k

1 /
urban f
alkım yayınlarından çıkan magazinel edebiyat dergisidir, popülerliğini 1 ytl fiyatına ve bol resimli kolay okunan edebi şahsiyetlerle yapılan röportajlarına borçludur, 15 dakikalık bir iett yolculuğunda rahatça okuyabilirsiniz,hem yazıları büyüktür hem de spor-arka sayfa güzeli vs olmadığı için tepenize kime dikilmez.
mitili


kitaplarda kâşiflerin keşfettikleri kâinat kurulurken, karşı karşıya kalan kaplanlar kunduzlara kükrer; keyifleşen kalın kalçalı küheylanlar kısraklara, küp karınlı kadanalar katırlara kişner; köpüklü kırılgan kutuplarda kefallar köpekbalıklarına karşı kalkanlaşır; kara-kuru kaplumbağalar karabataklara kostaklanır; kör kösnüler kumlarda kıpırdanır; kaşağısız, kayışsız karakaçanlar karacalarla, kırlangıçlar kelaynaklarla, kazlar kerkenezlerle, kediler kıtmir köpeklerle kırıştırırlar; kokarcalı kıraçlarda köstebekler, kelebekler, koalalar kaçışırlar; kevenli kırlarda keçiler, koyunlar, kuzular kolsuz kepenekli keloğlan’ın kavalına karşı kıkırdarlar; kalçaları kalınlaşan, karınları kabaran kurdeleli kızlar, kadınlığa karışırlar; kozanlı kadir kemanını, karslı kadri kopuzunu, kırklarelili kıpti klarnetini, karadenizli kudret kemençesini, kemahlı kamer kavalını konuştururken; kutnu kumaş kostümleriyle kaldırımdaki kuryeli kalabalığa karışan kız-kurusu kıvrak kübra kadın,
kaynanası kaşarlanmış kösnül kadriye’yle koejde kol-kola kabarık kalçalarını kıvırıp, kimse kuşkulanmadan kernekli kastelli’nin kuzeni karaoğlan’a karagözlerini kırpar, kırıtırlar; kürdanlarıyla kalem kaşlarını köreltip koçeri klipleriyle kafaları karıştırır, kızılca kıyametler koparırlarken, karagözleri kamaştıran kumral kızları kamran’ı kazanova kaan’a kakalarlar; komplimana karaktersizlerle kırıştıran kafadan kontak kimi kadınlar, kabaran karınlarını kürtajla küçültüp kılıbık kocalarını kandırırlar

kocamustafapaşa’yla kösemsultan’ın kıymetli kerimeleri kısmet, kısmetli kumbaracı kazancıoğlu’yla köprüaltı’nda kıvançla kumrulaşırlarken; konservatuarın kafesinde karşılaşan kerim’le keriman kardeşçe kucaklaşsalar da, kerim’in karısı kumru kesinlikle kabullenmez, kıskançlıktan kudurur; kaktüslü kadınlar,
kordonboyu’ndaki konak karate kursu’nda kafa-kol koparırcasına kapışıp kendilerini kanıtlarlar; kavgacı kaypak kayıkçılar kaygan kulvarlarda kaykaylarıyla karşılaşırlarken; karşıt kutuplardaki kulüpler, küme karşılaşmalarında kıyasıya kapışırlar; kozasından kurtulan kızılipekler, kırmızı karanfillerle kenetleşir; kızılay kurumu’nun koordinesindeki kozalaklı kermeslerde kalpaklar, kazaklar, külotlar, kanaviçeler, kukalar, kuklalar, kiviler, kuleler, krakerler, kokoreçler, kartpostallar, közde kavrulmuş kabuksuz kestaneler kapışılır; kitaplar kapaklanır, kimlik kartları kaplanırken; küreselleşmede klasman koşusuna katılan kaya kardeşler, kazasker’de kampüsistan kurmaya kalkışırlarken; kompleksli kakavan kerimcan’la kayınbiraderi kayahan, kıskançlık kriziyle kahırlanıp kuruntuya kapılırlar; kavaklıdere kasabası ’nın köy kahvesinde köylülerle karşılıklı konuşup, kulpu kırık kupayla kahvesini köpürteten kornacı kömüşemmi, kendisine kulak kabartan kahveciye kızar;

kuran-ı kerim’ ikem-kümlemeleriyle köylüye kıraatleyen köselesi kabartılmış kara kunduralı kodoş kürşat’ın konuşmasını kimse kavrayamaz; karahanlı kanaatkar, kibar, kandilli kadınlarla, kakülleri kıvırcık kuşdili! kızlar, kaymakamlığın köylerde kurduğu kurslarda kilimler, kazaklar kotarıp, kızılırmak kaynağından kaldırdıkları kırbalarını kilitsiz kilerlere koyarak, kamışlı, kendirli, kıraç kırlarda kelek kavunlar, karpuzlar kemirirler; karaciğer kanserinden komalık konumundaki küçük kardeşi kalender’in kıvranmaları karşısında kalakalan koptik korhan’ın karagözlerinden kıvılcımlaşan korkunç kabusu karanlığa karışırken; kodaman kapitalistler, komple konforlu konaklarında kolonya kokulu kerevetlerine kurulur, keman konçertosuyla kadınlar korosunun keyifli konserlerine karşı kristal kadehlerini kaldırıp, kahvelerini köpürtürler; krallar, kraliçeler kulübü’nde kredi kapmak konusunda kaç kez kıvırtmaya kalkışan kürkçü kalleşler, kırk kat klasikleşmiş,
klişeleşmiş kahrolası kötü kişiliklerini kaldırıp köşeye koymazlar;
kıtaları kar kaplayınca, kontratak’a kalkan kelepir kamyon kaçakçısı kotrabanlar, kapıkule kapısı’ndan kaçırdıkları konteynerleri, kömürhan köprüsü’nden kaydırıp kilis’te kara kapılır, kışlanın kuzuneli karakoluna kapatılırlarken; kimbilir kozluk’taki kümeslerden kanadı kırık kaç kazla, kahta’daki koralardan karnı kabızlı kaç katır kapıları kırarak kekikli kırlara kaçarlardı...


küçük körpe kızları kaçırarak kul kılıp köle kullanan kapkaççı kadın korsanları, kentin kuytu köşesinde karşılaştıkları karakol komiserini kasaturayla korkutup kaçarlarken; karaciğere konan karasinekler, kuşadası’ndan kanatlanıp kalkarak kozyatağı’na konan kuğu kuşları, kafes kaçkını kınalı keklikler, kumrular kıvrak koşumlarla kendi kovuklarında kabarırlar; kurt kurtluğunda kalıp kızgınlaşarak körpe kuzuları, karnı kuzucuklu koyunları kapardı...


karlı kaldırımda koşarken kundurası kayıp kapaklanan kuriş’in kafası kanayınca, kaldırımdan kapıp kaldıran kutsi kubibay, kuriş’i kucaklayarak karşıdaki kavacık kliniğine kavuştururken; karabacaklı karıncalar, kanca kıllı kirpiler, kıl kuyruklu keltoş kırkayaklar karşı kıyıların karanlığında kavislenerek kıvrılan kumsalda kıpır kıpır kıpırdarlar; korkunç kobralar, kocaman kertenkeleler kil katmanlı kesekli kırlarda kıvrım kıvrım kıvranırlardı...

kopenhag kriterlerinden kolayca kaçan, kritik konulan konuşmaktan kaçınan kıvırtmacı kandıralı kekeme kerimoğlu, kibirli kudretli kuzguncuktu kıranta korkuluk kibaroğlu, kürk kaçakçılığında kılavuz kaptan kullanan kancaburunlu karadenizli kambur kavrukoğlu, kahkahacı kadırgalı kulağı kesik kabadayılardan kaçık kasapoğlu, koca karınlı kumkapılı kaptan kamiloğlu, kırşehirli kikirik kabiloğlu, kışla kaçkını kasketli komik köseoğlu; kukla kalpaklı, kalın kaşlı, kulakları küpeli, kehribar kostaklı, kravatı kaytanlı, keplerinin kenarları kıvrımlı kırk kafadar kaltaban; kurbanlık koç kesip közde kebap kızartarak, klimalı, kaloriferli, kalebodurlu, kartonpiyeri!, korneşli, konforlu kız kuleli köşklerindeki kadife kumaşlı, kozmetik kokan koltuklarında konken kotarıp kupa kaldırarak, kendi karmaşık kompozisyonlarında; kuramsal konjonktürde kitlesel kümeler, kültürel kanallarla klanlaşıp kavmiyetle kabileleşirler;
kozmolojiselli, küreselleşmeli, kapitülasyonla, konfederasyonlu, kamutaylı, kurultaylı, kapitalli, konsolideli, koyun kopyalamalı kolonlamasal, kategorisel, küresel, kamusal, kurumsal, kanunsal, kalıtsal, kuralsal, kutsal kavramları kavrama konusunu kurcalarlar; kurcaladıkça ’kırk küp, kırkının da kulpu kırık küp’ karmaşasıyla kavram kargaşasına kapılıp kafaları kördüğümleşerek karışır, kararsız kalırlardı...

kepek kafalı küstah keller; kadife keseli kaktüslü körler; kaftanlı, kavuklu köftehorlar; kritik koşullarda keçileri kaçırmadan kırsal katmanlarda, kumsal kıyılarda, kamusal koylarda, küpeştesi kopuk kotralı, kalyonlu, kayıkhaneli körfezlerde köşe kapmacadayken; kitap kurdu kararlı kadirşinas kemaletli kamile kadın, kazım karabekir koleji’nin kampüsündeki kütüphanede kısaca kimyasal karışımlarda kıvamlaşan kibritin, kromun, kalsiyumun, kızamıklı kadavranın, kâr- kazanç kulvarında kalite kontrolünün; kargo, kasko, kambiyo, kart, kredi, kapasite, kaynak kullanımının kadir kıymetini kurşunkalemle kağıtlara kaydederdi...

kazançları karmaşık, keten köyneği kravatlı, kruvaze kıyafetleriyle keyifleri kıyak, kaprisli, kırkambar, kamuflajlı kalpazan kumarbazlar, kılıflı kumar kumpanyalarında komedili kokteyller kurarak, kucağındaki konsomatrislerin kıkırdamalarıyla, kıyıda köşede kalmış kiralık kantocu kadınların kıvırtmaları karşısında keyiflenip kahkahalarla kekik kokulu kadayıf, karamela, kurabiye, kağıthelvası, kestaneşekeri, kepçe kepçe kızartılmış kadınbudu, kadıngöbeği, kaynanadili, kapuska, kokoreç, kaşar, krema, kazandibi, karnıyarık, küncülü künefe, kereviz, keşkek, keşkül, konserve, keççaplı köfte, kimyonlu kısır kaşıklar; kakao, kahve köpürtüp, kasa kasa konyaklar, kutu kutu kolalar, kâse kâse kaymaklar kapışırlarken;
kürecikli kamber kalfa, körü körüne kapılandığı kurt köpekli kapıda kabagüçle köleleştirilerek küçümsendiğinden, kürekle kazdığı küspe kokan küflü kümesin küllüğünde kanserleşen, kangrenleşen, kavruklaşan kekremsi kâbusunu kamçılar; karanlığa karşı korateş kıvılcımının küçücük katresini kandile koyamadığından kahrolurdu...

karşıyaka’da, karasu’da, kanlıca’da, keşan’da, kızılay’da kasıp kavuran kasırgalardan kurtulan kader kurbanları, kiremitli koğuşlarında klasik kayıtlı, kaygılı, kızgın, kuşkulu keyfiyetleriyle kalakalır; karabasanlı, kabuslu kalelerde kanlı kusmuk kusad, kefensiz kabirlere kimliksiz konulurlarken; koç katımı konaklarda, kazanç kapısını kurcalayıp krema kapan konuklarıyla keyfe-kader kadeh kaldıran kültür katliamcısı, korkak kozmetikçi, kedi kılıklı kabiliyetsiz, kapasitesiz kimi köstebek kasetçiler, kasetleriyle keriz karakterlerini karizmatikleştirmeye kalkışırlardı...

kelimeleri kırmadan, konuları kuşa çevirip kıvırtmadan konuşmalarıyla kamuoyunda kendi kişiliklerini kanıtlamış, karakterli, kaprissiz, kıdemli kuşaktan kalender karikatüristlere, kültür kurumlarını kuvvetlendirmeyen kitlelerin karanlık kuyularda kadersiz kalıp kaybolacaklarını kayıtlayarak, keskin kara kalemleriyle karaladıkları karikatürlerinde kartvizitçi kerataların kıçlarını karartıp kızartırlar; kestikleri kupürleri koleksiyonlarına kor, kalıcı kılarlardı...


korumasız kemallerin, kefaletsiz kerimanların keselerini, kamunun kasasını kemiren; kükürtlü küller kusarcasına kentleri kuşatarak kitleleri kasıp kavuran karaborsacı, kolonici, kalburüstü kesitten kartelci kodamanlar, kezzap karıştırılası konyaklarla kabalaşıp kızarak kazançlara kota koyunca; kaoslu kötü koşullarda kalıcılıklarını kaybeden kitapçılar, kırtasiyeciler, kafeteryacılar, kantinciler, kabzımallar, kasaplar, konserveciler, kolacılar, kurabiyeciler, köfteciler, kumaşçılar, konfeksiyoncular, kunduracılar, kuaförcüler, kömürcüler krizin kancasına kapılıp kepenklerini kapatıyorlardı...


kredi kartı kullananların kerizce kazıklandıkları kanıtlanıp, kredi kartı kullanmama kampanyası kitleleri kuşattığında, koçbank, kimi kredi kartlarının kapasitesini kısıtlayarak, kimilerini de kapatarak kendini korumaya kalkınca; kelkit’in koyulhisar’daki kükürtlü kaplıcasında kalan koray kurtoğlu, kredi kullanamadığından korkuya kapılıp kös kös kıvranırken; korkut kıratoğlu’nun kefilliğiyle korkularından kurtulup kurtarıcısını kucaklıyordu...


karasis kalesi’nin kasvetli karanlığını keşfeden karaborsacı karaktersiz korsan kasetçiler, kaçırdıkları kamelyalı kıvrak kevser’i kelepir karyolada kucaklayarak keyifli kepazeliklerini kamufleli kameralarıyla kasetlere kaydedip, kan kusturucu kırkıncı konuşmalarında kasetin kopyasıyla karayazılı kontratı kevser’in kucağına korlarken; korkunç komplo karşısında kulaklarına karsuyu kaçan, kafası karıncalaşan, karamsarlığa kapılan, kırk kez kulaklarını kapatıp kafasında kabus kaynatan kevser kadın, komplocuların kazıklı koşullarını kamilen kabulleniyorken, kalp kifayetsizliğiyle kapaklanıp kasetçinin kucağında kalıyordu...

konağına, kolu kanadı kırık korumasız kadınları kapatan, koynunda kokain koklatan komplocu köktendincilerden kıro karadayı’yla kayırıcısı kadim koçakoğlu, kolları kelepçelenmeden karakoldan kaçıp kayıplara karışırlarken; kendilerini kare kare kameralara kayıtlayan kameramanlara, "keyfimizin kahyası mısınız?" karşı koyuşuyla küfrediyorlardı...
komplocuların kasetleri kamuoyunda kötü karşılanıp kınanırken; karyolalarında keyifleşen karı koca kaset konusunda kapışınca, kızan kocanın koyuverdiği küfürlü kelimeler kanatlanıp kavislenerek komşuların kulağına kaçtığında; küfürleri kabullenemeyen kadın karakola koşup, küfürlü kelimeleri kara kalemle komiserin karbonlu kağıtlarına kaydettiriyordu...


kabile kültürünün katı kurallarını koruyan kaynana, kayınbabayla kocanın kıskacında konuşamayıp kıvranan kadersiz, kısmetsiz kimi kumalarla, karayele kapılan kararsız, kontrolsüz, kuralsız kalabalıkta kendini kaybeden kimi kafası karışık kişiler, karmaşadan, kıskaçtan kurtulup, kendi kondusundaki kuluçkasında karakaplı kitaptan kara kehanet kuzlayan karababa’dan keramet kapmaya koşarlarken; karine kutusunu kapan kârşinaslar, karun’laşma kervanına katılıp keyifleniyorlardı...


kalamışlı kirkor, kayışdağlı kevork, kuzguncuktu kamber, kurtköylü kemalettin, küçükyalılı keremullah, karagümrüklü kürşat, kasımpaşalı koruk kasım, kağızmanlı kalender, keşanlı kavruk kazım, köyceğizi! körpe kibriye, keçiörenli kökçe kamile konutsuzluktan kıvranır, karınları kuruldar, kart-kurt kazınırlarken; kazıkçı komprador kapitalistler, kıvırtıcı köçek komisyoncular kontratlığında konut kooperatifiyle, köy-kent kalkındırma kooperatifleri kurup; kanundan, kararnameden, kamuoyundan, keremullah’la kitabullah’tan korkmadan kandırdıkları kıt kazançlı, komik konutlu, kısıtlı-kötü koşullu kitlelerden kopardıkları katrilyonları, kayıtdışı kazançlarına katıp kasalarına koyuyorlardı...


kitleler, külüstür kondularda kuru, kısır kahvaltıları, karalahanalı, karabiberli kömbeleri, közlemeleriyle kalıp kırgınlıklarını, küskünlüklerini konuşurlarken; kamu kurumlarında koordineli kadrolaşan köktendincilerin kanalıyla kamu kuruluşlarını kırtıklayıp kovuşturma kazanında kaynayan kartelci kandemir’i, körolası kongreci kalantorlar kurtarıyorlar; kârlı kimpaş’ım, kimsan’ın, kepez’in kapısını kilitleyip kırkbinlerce kafa, kolemekçisini kapıönüne koyuyorlardı...


kamuyu koruma kurulu’nun kazıkçıları kayıran kahrolası kararı, kamu konseyi’nce de kabullenilerek kesinlik kazanınca; karara kayıtsız kalamayan karakteri kavi, karatede kara kuşaklı katip kamuran, kalemini kırarak konsey konağı’nın koridorundan köşedeki kürsüye kayıp, kitleleri koruyan kısa konuşmasını kurguluyordu:


-kaytanbıyıklı, karayağız kardeşlerim, koçlarım !

kartelci, kapkaççı, kurnaz köftehorlar karşısında kaygılanıp korkarak kaskatı, kupkuru kalakalmayın!

kazıkçıların kotardıkları krizlerde kerizce kazıklanmayın!kafanızı kullanın, kucaklaşıp kaynaşın; köpeksiz köyleri kolayca kolaçanlayıp kuzu kapan kazıkçı, krizci, kapçıkağızlı kurtlara karşı kendinizi koruyun!...



kitleler, kasvetli karda kışta kazaksız, kabansız, keçesiz, köyneksiz, kısbetsiz, kıraç, kurak, kabristansız, kenefsiz, künksüz, kanalizasyonsuz kubur kokan köylerinde karınca kararınca kurabildikleri küçücük kagir kulübeleriyle, ker**** konutlarında kap- kacaksız, karma-karışık kavşaksız, kulvarsız, kaşarsız, kolasız, köftesiz, katıksız, kalorisiz, kasnaksız, kevgirsiz, kömürsüz, koleraya karşı korunaksız, kıtlık kıranlıkla kıt kanaat kerhen konaklarlarken; kurbağalıdere’nin köprülü kavşağında kurulan kuran kurslarını koruma kurulu’nun kongresinde kaplancı kadılar’ın kokuşmuş kararıyla kadınları, kızları kılık kıyafet kanunu’na karşı kandırıp kasidelerle kafalarını karıştırarak kılperestlik konumunda kara kıyafetlerle kapatıp, keremullah korkusuyla kıskaçlayarak kalplerini kararttılar...

kutsal kitap kuran-ı kerim’i kullanarak kıblegahları kazanç kapma kulvarına koşan kepaze köktendinciler; kıyamette kaynayan katran kazanına konulma korkusuyla, körpe kızlarla kucak kucağa kalma kandırmacasıyla körükleyerek kışkırtıp kudurttukları kalpleri köreltilmiş kıytınkçılar; kaba, kara, kırçılsakallılarla koalisyon kurarak katliam kampanyalarıyla kümeleşip, kuşlukta kıyama kalkışarak, kemalist karafakioğullarını, kaftancıoğullarını katledip kitleleri korkutarak keyiflerini kaçırdılar...
küffarlaşan kiralık, kemli-kinli, kılçık-kurtlu, kudurgan, kemik kemiren kuduz karabaş köpekler; kalkan kılıç, kamçı kırbaç, kanca kargılarla



kahramanmaraş’ta kıyıma kalkıştılar; kafa-kol kopardılar, kapıları kazmalarla kırıp kurbanlık koyun gibi kalakalan korumasız kadınların kaburga kemiklerini katur-kutur kırdılar, karınlarını, kasıklarını kargışladılar; kimi küçük kankalar, korkudan kakalarını külotlarına koyuverirlerken; kandaşların, kocaların, kirvelerin, konu-komşuların kıçlarına kimbilir kaçıncı kez kazıklar kakarak; kuyucululaşıp kırkbinlerce kişiyi kazdıkları kuyulara koyarak; kabilelerin kökünü kazıyıp kurutmak kabilinden kundaktaki körpecik kuzucukları da kıyım kıyım kıydılar, kıtır kıtır kesip kahpece, *ça, kancıkça, kalleşçe, kavvatça katletmekle, kimilerini de kör, kötürüm koymakla kalmadılar; kızılbaşlıkla karalayarak, komünistlikle kötüleyerek; kuşaktan kuşağa, kademe kademe kronikleşerek kozalaklı, kuşburnulu, kuşkonmazlı, kanaryalı, kardelenli kentlere (madımak’lı sivas’a) kadar kaydırdılar;
kerrar-ı kebir’le, "kan kan katliam!" korosuyla kinlerini kusarak korateşle konukevlerini de kundakladılar, kızılalevlerle kavurga kavu urcasına kadınları kızları, kankaları kardeşleri, konukları, körpeleri kahkahalarla katlettiler...


kitleler kan kustu, kızılırmak karardı küstü...

katliamdan kılpayı kurtulan kaleli, kalbi kerpetenle koparılırcasına kahroldu, kızdı, köpürdü; kıyımlarla kemalizm’in kuyusunu kazarak, kapitalizmin köleliğinde kainatı karartan künyesi kara, keçisakallı kelpoğlu kelplerin kalkıştıktan karagün kıyımını kanıtlarıyla kitaplaştırdı, konferanslardaki konuşmalarında, ’katledilenlerin kalplerde kahraman kalacaklarını’ kaydederek, katliamı körükleyen, katilleri koruyan kurtçu kentlilerle kanlı katliamcıları kınadı:

kayalardan koptular, keklikleri kovdular. kahrolası kahpeler, kanatların kırdılar...

katliamcı köpekler, katlettiler körpeler

körolası katiller, karargahlar kurdular...

...

karadinliler kinlerini kustular

kainatı kıpkızıl kana kestiler

kirve kardeşler kanrevan koştular

karasevdalar kafdağı’nda kalanda...

kuytu koyaklarda kartları kardılar

kentlere, köylere kurtları koydular

kankaları kazmalarla vurdular

karasevdalar kafdağı’nda kalanda...

karanfil kokulu kömürgözlümü

korkusuz kalemşor keremsözlümü

katlettiler kalbi kaviözlümü

karasevdalar kafdağı’nda kalanda...

kutsal kiliselerdeki katedraller, kardinaller, katolik keşişler, kontlarla kontesler de, küffarlaşan kafıroğlu kafirlerin korkunç kitle katliamları karşısında kederlendiler, kahroldular...


kargıç, kılıç, kırbaç, kıyınçtır katliamcı katillerin kazancı.

keko kurban, katillerin küllisi kötü kimlikli kişiler midir?

kötü kimlikli, kinli, kasap kişilerdir kurban, kasap kişiler!

kalbi, kafası katliamları kabullenemeyen kültürlü kişiler kükrediler:


-kalkın kızıl kalpaklı kızanlarım! kökensel kimlik kışkırtıcıyla kulisçiliğe kayıp klikleşerek karşıt kamplaşmalara kapılmayalım!

kendi kendimizle kavgaya kalkışıp kapışarak kırk kat kırılıp koparak küçülüp kenarda köşede, kuytu kıyılarda kadersiz, korunaksız kalmayalım; komünikasyon kurarak kalben kucaklaşıp kuvayı-millici kimliklerimizle kavilleşelim, kahramanca katılalım kurtuluş kervanına! kampinglerde kamplar kuralım, kafalarımızın köşesinde kördüğümleşerek kalan kötü kaderlerimizin kara kepazeliğini, korkularımızın kefaretini kazıyalım, kelepçeleyip küreklerle küldür küldür küreleyerek kaydıralım kayalıklardan kuytu koyakların karanlıklarına!.. kuzeydeki kolordu komutanı korgeneral kemal’in kumandasında kastamonu’dan kırklareli’ne, karabük’ten kayseri’ye, kırıkhan’dan kütahya’ya, karamürsel’den kars’a kadar katar katar koşturan kara kuvvetleri konvoyundaki kıratlı kahraman köroğlu’lara kavuşup karışalım, komandolaşıp kendir-kement kümeleşelim; küffar kalıntılarına karşı kendimizi koruyup kollayalım;
kekik kokulu kırlarda kısrak kımızından kandırarak kafalarımızı kıyaklaştırıp, kilometrelerce karayolunu kağnılarla, katırlarla katederek; kökleri küflü, kimliksiz, kişiliksiz, kepaze kılıklı, kamga kamışlı, karamuklu, küt kolonlu, kösele kalıplı, kurtçul kuyruklu, kafatasçı, kırçıl kabasakallıları kovalım; küffarlarca kuşatılmış kentlerimizi, köylerimizi, kalelerimizi, kulelerimizi kurtaralım...

karaparacı, kapkaççı, karabatakçı, kazıkçı, komisyoncu komprador kapitalistlerle; kavuklu, kürk kostümlü, kaptan köşklü kervansaraylarda kahrolası korkunç kargaburunlu, kıçı kırık kılkuyruklu, kovuşturma kaçkını, korumalı kötü kalpli karaborsacı krallara karşı koyalım...


karamsar, kararsız kubat’ları, kadir’leri, kamil’leri, kenan’ları karlı kışlara karşı kadifeden kaftanlarla, kazaklarla koruyup kollayalım; kararlı kazım’larla, kerem’lerle, kerim’lerle kol kola kenetleyip kafir kalıntısı keratalarla kapışalım, kahramanca...


kazıbilimsel kalıtlarımız kapadokya’da, kadifekale’de,

karacaahmet’te, karahöyük’te, kazdağı’nda, konya’da, kelkit’te, karaman-kalehöyük’te, kayseri-kültepe’de kayalara kazınarak kabartılmış, kitabelere, kataloglara kaydedilerek külliyelere konulup kutsanmış kibele küllüyle, karanlıklarda kalmış kavimler kapısı’ndaki kendi kökensel imliğimizle, kültürümüzle kucaklaşıp kaynaşalım, köreltilmiş kalplerimizin kapakçıklarını kalaylayalım; kırmızı karanfiller, kasımpatılar koklayarak kendimizi kanıtlayalım...

kasırgalara karşı köknar kızılı kızılcıktan, kan kırmızısı karpuzları, kavunları, kayısıları, kirazları kopartıp kantarlarda kilolarını kayıtlayalım, kapaklı kavanozlara, kamışlı küfelere koyalım; karoserli kamyonlar, kamyonetler, karavanlarla kışlalardaki kilerlere kavuşturalım...

kulplu kazanlar kaynatıp karavanalar kuralım; közde kavrulmuş kavurgaları, kavurmaları, kömbeleri, közlemeleri, kuskusları, krepleri, kıymalı karnıyarıkları, kabakdolmaları, kilolarca kebapları kıtlayıp karınlarımızda karalım, kalorilerini kanlarımıza karıştırıp kaburga, kalça, kaval kemiklerimizle kollarımızı kuvvetlendirelim...
ilseyim
alkım yayınlarının çıkardığı, yazarların hayatlarını anlatan ucuz dergi. çok kaliteli olmasa da ucuz olduğu için alınıp beş on dakikalık boşluklarda boş durmaktansa okunabilecek türdendir.
aello
kısaltmalarda "-ka" diye okunmasının sebebi, vurgulanmak istenmesidir.
(bkz: pkk)
yanlış olduğu kanısındayım çünkü aslında alfabemizde "-ke" diye okunur. vurgu vermek için sonuna "-a" tınısını eklemek saçmadır, ona bakılırsa diğer ünsüzlerin de aynı biçimde seslendirilmesi gerekmektedir. misal, "öss" kısaltmalarındaki "-s" harflerinin de "-sa" diye okunması lazımdır, k’nin ne ayrıcalığı vardır?
ancak yine de pkknın öyle okunması hoşuma gider (bkz: pe-kaka), adına hakaret ediyormuş hissi uyandırır.
benduruyorumsebagitti
okunu$u, bir nesle "ke" diye bir ba$ka nesle "ka" diye öğretilen harf. çok da problem değildir belki de ama mermer ya da granit ama kesinlikle bir cennet olan ülkemde bir ayrı$ma sebebi "daha"dır!

cashkopat
öztürkçe’de bir ek. yapım eki mi çoğul eki mi olduğu tartışılır.

kulak, böbrek, bacak, kasık, taşak, ayak, topuk, kemik, kirpik, şakak, yanak, parmak, dirsek... bunların hepsinin k ile bitmesi tesadüfle açıklanamaz. hepsinin birden fazla olmasına baz alarak k’nın çoğulluğu ifade ettiğini öne sürenler vardır. ama dalak, damak işi bozar. bu nedenle bazıları da yapım eki olarak kabul eder k’yı.
1 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol