kokoreç

2 /
floydian
kokobok da denilen, şampiyondan falan değil de sahil kenarında bi seyyardan bol baharatlı bol acılı, özellikle sarhoşken yenilmesi büyük haz veren, pek takılmamasına rağmen çok hijyenik olmayan bir yiyecek.
ozee
bok gibi benzetmeyi hiç yakıştırmadığım ama eğer harbiden boka yakınsada iğrenmedğim olsada yesek dediğim nimet.
deccal
masada oturmuş biranı yudumlarsın,güzel bir sohbet,eğlence ve sonunda gecenin kapanışına gelir,işte o kapanışın yapıldığı harika,tadına doyulmayan yiyecek.
cocabora
bok kokar tok tutar nidasıyla acı acı yedikten sonra "vayy be millet hangi hazinelerden kendini yok sayıyor" dediğim efsane yarım ekmek.
nickullah entryoglu
önceleri bünyemin de, ’’nası yiyosunuz la bu b.k yumağını!’’ gibilerinden tepkiler verip, ardından mahalle arasında gece yarısı gördüm mü, karnımın aç olmamasına rağmen, büyük boy ayranla, ya da acılı şalgam ile, mideme kıyak geçtiğim, türk i$i icat, nobel ödülü alması gereken, mucidine hürmetler ilettiğim, muhteşem yiyecek.

her ne kadar, kurban bayramında, bağırsakları deşilen hayvancağızların bağırsakları, ama babaanne, ama yenge tarafından, kokoreç yapılmak üzere alınıp da, o biçim temizlenip, iki gün boyunca sodalı suda bekletilse de, gece yarısına gelince , ortalığı kötülüklerden korumak için, yarasa modunda dolanan `batman` misali, sokakın köşesine çıkan seyyar arabalı dayılar gibi kimse yapamaz efenim bu mereti...

hele hele, ’selamunaleyküm abi, bi yarım yapsana’’ deyişinizi sanki yarım kilometre öteden vahiy almış gibi, kendisine doğru yöneldiğinizi gören kokoreççi seyyar dayı da, hemen marifetlerini gösterir efenim; artık seyyar arabayı hazırlayana kadar üzerinde ne bulundurduğunu bir kendisinin bir de allah’ın bildiği ortası daha da kararmış tahtaya uçurur, halka misali kokoreç parçasını; makbulu de budur zaten, `şampiyon` denen gubik yerler temizim diye geçinse de, onların yaptığı imitasyondur, `nike `’ın ’mike’ versiyonu olsa gerektir efendim; - kanmayınız, kandırılmayınız - neyse, yanına bir de, o anda kokoreçi dört gözle bekleyen kişinin, yıkanıp yıkanmadığı da pek bir zikinde olmayan ’domatis’ de bitmesin diye, seyyar dayının göz kararı ile haşır huşur kokoreç ile bir güzel seviştirilir; daha da üzerine olması gereken baharat modu gelir efenim; ki burada da kokoreçi kıvırmaya çalışan dayının maharetini izleyiniz efenim, o nasıl bir efekttir, ki dayı ya da bilimum amca işte her ne b.ksa, iki usta el hareketi ve tuz serpeleme şeklini andıran karizmamsı bir hareketle, kokoreç ve ’domatis’i, allah’ın izni ile kokoreçe kavuşturur; kömürün üzerinde takriben 1 dakika boyunca sıcağa maruz bırakılmış ekmek de, midenize doğru yolculuğa hazırlanmışken, ekürilerini de (kokare$, domatis, baharat - maharat) yanına alıp, diğer yarımına arabadan el sallayıp, otobüsü ya da bilimum gemisi olan, üzerinde ’’afiyet olsun turizm’’ yazan kağıda sarınıp da, midenize doğru yol alır.

fakat, bilimum acılı şalgam ya da büyük boy ayran olmadan, kolpa arabalı kooperatif turlarına binmiş gibi hisseder midenize doğru yol alırken; bu nedenden mütevellit, bir varan bir ulusoy konforu için, bol bol ayranla yiyiniz ki, şahane, enfes, muhteşem olsun efenim...

yeyiniz, yediriniz...
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol