir yazar olduğunu anlatıyordu. gerçek babasının aile dostları colin stone olduğunu öğrendiğinde ise ergenlik yıllarındaydı.
canterbury yıllarında, annesi, kardeşi ve kendisine sanatı sevdirmek için oldukça çaba gösteriyordu. şehirde yapılacak olan festivale katılması için gerekli cesareti orlandoya kazandırmak hiç de kolay olmamıştı. o günler için sonradan şöyle diyordu:
festivalde okuduğum şiir ve yazılar bana çok şey kazandırdı. sesimi duygularımla kullanmayı öğrendim diyebiliriz. okul oyunlarında her zaman verilen rolün sözlerini karıştırırdım. okuldaki tiyatro öğretmenim bana her zaman garip çocuk rolleri verirdi. kısacası ne çok yetenekli olduğumu düşünür ne de sanata ilgi duyardım. annemin bizi götürdüğü tiyatrolarda gördüğüm gerçek üstü karakterlerden sonra ise oyuncu olmak istediğime karar verdim.
yaşadığı şehirde, st edmunds schoola başlayan orlando, fotoğraf ve tiyatro dersleri aldı. 16 yaşına geldiğinde canterburyden londraya girmek için ayrıldı.
londrada "ulusal gençlik tiyatrosu"nda oynamaya başlayan bloom, 2 sene sonra üstün başarısı sebebiyle burs alarak british american drama academyde eğitim görmeye hak kazandı. akademi eğitimi sonrasında, rol aldığı "a walk in the vienna woods" oyununu izleyen ajanslardan biri ile anlaştı. oscar wildeın hayatını anlatan wilde (1997) adlı filmde ufak bir rol ile ilk kez kamera karşısına geçtiğinde 20 yaşındaydı.
wilde daki görüntüsü ona bir çok film teklifi getirdi ancak orlando, "guildhall school of music and drama"da (guildhall müzik ve oyunculuk okulu) okuyabilme şansını geri tepmemek için bu teklifleri redetti. (ewan mcgregor, joseph fiennes ve ben chaplin gibi bir çok ünlü yıldız da bu okulda eğitim görmüştür.) bu arada bir çok oyunda rol aldı: "twelfth night", "trojan women", "chekhovs three sisters and uncle vanya" ve "sophocles antigone". "casualty", "the ben elton show" ve "midsomer murders" gibi ingiliz tv şovlarında ufak yardımcı rollerde bulundu.
takvimler 1998i gösterdiğinde guildhallda eğitimine devam ettiği zamanlarda, arkadaşının evinin terasına tırmanırken düştü ve belini yaraladı. doktorlar, tekrar yürümesinin zor olduğunu söylemelerine rağmen başarılı geçen ameliyatın ardından 2 hafta bile geçmeden hastaneden koltuk değnekleriyle yürüyerek ayrıldı. ameliyat sırasında orlandonun sırtına, omurgasını ve kaburgalarını desteklemesi için metal parçalar yerleştirilmişti. sonraki yıllarda metal parçalar, ufak bir vida destekleyicisi haricinde çıkarıldı. orlando, belini güçlü ve dik tutmak için o dönemde yogaya başladı. sonraları bu olay için: "ölmemiş olmam tamamen bir mucizeydi. genç ve aptaldım. şaşırtıcı bir şekilde, koltuk deynekleri ile 12 gün içinde ayağa kalktım." diyor ve kendisinden "sakarlık düşkünü" diye bahsederken, daha önceleri: burnunu, iki bacağını, kolunu, bir kaburgasını, parmağını, bileğini, ayak parmağını kırıp, kafa tasını 3 kere çatlattığınıda hatırlatıyordu.
okuldaki eğitimi devam ederken yeni bir film teklifi ile karşılaşıyordu: legolas rolü ile the lord of the rings (yüzüklerin efendisi). bu, en değerli ve ünlü oyuncular için bile kesinlikle kaçırılmayacak bir fırsattı. teklifi kabul etmesinin hemen ardından başladığı çekimlerde iki kaburgasını kırdı. tedavi kısa sürdü. kendini kısa sürede toparlayan orlando, bu beklenmedik kazanın sonrasında setlerdeki yerini tekrar alıyordu.
bloom, ilk ciddi filminde ünlü olmuştu. serinin ilk fimi olan "the lord of the rings: the fellowship of the ring"in (yüzüklerin efendisi: yüzük kardeşliği) vizyona girmesinin ardından bir ay geçmeden imdbnin starmeterına göre orlando bloom, ocak 2002de en çok aranan erkek oyuncuydu. orlando, gene aynı yıl, "teen people magazinein "25 hottest stars under 25" (25 yaş altı çekici 25 kişi) listesine giriyordu.
takvimler 2003ü gösterdiğinde, yüzüklerin efendisi üçlemesinin son filmi olan "kralın dönüşü"nün hemen ardından hayranları onu "pirates of the caribbean: the curse of the black pearl"de (karayip korsanları: siyah incinin laneti) will turner rolünde izleme fırsatı buldu.
bloom, artık bir hollywood starı idi. "karayip korsanları"nın hemen ardından 2004te gene dev bir yapım olan "troy"da (truva) önemli bir rol de, prens paris olarak karşımıza çıkıyordu.
2005 yılında iki farklı filmde yer aldı. elizabethtownda başrolü kirsten dunst ile paylaşan bloom, dev bütçeli bir film olan kingdom of heaven demirci balian karakteriyle tek başına başrolü sırtlıyordu.
kendisi sevgilisi olan miranda kerr ile gizlice evlenmi$tir.
vatana millete hayırlı olsun. legolas da elden gitti.
vatana millete hayırlı olsun. legolas da elden gitti.
2009 yılında çekimlerine başlanması beklenen prince of persianın filminde prince rolunde izleyeceğiz kendisini..
bana aşk oklarından atmasını beklediğim yakışıklı ötesi aktör. bir de beyaz ötesi vardır ama bunun için lütfen deterjan markaları başlıklarına bakınız. konu dağılmadan özetle oklanmayı bekliyorum,evit.
bu beyin ismi kendi ismi mi sahne ismi mi çok merak etmekteyim ben..tam bir aktör ismi..
türk olabileceği ne zaman iddia edilecek diye beklediğimiz yetenekleri kanıtlanmış sinema sanatçısı.
(bkz: cennetin krallığı)
(bkz: cennetin krallığı)
kara murat ın türk olmayan ,sarışın versiyorunudur kendisi,zira kalkanın üzerinden kayarak ok atar...
elf legolas rolüyle yüzüklerin efendisi filminde ünlenmiştir.will turner rolüyle karayip korsanları, paris rolüyle truva, drew baylor rolüyle elizabethtown ve cennetin krallığında oynamıştır.
oyunculuğu iyi olmayan, kısa saçlı hali ise oldukça dandik olan bir aktör.izlediğim filmlerde legolas dışında doğru düzgün bir oyunculuğunu görmedim, orda da pek konuşmadığından olsa gerek.saçları uzun ve dağınıksa hoş gözüküyor tabi.
pirates of the caribbean filminde a$mı$ güzellikte bir rol sergileyen hele bir de johnny depple aynı karede birle$ince tadından yenmeyen er ki$i.
domuz fobisi vardır.
elizabethtown filmini oldukca begendigim oyuncu oyuncu.
fırlama bir arkadaşımın yakışıklılığını çekemediğinden kendince dalga konusu olan ada sahip taş.
-aha kızlar sizin adam çıktı!
+ayyy kim kim kim?
-orlando blüüğm!ahahah soyadına bak lan!
+fesat!?!?
-aha kızlar sizin adam çıktı!
+ayyy kim kim kim?
-orlando blüüğm!ahahah soyadına bak lan!
+fesat!?!?
oku hiç tükenmeyen yapay sarışın elf olarak tanıdım ben kendisini.seyri pek hoş bir insan olmakla birlikte oyunculuğu pek başarılı değildir kanımca.en büyük şanssızlığı da johnny depp gibi yetenek ve karizma abidesi bir adamla sözümona başrol paylaşmaya çalışmış olmasıdır.bir de çok garip elizabeth der bu adamcağız.
genelde the lord of the ringsde şişirilmiş vucuduyla kızların gonlunde taht kuran, troy da ki ezikliği ve başa bela oluşu ile sinir bozucu olan aktor..
senaryosunda kılıç kalkan olmayan hiç bir filmde oynamamaya ant içmiş hollywood yıldızı..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?