oldboy

2 /
dayanikli ev kizi
kesinlikle çok farklı bir film.dumura uğrattığı da sahi.ama nedense ben baş rol oyuncusunun, filmdeki adını unuttum şimdi,kızı olduğunu anladım daha vermeden.kız küçük, bu filmde enteresan bi şeyler olmalı, aklıma böyle bi ihtimal geldi.



noluyo diyen not:el alışkanlığı heral.bu kadar eksiyi görmesi bu entrynin, hiç de müstehak değil.

kızgın not:lan vermek kelimesini mi yalnış anladınız.nedir? beğendiğin bi film hakkında yorum yap.sürekli eksi oy alsın.olucak iş değil!
orqn
fılmın basında o korelı adamları gorunce bıraz ıstahım kactı bu fılm guzel degıl herhalde dedım ama tamamen yanılmısım.testere dekı gıbı fılmın sonunu tahmın etmek mumkun degıl.sonlara dogru surprız ortaya cıktıgında kendınızı tutamayıp ohaa dıye bagıracagınız garantıdır.sıddetle tavsıye edılır.
tacican
dengesiz vahşeti dengelenmiş bir şekilde izlenebilecek seviyeye getirmiş yönetmen amca. izlenmesi gereken bir film...
cokoprens
neredeyse hiç müzik efekti kullanılmayan şu alternatif yada bağımsız (hangisini seviyorsan) çok sanatsal, bol ödüllü filmlerden. bir kaç defa izledim. ödüllü müydü? bilmem. ödüllüdür kesin. müzik kullanılmadığına göre.
tzevryl
sonunu "mna goyum bumuymuş laaaaan" diye bitireceğiniz film. sonuna doğru herşeyi anladığınızda şaşkınlık hali kaçınılmazdır.
seddad bin ad
birincisi bu film japon sinemasından değildir. 2003 yapımı bir güney kore filmidir. ikincisi yönetmeni japon takeshi miike değil güney koreli park chan-wook tur. bu aralar steven spielberg tarafından bir remakei yapılacaktı, yalan oldu.

dae su oh nun "gül, dünya da seninle gülsün; ağla, ama tek başına." şeklinde alıntı yaptığı ella wheeler wilcox un solitude adlı şiirinin tamamı da şu şekildedir.

laugh, and the world laughs with you:
weep, and you weep alone;
for the sad old earth
must borrow its mirth,
it has trouble enough of its own.

sing, and the hills will answer;
sigh, it is lost on the air;
the echoes bound
to a joyful sound,
but shrink from voicing care.

rejoice, and men will seek you;
grieve, and they turn and go;
they want full measure
of all your pleasure,
but they do not want your woe.

be glad, and your friends are many;
be sad, and you lose them all;
there are none to decline
your nectared wine,
but alone you must drink life s gall.

feast, and your halls are crowded;
fast, and the world goes by;
succeed and give,
and it helps you live,
but it cannot help you die.

there is room in the halls of pleasure
for a long and lordly train;
but one by one
we must all file on
through the narrow aisles of pain.

edit: (bkz: çekiç)
akilluslu
dün gece izleme fırsatı buldum, film hakkında hiç bir ön bilgi sahibi olmadan,
’’ zihin açan filmler listesinde ilk beşte’’, bu kadar çok -hasiktir- dediğimi anımsamıyorum bir film bittiğinde. anlatımı çok net ve yargısız, bak canım der gibi, buyur buradan yak canım der gibi...
intikam soğuk yenir-geyiğine girmeyeceğim,
tamam intikam zeytinyağlı sevmeyi gerektirir ama bu -intikam değil;
’ömrü adamak’ idi.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol