ismail türüt

kaamos
şarkıcı demek, türkücü demek, sanatçı demek... bunların hiçbirine uymayan, ekran oynağı. oynak, sağa sola, ortaya, kenara... çarpa çarpa, yalpalaya yalpalaya oynuyor kendisi. seveni var sevmeyeni var, bir de objektifi var, eleştimeni var, elleyeni var, söylediklerini dikkate alan var, söylediklerine pascal nouma gibi tombala çeken de var...

ey ekran oynağı, silkin de gel kendine. oynamanın zamanı değil, oynamaksa söylediğin gibi bir karadenizliye göre değil.

sen üç beş asil listeden vatan hainliğine aday olmuş kişilere yakılmış yüceltme şarkılarını okuyacak kadar oynak olduysan, şöhret uğruna türlü oyunlara girişip, doğumgünü partilerinde pastadan çıkmayı bile göze aldıysan sözüm yok sana.

sen sanatçı diye sana seslenenlere, ben oynağım diye cevap verecek konuma geldiysen, sözüm yok sana. şayet santçı bu senin yaptığını yapmaz, o "şeyi" albümüne almaz. vatan hainliği yapmaz.

gördüm bugün, arkdandan "yürü be kim tutar seni" diye heyecanlanan, seni bağrına basan ilginç insanlar vardı. sana "yaşa sen" diyorlardı. göğsün kabardı mı? mutlu musun ey ekran oynağı?

hala geriye dönme şansın var. tek yapman gereken erkek gibi çıkıp:
-söz oyunu falan yapmadım, düşüncelerim böyle böyle. bu adamlar hakkında da böyle düşünüyorum.

ya da:
-altına girmemem bir taşın altına girdim. bel fıtığı olmuşum, beni hastaneye kaldırın please! bir daha yapmayacağım. please!

yeah, ismail mutlu musun?
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol