no country for old men

lenix
öncelikle şunu söyleyebilirim, ihtiyarlara yer yok kusursuz bir sinema işçiliği ve birinci sınıf bir gerilim. coen’lerinse en iyi işlerinden birisi. açıkçası kardeşlerin, merkezinde kirli paranın olduğu kara filmler çektikleri altın dönemlerine bu filmle geri dönüş yaptıklarını söylemek mümkün. dayanılmaz zulüm ve kadın avcıları filmlerini kendileri açısından birer talihsizlik olarak değerlendiriyorum. onlar mizahı çiğ bir şekilde sunması gereken değil, filmlerinin atmosferine yayarak kara film çekmesi gereken yönetmenler bence. ve eğer komedi çekeceklerse en fazla big lebowski gibi hınzırca işler yapmalılar.

ne diyordum? ihtiyarlara yer yok birinci sınıf bir suç ve gerilim filmi. ama daha fazlası değil. bir başyapıt olduğunu iddia etmek çok zor. yani unutulmaz bir yapıt olarak zihinlerde yer edeceğini pek zannetmiyorum. insanlar bundan bir kaç yıl sonra ihtiyarlara yer yok’u konuştuklarında ’’hani şu oscar’lı film mi? iyi bir gerilimdi.’’ diyecekler en fazla. hepsi bu.
buna karşın filmde inanılmaz bir sinema işçiliği var. sesiyle, görüntüsüyle, sanat yönetmenliğiyle, kurgusuyla dört dörtlük bir film, ve her bir sahnesi ve mekanı büyük bir titizlikle hazırlanmış. özellikle bir felaketle sonuçlanan uyuşturucu ticaretinin yapıldığı yerdeki dizayn hayran kalınacak cinsten. coen kardeşlerin gözünden hiç bir ayrıntı kaçmamış. yerdeki ölülerden (ki buna köpek leşleri de dahil), kurşunlardan delik deşik hale gelmiş kamyonetlere kadar her şey son derece gerçekçi dizayn edilmiş. kusur bulmak çok zor. buna karşın film çok sade bir görselliğe sahip. zaten film etkileyiciğini de bizzat bu sadeliğinden alıyor. ayrıca filmin çok iyi bir ses işçiliğine karşın tek bir sahnesinde dahi müzik yok. ama şunu da söylemeden geçemiycem. anton’un arabasındaki para çantasının nerde olduğunu anlamayı sağlayan uyarı cihazının çıkardığı ses bir gerilim müziğinden farksız. ses yükseldikçe siz daha fazla heyecanlanıyorsunuz.

filmin çok konuşulan unsurlarından biri de javier bardem’in anton chigurh karakterinde sunduğu müthiş performans. anton chigurh, son derece zeki, son derece soğuk ve son derece acımasız bir katil. onun için bir insanı öldürmek bir sineği avlamaktan farksız. hatta kendisinin terminator’den bile daha soğuk olduğunu söyleyebilirim. bir insanın onu görmesi ölmesiyle eş değer, ve onun karşılaştığı bir insana yapabileceği en büyük iyilik yazı-tura atarak %50 ihtimalle kurtulmasını sağlamak. javier bardem rolüne çok yakışmış. açıkçası onu böyle bir rolde izlemek büyük bir zevk. akademi’nin ona oscar’ı vermesine şaşmamalı, çünkü bardem’in gözlerinde nerdeyse şeytanı görüyorsunuz. aslında javier bardem kariyerinde daha zorlu karakterlere hayat vermiş bir kimse (karanlıktan önce, içimdeki deniz vs.). bu rolle kendini aştığı söylenemez. tabi bu söylediklerim anton chigurh’un basit bir karakter olduğu anlamına gelmesin. bu rol akademiye onu taçlandırması için bir fırsat sunmuş sadece. çünkü kendisi ’oscar ödüllü oyuncu’ tabirini çoktan hakediyordu.

bir de tommy lee jones’un adını analım. kendisi hep bildiğiniz gibi, o yüzden pek fazla şey söylemeye gerek yok. bu arada merak ediyorum, hollywood’da şerif rollerini tommy lee jones oynar diye gizli bir kural mı var! bu rahatsız olduğumdan değil, sadece merak ediyorum.

filme dönersek eğer, sinemaya eğlenmek için gidenlerin bu filmden uzak durmasını tavsiye ederim. sıkıntıdan patlayabilirler. özellikle çok sessiz ve sakin olan finali günümüz izleyicisinin pekte hoşuna gidecek türden değil. şayet sinemaya ’’sinema’’ görmek için gidenlerdeniz, yine çok büyük bir beklenti içersinde olmadan bu filmi görmenizi tavsiye ederim. en iyi film oscar’ıyla ilgiliyse şunu söylemek istiyorum. keşke oscar’ı ’kan dökülecek’ alsaymış.

son bir şey daha, filmin adı niçin ihtiyarlara yer yok, anlayamadım!
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol