niye ben
öğretmen konuyla alakası bile olmayan bir cocuğu tahtaya kaldırdığında çocuğun söylediği yakarış
-yavrum gel bakalım sen tahtaya
-allahım niye ben
-yavrum gel bakalım sen tahtaya
-allahım niye ben
(bkz: neden ben)
brenda yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı.bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. tırmanacakları yere vardıklarında,neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. tüm korkularına rağmen, brenda azimliydi. emniyet kemerini takti, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı.
bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. aniden boşalan ip, hızla branda nın
gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve brenda artık bulanık görüyordu. ümitsizlik içinde brenda, lensini bulması için allaha dua edebilirdi yalnızca. ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.
"allahım! sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. onu bulmama yardım et."
patikalardan yürüyerek aşağı indiler. aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.içlerinden biri "aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı.
brendanın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti.
eve döndüklerinde brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:
"allahım! bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."
"bu yükü niye taşiyorum" demeyin.....
bir süre tırmandıktan sonra, nefeslebilecegi bir oyuk buldu.. orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kisi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. aniden boşalan ip, hızla branda nın
gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu.lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. lens yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve brenda artık bulanık görüyordu. ümitsizlik içinde brenda, lensini bulması için allaha dua edebilirdi yalnızca. ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı.
"allahım! sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildigin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. onu bulmama yardım et."
patikalardan yürüyerek aşağı indiler. aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler.içlerinden biri "aranızda lens kaybeden var mi?" diye bağırdı.
brendanın sonradan ögrendigine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavasça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmisti.
eve döndüklerinde brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek, karıncanın üzerindeki baloncuğa bunları yazacaktı:
"allahım! bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum.bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar agır. ama istedigin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım..."
"bu yükü niye taşiyorum" demeyin.....
hayatın tüm yükünü üzerimizde hissettiğimiz zaman sorulan sorudur.ancak bu sorunun cevabını hiç kimse vermez.insanoğlu isyanında haksız değildir kanımca.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?