mahur

niphredil
şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahur beste çalar müjgan’la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
o mahur beste çalar müjgan’la ben ağlaşırız

bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı

bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
geceler uzar hazırlık sonbahara
darth sidious
taksim’de cafe pandrossa’da bulusmus ucu: attilâ ilhan, ahmet kaya ve gulten kaya...
pandrossa, sair’in vazgecilmez mekâni o siralar...
ahmet kaya’nin, -ilhan’in deyimiyle "o deli kara cocuk"un- elinde bir kaset... kasette yeni bir sarki:
"mahur..."
yine sair’e haber vermeden bestelemis siirini...
"boyle bir sevmek"te, "yangin gecesi"nde "cinayet saati"nde, "jilet yiyen kiz"da yaptigi gibi...
sonra da esi gulten’e ricaci olmus yine:
"attila bey seni benden daha cok seviyor. dolayisiyla usta’ya sarkinin haberini vermek yine sana dusuyor".
gulten cevirmis telefonu... ertesi gune randevulasmislar.
siir, bir tablo gibi onlerinde duruyor:
"senlik dagildi bir aci yel kaldi bahcede yalniz
o mahur beste calar mujgan’la ben aglasiriz
gitti dostlar solen bitti ne eski heyecan ne hiz
yalniz kederli yalnizligimizda sirali sirasiz
o mahur beste calar mujgan’la ben aglasiriz".
***
ahmet kaya lafa girmeden attilâ ilhan, "dur ben sana bu siiri nasil yazdim onu anlatayim" demis:
"12 mart sonrasinin kahir gunleriydi. bir sabah radyoda duyduk agir haberi: deniz’lere kiymislardi. karsiyaka’dan izmir’e gecmek icin vapura bindim. deniz bulanikti; simsiyah, alcalmis bir gokyuzunun altinda hircin, calkantili... aci bir yel esintisinin ortasinda aklima dustu ilk misra... vapurda sessiz bir kose bulup yuksek sesle tekrarladim. vapurdan indikten sonra da rihtim boyunca bu ilk misralari tekrarlayarak yurudum".
"bir yangin ormanindan puskurmus genc fidanlardi
gunesten isik yontarlardi sert adamlardi
hoyratti gulusleri aydinligi calkalardi
gittiler aksam olmadan ortalik karardi".
***
o anlattikca islanmis kirpikleri gulten’le ahmet’in...
bir kadin ismi sandiklari mujgan’in eski dilde "kirpik" anlamina geldigini orada ogrenmisler. sair’in "mujganla aglasmak"tan kastini da orada cozmusler.
"mahur", ahmet kaya’nin en sevilen sarkilarindan biri oldu sonradan...
gecenlerde postadan cikan "ahmet kaya nota kitabi"nda notalari vardi ve oykusu orada yaziliydi.
sadece o da degil; kaya’nin butun turkulerinin notalariyla yazilis oykuleri bir araya toplanmisti.
kitabin uzerinde "gam yayinlari" imzasi vardi:
gulten, ahmet ve kizlari melis’in isimlerinin bas harflerinden dogmustu gam...
gulten kaya’nin, esinin adini yasatmak icin kurdugu yapim sirketine isim olmustu.
***
gam, simdi de ahmet kaya’nin pir sultan abdal siirlerinden derledigi turkulerini yayimliyor.
"kalsin benim davam divana kalsin" adli album ahmet kaya’nin 5. olum yildonumunde yayimlanacak.
yani yarin...
"o deli kara cocuk", kullerinden yeniden dogan zumruduanka kusu gibi, gomuldukce ses veriyor, oldukce notalar yagdirip turkuler soyluyor.
bulustular ya; belki usta’yla pandrossa’dakine benzer bir sohbettedirler simdi... kendilerini "gam"a sevk edenlere veristirip sonsuzluk rihtimi boyunca "mahur" siirler okuyorlardir:
"bitmez sazlarin ozlemi daha sonra daha sonra
sonranin bilinmezligi bir boyut katar ki onlara
simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
gun dondu geceler uzar hazirlik sonbahara...
o mahur beste calar mujgan’la ben aglasiriz"


kaynak: milliyet.com.tr/can dundar
xerxes
maalesef artik rahmetli olan buyuk usta attila ilhan’in etkileyici ve vurucu siirlerinden biri. bu siiri ahmet kaya besteleyip 1993’te cikardigi "tedirgin" isimli albumune almistir.

senlik dagildi bir aci yel kaldi bahcede yalniz
o mahur beste calar mujgan’la ben aglasiriz
gitti dostlar solen bitti ne eski heyecan ne hiz
yalniz kederli yalnizligimiz da sirali sirasiz
o mahur beste calar mujgan’la ben aglasiriz

bir yangin ormanindan puskurmus genc fidanlardi
gunesten isik yontarlardi sert adamlardi
hoyratti gulusleri aydinligi calkalardi
gittiler aksam olmadan ortalik karardi

bitmez sazlarin ozlemi daha sonra daha sonra
sonranin bilinmezligi bir boyut katar ki onlara
simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
geceler uzar hazirlik sonbahara...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol