ön not; bulduklarımla ilgili kaynaklarımın çoğu reddit ve özellikce r/conspiracy'den geliyor. adamlar seçilene kadar beklemiş sonra muhalefet yapmış, tıpkı bizim muhalefet gibi.
başlamadan önce, amerikan başkanının konfeti patlarken korkudan altına sıçışına gülerek başlayalım:
halbuki amerika ne babayiğitler gördü.
amerikan seçimleri ile ilgili yazdığım yazıda değindiğim gibi, joe biden 47 yıldan beri amerikan siyasetinin içinde olan biri insan. tabi bu kadar sürede at izi it izine karıştığından unutulmuş bir olay: bu adam daha önce amerikan başkanı olmaya çalıştı.
1988 yılında, demokrat partiden başkan adayı olabilmek için yarışa giren biden, aynı sene ingiltere'nin işçi partisi başkanının seçim konuşmasını jest ve mimiklerine kadar çalınca hayalleri sekteğe uğruyor.
tabi o zamanki amerikan medyası adamı araştırmaya devam etmiş. okulda okurken sürekli araştırma konusu olan makaleleri birebir kopyala yapıştır yapıyormuş. bir röportajda gazeteciler bu sahteciliği sormuşlar; o da başlamış bol keseden atmaya. demiş ki, benim iq'um sizden yüksek anlamazsınız, ben 3 tane okul bitirdim (yandal yaptı), okulu ilk 50%'de tamamladım (85 kişide 76. oldu) gibi gibi şeyler. atıp yalanlanıyor.
daha sonra da baktı bu bokları çeviremeyecek, aday adaylığından çekiliyor. öyle bir loser.
bu saydığım özellikler, kendini yukarıdan görme ama loserlık filan tanıdık geliyor mu? bildğiniz trump valla. tabi o seçimden bu yana 30 yıl geçmiş, hiç bahsi geçmiyor bunların. özellikle ana akım, yan akım, soyal filan her cins medyada, şartlar ne gerektiriyorsa o gösteriliyor.
burada bir medya parantezi açalım. aşağıdaki grafik, insanların oy verdiği partilere göre, medyaya güven endeksi.
cumhuriyetçiler, özellikle trump'ın seçilip ortamlarda "feyk haberrrr" diye bağırmasından sonra, medyaya güvenmeyi bıraktılar. diğer taraftan körü körüne inanan insanlara da bu yukarıda söylediğim haberleri göstermiyor bu medyacırıspılar.
parantezi kapatalım. dediğim gibi biden aslında diploması olmayan başkan diyebiliriz, dünyada tek kıps kıps. bunun dışında trump ile aynı kalıp, aynı döküm.
ne kadar aynı, ne kadar paraya tapan kafada olduklarını şöyle anlatayım. diyorlar ya trump virüsü sallamadı, ekonomik kriz var, biden kaynakları sağlığa yatıracak diye?
aşı başlığında konuşmuştuk, devlet 4 milyar dolar masraf yapıyor aşı araştırmalarını teşvik için diye. peki başkanlık seçimleri için 2020 yılında, yani covid'in hüküm sürdüğü bu saçma zamanda harcanan para ne kadar?
14 milyar dolar.
yani bu virrüs bokunun bitişinin önündeki engel para, imkan, kimin başkan olduğu değil arkadaşlar. bekledikleri şey, insanları kontrol edebileceklerinden emin olmaları. o anda direk virüsün aşısı da çıkar, bir anda mutasyon geçirir zararsız olur, ay'da buldukları su virüsleri öldürüyor çıkar vs. vs.
o değil biden'dan girdik nerelere geldik, biden'a bağlıyorum. trump seçilseydi eğer bu adamların uğraşıp duracakları bir 4 yıl daha olacaktı. planlarını uygularken ülkeyi inatla kapatmayan bir başkan, gidip rusyayı yalayan bir tiple boğuşacaklardı. ama şimdi oğlunu ukraynalı fahişelerle devlet sırrı konuşmaya gönderen biden, bu "mutlak kontrol" sürecini çok hızlandıracak.
belki de bu adamın yemin ettiğinin bir hafta içerisinde aşıyı verirler piyasaya. "aşı psikolojisi hassas bünyelerde şiddeti tetikliyor" diye silahları toplarlar. biden kalp krizi geçirir, whore of babylon ve kapanış. (psikolojisi hassas bünye derken, 10 aydır eve kapatılıp insan ve güneş görmeyen bizlerden bahsediyorum).
amerika'nın 46. başkanı insanlığa hayırlı olur umarım. yaşlılıktan iki füze atmayı unutsa gene kar ne diyeyim.