kurtlar vadisi ırak

seyhmerat
bugün en sonunda gördüğüm ve türk sineması adına istenirse neler yapılabileceğine şahit olduğum güzel film.

öncelikle kurtlar vadisi’ni diziden de çok seviyorsanız, amerikan kapitalizmi karşıtıysanız, amerika’nın bir çok masum halkın geleceğini çaldığına içiniz yanıyorsa mutlaka hoşunuza gidecektir bu film.

film kendi içinde iki üç farklı olayı anlatmak amacında biri ırak’taki iktidar kavgası ve bu iktidar kavgası sırasında amerikalıların tarafları nasıl birbirine düşürdüğü, ikincisi ırak’ta yaşanan sosyolojik dram ve de amerikan askerlerinin yaptığı işkenceler adeta belgesellere konu olacak kadar güzel anlatılıyor, üçüncüsü ise bizim için önemli olan "çuval olayı".

filmdeki bir çok sahne hareketli ve güzel çekilmiş, çekimler gerçekten güzel, en önemlisi ise filmdeki konuşmalardı. hiçbir boş konuşma yoktu gerçekten içeriği çok güzel doldurulduğu gerekli yerlere gerekli mesajlar veren konuşmalar vardı.

filmde beni en çok etkileyen sahneler ise filmin başındaki karakolun amerikan askerleri tarafından basılmasıydı, orada komutanın ankara ile temasa geçip " komutanım ölmek için emirlerinizi bekliyorum arz ederim" demesi ve onu derken ki ağlamamak için kendisini zor tutması gerçekten çok etkileyiciydi. bir diğer etkileyici sahne ise iki dine inanan insanların nasıl ibadete yöneldikleriyle alakalı burada zikr ve şeyh olaylarına girilmiş ancak her ne kadar tasvip etmesemde filmde anlatılan şeyh olayı çok farklı bir anlam ifade etmekte bu ırak koşullarında.

etkileyici bir diğer şey ise polat alemdar ile amerikan komutan sam marshall arasında geçen sert diyalogta sam marshall’ın söyledikleriydi: "50 yıldır paranızı da silahlarınızı da biz veriyoruz, neden bir şey üretemiyorsunuz, komunizm belasından gelin bizi kurtarın diyen de sizdiniz, sizin hep kırmızı çizgileriniz var zaten kırmızı çizgilerinizin hepsi sildik ortadan kaldırdık ama nedense buna laf etmiyorsunuz da 11 tane askerinize çuval geçirince laf ediyorsunuz, biz size silahları yolladık ama yanımızda savaşa girmediniz sizi yanımızdan atmamızı kaldıramıyorsunuz." şimdi türk dış ve iç politikasında son 50 yılda yapılan bütün yanlışları bir filmde amerikan komutanını oynayan bir amerikalı mı halka dürüstçe söyleyecekti? bu mu olmalıydı? bu ülkede bu halka tüm gerçekleri söyleyecek dürüst bir politikacı yok mu?

film genel olarak güzelken iki şey kötüydü birincisi trene atlama sahnesini tam çekmemişler ve bu da bir eksik gibi durmuş ikincisi ise daha doyurucu bir sonu olabilirdi.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol