dönüşü muhteşem olmuş. bi daha gidip yine dönse daha da bi muhteşem olur. sonra yine gidip yine dönse.. of be ne biçim olur he.
melankomik
sözlükteki amcam, facebooktaki kayınvalidem, yonjadaki boyfriendim, #zurnadaki yakisikli_serserim, sokaktaki vatandaşım.
#346124 iade i entry olarak:
ulan senden olamaz insan komik
yersin bitirirsin insani ortada kalir kemik
ama fazla konusuyosun fazla etme bik bik
cok de entry girme lirik
sonra kaparsin bi tik
bu da sana siir olsun ulan melankomik
ulan senden olamaz insan komik
yersin bitirirsin insani ortada kalir kemik
ama fazla konusuyosun fazla etme bik bik
cok de entry girme lirik
sonra kaparsin bi tik
bu da sana siir olsun ulan melankomik
insanı sözlük dışında da rahat bırakmayan msnde de gülmekten yaran şahsiyettir kendisi.
encarta instant answer kılığına girip milleti kekleyip eğlenir.böyle de bi şakacı sevilesi insandır bu işte.
(bkz: sen beni smiley allah da seni smiley emi)
edit: iki cümle daha uyanmasam beni şebek etcek insan evladı bu.
encarta instant answer kılığına girip milleti kekleyip eğlenir.böyle de bi şakacı sevilesi insandır bu işte.
(bkz: sen beni smiley allah da seni smiley emi)
edit: iki cümle daha uyanmasam beni şebek etcek insan evladı bu.
nickine bakılırsa entryleriyle güldürürken hüzünlendirecek bilgiç adayı.
eyvah tdkyı keşfetmiş....
sözlükte geçirdiği bir haftadan ve aldığı bunca sözlük havasından sonra zamanında başlıkları alt alta okumak başlığına kastığı entry lerin çoğunu silen ve büyük ihtimalle sözlükte en çok editli entry ye sahip olan, bir anı bir anını hiç bir zaman tutmayan zavallı bir insanımsı...
am göt meme başlığı ondan evvel açıldığı için, muhtemelen üzülen, kendini paralayan ilginç bünye.
pcnin ne i$e yaradığını çözememi$,pci kötü emellerine alet eden yazar ki$isi.$öyle ki;
#353885
#353885
içimdekileri anlatmak çok zor geliyor. nereden başlasam doğru olur karar veremiyorum. bundan 6 sene önceydi diye başlamak daha kolay geldi bana. o zaman 20 yaşındaydım ve abimin bir arkadaşına aşık olduğumu sanıyordum. bana göre platonik ve yasaklanmış bir aşk gibi geliyormuş ama, daha sonrasında bu kişiye hissettiklerimin aşkla uzaktan yakından alakası olmadığını anladım. sadece bir beğeni ve beni her şeyden fazla çeken yasaklar imiş.
hayatımın o dönemlerinde benimle ilgilenmeye başlayan, benim dikkatimi çekemeyen, beni hiç ilgilendirmeyen bir insan sürekli etrafımda benim onu görmem için dört dönüyordu ben ise hiç ilgilenmiyordum. bu kişi melankomikti... sonra baktım ki platonik aşkım dediğim kişi onu kıskanır tavırlar sergilemeye başladı. onunla konuşmamı istemiyor, ondan uzak durmamı istiyordu, heh dedim, tamam onu böyle kızdırabilir ve sonunda benimle ilgilenmek zorunda bırakabilirdim. ona göre ben abisinin kız kardeşi, abimde o sıralar çok sert kimseyle birlikte olmama izin vermeyen bir insan.
ona göre hava hoş tabii, abimin korkusu ile ben kimseyle olamazken o istediği her hatunla her yere gidebiliyordu. ben de biriyle olabileceğimi onun yakınlarında olan bu kişiyle olarak gösterecektim. bu çocuk hem yaş olarak bizden küçüktü 2 yaş vardı aramızda, ama ben bunu çok sonraları öğrendim. neyse abim, ben ve o kişi arasında bir şaka ile biz sözü geçmeye başladı, bize geliyor abim benimle dalga geçiyor, annemlere damadınız diye tanıştırıyor, ben de kızıyordum. onu hiç mi hiç önemsemiyordum. bana bir gün benim kendine mutlaka aşık olacağımı, falan anlatıyor ben de gülüyordum. neyse aradan çok yıllar akıp geçti.
tatile çıkmıştık ve orada birbirimize yakınlaşmalarımızdan bir kaza doğarak, henüz karar veremediğim bazı boyutlara gelmiştik. bakireliğim bozulmuştu ve ailem bunu kaldırabilecek bir aile değildi, ya da bana öyle geliyordu o zamanlar. ailemi bu konuda düşünüp düşünmemem gerektiğine de karar vermemiştim, ben beni etkileyen o tatilde herkesin yaptığı gibi masum bir şekilde bir başka erkeğin vücudunu tanıyordum ki, bu vücudu da oldukça fazla beğenmiştim.
karşı tarafın çok fazla çocukluğuna denk gelerek, benim rahat olduğum kararını alarak, bana hiç sormadan ben üstünden kalkmak üzereyken beni kendine doğru hafif bir hareketle çektiğinde olan olmuştu. arkasından ben yanlışlıkla olduğu düşüncesinde olarak onu hiç suçlamamıştım ki gerçeği 2 sene sonra öğrendim, bana; sen çok rahattın senin bakire olabileceğini düşünemedim dedi. o sıralar kızdım ama fazla sürmedi.
arkasından o kadar güzel günler geldi ki, mükemmel bir ilişki başladı, en azından benim gözümde. herkes onun beni, benim onu sevdiğimden fazla beni sevdiğini söyler, sakın onu üzme sensiz yaşayamaz derlerdi, oda öyle söylerdi. ilk defa aşık olup ilk defa bir insana bu kadar fazla inanmıştım. maddi açıdan çok fazla rahat yaşıyordu. ben almanya da vefat eden babasından miras kaldığı yalanına inanmışken, bütün çevremiz onun kendi memleketinde bir akrabasının kuyumcusundan altın ve para çaldığını biliyordu. abim dahil olmak üzere ben öğrendiğimde çok üzülmüştüm ve ona acımıştım. herkes tarafından o kadar fazla kullanılıyordu ki, bense onu sevmeye başladığım için kullanılmasını istemiyordum. her konuda onun yanında onu yanlışlardan uzak tutmak için çok fazla çaba harcıyordum.
bir kavgamız sonucunda ailelerimiz aramızdaki cinsel yakınlığı öğrendi ve bir kız ailesi olarak da rahatsızlık içine düştüler ve ailelerle bir araya gelip konuştuk. ben bana yapılan bazı davranışlardan çok kırılmış ve artık onu istemediğimi söylüyordum. iki aile ikimize de sordular, her şeyin çaresi vardır ama siz birbirinizi seviyor musunuz diye. ben bir şey söylemedim. o sevdiğini benimle evlenmek istediğini söyledi. gerçekten bence küçüktük daha, liseler yeni bitmiş üniversite kazanılmamış... ve işlerin ne boyutta olduğu tahmin edilebilir sanıyorum. artık memleketine gidip para ve altın da çalmıyordu. benim sayemde değil, ben çok uğraşsam da bu konuda bir şey yapamamıştım. o yakalanıp cezasını ödemişti. arkasından yine birbirinden güzel günler geçti, tatiller geçti. her şey özellikle de cinsel hayatımız o kadar doyurucu ve muhteşem bir uyum içindeydi ki, biz de yaşımızın en verimli sandığımız zamanında, bin türlü çılgınlıklar yapmaya devam ediyor ve bir an olsun ayrılmak istemiyorduk.
askere gitmesi gerektiğine karar verdik, çünkü artık evlenmek istiyorduk. aradan 3 sene geçmişti. her şey de güzeldi. askere gitti. onunla gitmiş olduğu her yere, elime geçen ilk fırsatta kimseyi dinlemeyerek gidiyordum, 40 derece ateşle işten eve gönderdiklerinde bile, o beni telefonda ısrarla çağırıyor, ben de neredeyse gidiyordum. çanakkale, amasya , izmir, hiç uyumadan dönüp işime gidiyordum. özlemle ve hasretle dolu 18 ay bitti, gitti ve ben artık onsuz yaşayamayacağıma o gittiğinde iyice karar vermiştim. çünkü o yokken kendimi sakat gibi hissediyor onsuz hiçbir şey yapamıyor ve ailesindeki sülalesindeki herkesi onu sevdiğim için seviyordum, onlar benim her şeyim gibi geliyordu.
askerde olduğu sıralarda bende başka meraklar da oluşmaya başlamıştı acaba her erkek aynımıdır, farklımıdır, akıllımıdır, zekimidir, iyimidir, kötümüdür, daha iyi mi sevişir, yoksa daha kötü mü, ben bunları düşünüyorken, o da düşünmüyor mudur? gelince evleneceğiz, o zaman ya birbirimize ihanet ederde evliliğimiz bozulursa, ya da benim ve onun merakları devam ederse gibi düşüncelerle boğuşurken, kendi kendime eminim o da orada başkaları ile birlikte olup döndüğünde, evleneceğimiz için içimdeki bu meraklara son vereceğini düşünerek aynı şeyi ben de yaptım.
tespitimde haklıydım, daha sonradan öğrendiğimde de gerçekte böyle olmuş. başka insanları tanıyınca ben kendi aşkıma daha da aşık oldum. onunla yakaladığım hiç bir şeyin en azı bile kimsede yoktu. artık ona o kadar fazla bağlıydım ki ondan başkası benim için asla olamazdı. yaptıklarımdan pişman değildim, çünkü onu daha fazla sevmeme sebep olduğu için aklımdaki soru işaretlerinden de kurtulmam gerektiği için doğruyu yapmıştım ve o kadar emindim ki o da artık beni daha fazla seviyor, o da bizim özel olduğumuzu biliyor gibi hayaller kurdum. biz aynı insandık ya. öyle de davranıyordu, her hareketinden her davranışından benim ulaştığım sonuçları onun da hareketleri destekliyordu.
neyse döndü ve beni terketti! döndü ve beni terk etti. evlilik denen gereksiz şeyi kendi istedi ve her şeyin hazırlığını tamamlayıp 10 gün kala beni terk etti. evlenip evlenmemek umurumda değildi. onsuz yaşayamazdım, yapamazdım. bana hiç belli etmemişti ama terk etti. o kadar karışık duygularla yaşama devam ediyordum ki, bir süre gizli buluşmalar devam etti.
daha öncesinde gizli buluşmaların öncesinde, beni terk ettiğinin sabahı yaşamaktan vazgeçip bulabildiğim bütün hapları içmiştim. hastanede doktorun çok tehlikeli ilaçlar içmiş, tansiyon 3, 2 ye düşerse hastayı kaybederiz sözlerini hatırlıyorum sadece. ama o anları şimdi bile hatırlarken kalbim acıyor ve gözlerim sulanıyor. inanın çok fazla zordu. uzaktan insana o kadar anlamsız geliyor ki, ama yaşamayan birine ben yaşadığı için başkaların dan benzer hikayeler dinlediğimde oturup onunla ağlıyor ona ayakta durabilmesi için güç vermeye mutluluk vermeye çalışıyorum. ne kadar büyük acımasızlık, o insan (ona insan demekte bile güçlük çekiyorum) ne kadar kötü biriymiş.
ondan hiçbir şey istemedim beni artık sevmediğini anlayabileceğimi ama ona o kadar fazla alışmıştım ki en azından kendimi alıştırarak senden kopayım en azından insanlığını ver bana arada konuşup, görüşelim uzaktan selamını telefonda nasılsın sözünü benden esirgeme dediysem de olmadı.
seni seviyorum , ama bitmeli... böyle bir yalana inanamam. severek bitirmek, anlamsız bir ilişkiyi bitirebilecek tek güç; aşk ve sevgi kalmamıştır, insan diğerini istemez ya da başkasını ister. bence de artık o başkalarını istiyordu, beni de çok az istiyordu ama başka heyecanlar peşindeydi.
ayrılığımızın 1. ayı ben başkası ile birlikte olmaya başlamıştım, ama tek sebebi herkesin önerdiği bir çözümdü "unutabilmek için bir başkası". ben o bir başkası ile, her geçen gün onu daha fazla özlüyor ve içimden atamıyordum. hiçbir şey onunla olduğu kadar güzel değildi. ve anlamıştım ki; onu biraz olsun unutabilmenin tek çaresi zamandı. ancak geçecek zamanlarda onu biraz olsun unutabilirdim, nasıl her geçen zaman da ona daha fazla aşık olduysam. ama asla istesem de içimden atamayacak ve onunla yaşamasını öğrenecektim.
nitekim de öyle oldu. diğer insan tarafından kısa zamanda değer verilir ve önemsenir hale gelmiştim. ben onu beğenmiştim o kadar. bir de tabii ki ilk başlarda yabancılığının vermiş olduğu bir heyecanı vardı, ama zamanla onlar yerini insani değerlere bıraktı. ben de onu seviyordum.
ilişkimiz su an 3 senelik ve ben hala devam etmeli mi yoksa etmemeli mi mücadelesini veriyorum. bir kez terk edildim. o kadar çok mahvoldum ki. terk edilmekte beni korkutuyor. terk ederek vereceğim üzüntü de beni mahvediyor. bir de neden bitmeli, eksiklikler var diye düşünüyorum. onunla arkadaşlığımız iyi, birlikte yapmaktan hoşlandığımız zevklerimiz, birbirimize güvenimiz var. beraber olmayı, sohbet etmeyi beraberken yaptığımız her şeyi seviyoruz. bu ilk aşkımda da böyleydi, ama cinsel hayatımız kötü sanıyorum. onu cinsel olarak sevemiyorum. tamam orgazm oluyorum ama sadece bu demek olmadığını düşünüyorum. kendime bile anlatmakta başarısız olduğum bir sebep var ortada ve bitirmem gerektiğine inanıyor bitiremiyorum. bir başkası yok hoşlandığım, ya da zaten insanlara güvenmek benim için çok fazla zor.
ben şu an 26 yaşımdayım. benimle evlenmek istiyor. o bir kaç ay içinde askere gidecek, bende londra’da bir dil okuluna. hep zamana bırakıyorum her şeyi, her şeyi şimdiye kadar hep zaman halletmedi mi diyorum, ama çok kararsızım ve eğer ayrılırsam, bu beni çok mutlu mu edecek? hayır! o kadar da çok değil. yine en iyi arkadaşımı kaybedeceğim.
hayatımın o dönemlerinde benimle ilgilenmeye başlayan, benim dikkatimi çekemeyen, beni hiç ilgilendirmeyen bir insan sürekli etrafımda benim onu görmem için dört dönüyordu ben ise hiç ilgilenmiyordum. bu kişi melankomikti... sonra baktım ki platonik aşkım dediğim kişi onu kıskanır tavırlar sergilemeye başladı. onunla konuşmamı istemiyor, ondan uzak durmamı istiyordu, heh dedim, tamam onu böyle kızdırabilir ve sonunda benimle ilgilenmek zorunda bırakabilirdim. ona göre ben abisinin kız kardeşi, abimde o sıralar çok sert kimseyle birlikte olmama izin vermeyen bir insan.
ona göre hava hoş tabii, abimin korkusu ile ben kimseyle olamazken o istediği her hatunla her yere gidebiliyordu. ben de biriyle olabileceğimi onun yakınlarında olan bu kişiyle olarak gösterecektim. bu çocuk hem yaş olarak bizden küçüktü 2 yaş vardı aramızda, ama ben bunu çok sonraları öğrendim. neyse abim, ben ve o kişi arasında bir şaka ile biz sözü geçmeye başladı, bize geliyor abim benimle dalga geçiyor, annemlere damadınız diye tanıştırıyor, ben de kızıyordum. onu hiç mi hiç önemsemiyordum. bana bir gün benim kendine mutlaka aşık olacağımı, falan anlatıyor ben de gülüyordum. neyse aradan çok yıllar akıp geçti.
tatile çıkmıştık ve orada birbirimize yakınlaşmalarımızdan bir kaza doğarak, henüz karar veremediğim bazı boyutlara gelmiştik. bakireliğim bozulmuştu ve ailem bunu kaldırabilecek bir aile değildi, ya da bana öyle geliyordu o zamanlar. ailemi bu konuda düşünüp düşünmemem gerektiğine de karar vermemiştim, ben beni etkileyen o tatilde herkesin yaptığı gibi masum bir şekilde bir başka erkeğin vücudunu tanıyordum ki, bu vücudu da oldukça fazla beğenmiştim.
karşı tarafın çok fazla çocukluğuna denk gelerek, benim rahat olduğum kararını alarak, bana hiç sormadan ben üstünden kalkmak üzereyken beni kendine doğru hafif bir hareketle çektiğinde olan olmuştu. arkasından ben yanlışlıkla olduğu düşüncesinde olarak onu hiç suçlamamıştım ki gerçeği 2 sene sonra öğrendim, bana; sen çok rahattın senin bakire olabileceğini düşünemedim dedi. o sıralar kızdım ama fazla sürmedi.
arkasından o kadar güzel günler geldi ki, mükemmel bir ilişki başladı, en azından benim gözümde. herkes onun beni, benim onu sevdiğimden fazla beni sevdiğini söyler, sakın onu üzme sensiz yaşayamaz derlerdi, oda öyle söylerdi. ilk defa aşık olup ilk defa bir insana bu kadar fazla inanmıştım. maddi açıdan çok fazla rahat yaşıyordu. ben almanya da vefat eden babasından miras kaldığı yalanına inanmışken, bütün çevremiz onun kendi memleketinde bir akrabasının kuyumcusundan altın ve para çaldığını biliyordu. abim dahil olmak üzere ben öğrendiğimde çok üzülmüştüm ve ona acımıştım. herkes tarafından o kadar fazla kullanılıyordu ki, bense onu sevmeye başladığım için kullanılmasını istemiyordum. her konuda onun yanında onu yanlışlardan uzak tutmak için çok fazla çaba harcıyordum.
bir kavgamız sonucunda ailelerimiz aramızdaki cinsel yakınlığı öğrendi ve bir kız ailesi olarak da rahatsızlık içine düştüler ve ailelerle bir araya gelip konuştuk. ben bana yapılan bazı davranışlardan çok kırılmış ve artık onu istemediğimi söylüyordum. iki aile ikimize de sordular, her şeyin çaresi vardır ama siz birbirinizi seviyor musunuz diye. ben bir şey söylemedim. o sevdiğini benimle evlenmek istediğini söyledi. gerçekten bence küçüktük daha, liseler yeni bitmiş üniversite kazanılmamış... ve işlerin ne boyutta olduğu tahmin edilebilir sanıyorum. artık memleketine gidip para ve altın da çalmıyordu. benim sayemde değil, ben çok uğraşsam da bu konuda bir şey yapamamıştım. o yakalanıp cezasını ödemişti. arkasından yine birbirinden güzel günler geçti, tatiller geçti. her şey özellikle de cinsel hayatımız o kadar doyurucu ve muhteşem bir uyum içindeydi ki, biz de yaşımızın en verimli sandığımız zamanında, bin türlü çılgınlıklar yapmaya devam ediyor ve bir an olsun ayrılmak istemiyorduk.
askere gitmesi gerektiğine karar verdik, çünkü artık evlenmek istiyorduk. aradan 3 sene geçmişti. her şey de güzeldi. askere gitti. onunla gitmiş olduğu her yere, elime geçen ilk fırsatta kimseyi dinlemeyerek gidiyordum, 40 derece ateşle işten eve gönderdiklerinde bile, o beni telefonda ısrarla çağırıyor, ben de neredeyse gidiyordum. çanakkale, amasya , izmir, hiç uyumadan dönüp işime gidiyordum. özlemle ve hasretle dolu 18 ay bitti, gitti ve ben artık onsuz yaşayamayacağıma o gittiğinde iyice karar vermiştim. çünkü o yokken kendimi sakat gibi hissediyor onsuz hiçbir şey yapamıyor ve ailesindeki sülalesindeki herkesi onu sevdiğim için seviyordum, onlar benim her şeyim gibi geliyordu.
askerde olduğu sıralarda bende başka meraklar da oluşmaya başlamıştı acaba her erkek aynımıdır, farklımıdır, akıllımıdır, zekimidir, iyimidir, kötümüdür, daha iyi mi sevişir, yoksa daha kötü mü, ben bunları düşünüyorken, o da düşünmüyor mudur? gelince evleneceğiz, o zaman ya birbirimize ihanet ederde evliliğimiz bozulursa, ya da benim ve onun merakları devam ederse gibi düşüncelerle boğuşurken, kendi kendime eminim o da orada başkaları ile birlikte olup döndüğünde, evleneceğimiz için içimdeki bu meraklara son vereceğini düşünerek aynı şeyi ben de yaptım.
tespitimde haklıydım, daha sonradan öğrendiğimde de gerçekte böyle olmuş. başka insanları tanıyınca ben kendi aşkıma daha da aşık oldum. onunla yakaladığım hiç bir şeyin en azı bile kimsede yoktu. artık ona o kadar fazla bağlıydım ki ondan başkası benim için asla olamazdı. yaptıklarımdan pişman değildim, çünkü onu daha fazla sevmeme sebep olduğu için aklımdaki soru işaretlerinden de kurtulmam gerektiği için doğruyu yapmıştım ve o kadar emindim ki o da artık beni daha fazla seviyor, o da bizim özel olduğumuzu biliyor gibi hayaller kurdum. biz aynı insandık ya. öyle de davranıyordu, her hareketinden her davranışından benim ulaştığım sonuçları onun da hareketleri destekliyordu.
neyse döndü ve beni terketti! döndü ve beni terk etti. evlilik denen gereksiz şeyi kendi istedi ve her şeyin hazırlığını tamamlayıp 10 gün kala beni terk etti. evlenip evlenmemek umurumda değildi. onsuz yaşayamazdım, yapamazdım. bana hiç belli etmemişti ama terk etti. o kadar karışık duygularla yaşama devam ediyordum ki, bir süre gizli buluşmalar devam etti.
daha öncesinde gizli buluşmaların öncesinde, beni terk ettiğinin sabahı yaşamaktan vazgeçip bulabildiğim bütün hapları içmiştim. hastanede doktorun çok tehlikeli ilaçlar içmiş, tansiyon 3, 2 ye düşerse hastayı kaybederiz sözlerini hatırlıyorum sadece. ama o anları şimdi bile hatırlarken kalbim acıyor ve gözlerim sulanıyor. inanın çok fazla zordu. uzaktan insana o kadar anlamsız geliyor ki, ama yaşamayan birine ben yaşadığı için başkaların dan benzer hikayeler dinlediğimde oturup onunla ağlıyor ona ayakta durabilmesi için güç vermeye mutluluk vermeye çalışıyorum. ne kadar büyük acımasızlık, o insan (ona insan demekte bile güçlük çekiyorum) ne kadar kötü biriymiş.
ondan hiçbir şey istemedim beni artık sevmediğini anlayabileceğimi ama ona o kadar fazla alışmıştım ki en azından kendimi alıştırarak senden kopayım en azından insanlığını ver bana arada konuşup, görüşelim uzaktan selamını telefonda nasılsın sözünü benden esirgeme dediysem de olmadı.
seni seviyorum , ama bitmeli... böyle bir yalana inanamam. severek bitirmek, anlamsız bir ilişkiyi bitirebilecek tek güç; aşk ve sevgi kalmamıştır, insan diğerini istemez ya da başkasını ister. bence de artık o başkalarını istiyordu, beni de çok az istiyordu ama başka heyecanlar peşindeydi.
ayrılığımızın 1. ayı ben başkası ile birlikte olmaya başlamıştım, ama tek sebebi herkesin önerdiği bir çözümdü "unutabilmek için bir başkası". ben o bir başkası ile, her geçen gün onu daha fazla özlüyor ve içimden atamıyordum. hiçbir şey onunla olduğu kadar güzel değildi. ve anlamıştım ki; onu biraz olsun unutabilmenin tek çaresi zamandı. ancak geçecek zamanlarda onu biraz olsun unutabilirdim, nasıl her geçen zaman da ona daha fazla aşık olduysam. ama asla istesem de içimden atamayacak ve onunla yaşamasını öğrenecektim.
nitekim de öyle oldu. diğer insan tarafından kısa zamanda değer verilir ve önemsenir hale gelmiştim. ben onu beğenmiştim o kadar. bir de tabii ki ilk başlarda yabancılığının vermiş olduğu bir heyecanı vardı, ama zamanla onlar yerini insani değerlere bıraktı. ben de onu seviyordum.
ilişkimiz su an 3 senelik ve ben hala devam etmeli mi yoksa etmemeli mi mücadelesini veriyorum. bir kez terk edildim. o kadar çok mahvoldum ki. terk edilmekte beni korkutuyor. terk ederek vereceğim üzüntü de beni mahvediyor. bir de neden bitmeli, eksiklikler var diye düşünüyorum. onunla arkadaşlığımız iyi, birlikte yapmaktan hoşlandığımız zevklerimiz, birbirimize güvenimiz var. beraber olmayı, sohbet etmeyi beraberken yaptığımız her şeyi seviyoruz. bu ilk aşkımda da böyleydi, ama cinsel hayatımız kötü sanıyorum. onu cinsel olarak sevemiyorum. tamam orgazm oluyorum ama sadece bu demek olmadığını düşünüyorum. kendime bile anlatmakta başarısız olduğum bir sebep var ortada ve bitirmem gerektiğine inanıyor bitiremiyorum. bir başkası yok hoşlandığım, ya da zaten insanlara güvenmek benim için çok fazla zor.
ben şu an 26 yaşımdayım. benimle evlenmek istiyor. o bir kaç ay içinde askere gidecek, bende londra’da bir dil okuluna. hep zamana bırakıyorum her şeyi, her şeyi şimdiye kadar hep zaman halletmedi mi diyorum, ama çok kararsızım ve eğer ayrılırsam, bu beni çok mutlu mu edecek? hayır! o kadar da çok değil. yine en iyi arkadaşımı kaybedeceğim.
turkiyede ki tavuklar icin ku$ gribinden sonraki en buyuk tehlike.mevlam onu tavuk populasyonundaki hizli arti$i dengelesin diye yaratmi$.
bu adamin sozluge yeniden donu$ sebebini an itibari ile cozmu$ bulunuyorum. sadece tek bir mesajini buraya aktaracagim, yorum size ait.
-melankomik- ahaha yine aynı anda mesaj gönderdik evlenelim biz kesin.
(4/10/2009 12:19:18 am
ba$larda tavuklarla takilirdi ama tavuklar artik bezdirmi$ olacak ki gozu bana dikti. hey allahim ya ne gunlere kaldik.
-melankomik- ahaha yine aynı anda mesaj gönderdik evlenelim biz kesin.
(4/10/2009 12:19:18 am
ba$larda tavuklarla takilirdi ama tavuklar artik bezdirmi$ olacak ki gozu bana dikti. hey allahim ya ne gunlere kaldik.
ne olursa olsun....ama reklamcı olmasın
#266525
#266525
bana empati yapmamı öneren yazar kişisi.
#307003
entry siyle beni gülme krizlerine sokan insandır.
entry siyle beni gülme krizlerine sokan insandır.
bir parti diyaloğu:
-sen 32 yaşında değil miydin?
yarım saat sonra:
-yani 32 yaşında değilsin..?
bir saat sonra:
-gerçekten 32 yaşında değil misin?
üç saat geçer:
-ya niye 32 yaşındayım dedin ki?
edit:(bu entryden sonra)
-ya cidden mi 32 yaşında değilsin?
-sen 32 yaşında değil miydin?
yarım saat sonra:
-yani 32 yaşında değilsin..?
bir saat sonra:
-gerçekten 32 yaşında değil misin?
üç saat geçer:
-ya niye 32 yaşındayım dedin ki?
edit:(bu entryden sonra)
-ya cidden mi 32 yaşında değilsin?
dun 400 000 inci entry ba$ligina 356 000 kusuruncu entryi yazmi$tir kendileri.gerci ondan ba$kasi yapsa rastlanti olurdu degil mi?
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?