müslüman olmayıp kadere inanmak

kaderin sadece müslümanlıkta olmadığı gerçeğinden ötürü , oluşaması kuvvetle muhtemel durum.

kader ve kazaya inanmak,islam dininin "imanın şartları" kısmında ilmihallerde geçer.yani,bir şey vuku bulduğunda,onun her ne kadar oluşmasında katkımız olsada,allah’tan geldiğine inanmak demektir.böylece,her zaman üzerimizde etkisi bulunan yaratıcının varlığını ve tecellisini farketmemiz kolaylaşır.
bu inanç hristiyanlığın bazı mezheplerinde ve yahudilikte de vardır.ama anlayış farkları mevcuttur.
hristiyanlıkta kadere inanılan mezheplerde,kadere insanın etki edebileceğine,yahudilikte ise,insanın kendi kaderini kendisi yazdığı bilinci vardır.
sonuç olarak kader,yaşanılan olayların bir sebebi olduğunu ve boşa yaşamadığımızı görmek isteyişimizden kaynaklanan bir oldugur."kadercilik" ne kadar cahillikse,kadere inanmamak da bir o kadar cahilliktir.
tabiki kader bir sığınma olgusu,bir liman olarak da görülebilir.
sonuç yine insanın iç dünyasında biter.biliyoruz ki yaptığımız her eylemde önemli olan niyettir.

hıristiyan olabilir bu kişi.

açıklayamadığına duyulan hayranlık ve korku doğasında vardır insanoğlunun..
...ve içindedir sanatkar onu gökte arayanların..

kişinin islam dinine bağlı olmadan da kader gibi bir inanca sahip olmasını açıklar.
konu dine geldiğinde işler pek karmaşıktır. insanın duyguları bir tek şeyi tutmuyor olabilir. hatta genellikle insanın duyguları bir tek şeyi tutmaz.

allah var mıdır, islam var mıdır, hazreti isa doğar doğmaz konuştu mu, denizler ikiye ayrıldı mı, kişinin inancına kalmış bişeydir. doğal olarak yaşayacağımız herşeyin önceden belli olduğu fikri de islam kapsamında bir kural olmak dışında kişinin kendince inandığı herhangi bir fikir de olabilir.

önemli olan, neye inanırsanız inanın inancınızı laf ola değil, gerçekten içinizde taşımanızdır.

(bkz: gaza mı geldim ne)