ilk öpücük

yavru kedinin duyduğu ilk gök gürültüsü gibi bir şey. sağanak kalp gürültüsü..

ilk öpücükle ne kastedildiğine bağlı olan şeydir. her aşkta bir ilk öpücük vardır mesela. aşksız alemlerde bir adam ya da hatun kişisi de ilk ve son kez öpülebilir. ha bir de en en en ilk öpücük vardır ki o, hakikaten öpücüktür. hüpletme, dürtletme, hayvani dürtülerle karşıdakin dudağını yalak gibi kullanma eylemlerinden uzaktır. kafaların üst kısmında kalpcikler falan çıkar, bir de pıt pıt atar ki onlar...

dudaklarin birbirlerine istemdi$i bir $ekilde yakla$masi ile ba$lar bu an. belki hafif bir yagmur vardir gokyuzunde, belki bir deniz kenaridir mekan, ya da dalga sesleri radyodan dinleniyordur, hic onemli degil. iki ki$i birbirini seviyorsa apartmanin bodrum katindaki komurluk ile havaii adalarindaki kumsal arasinda cok bir fark yoktur. dudaklar yakla$ir, yakla$ir ve minik bir temas ba$lar, bu sure biraz uzundur aslinda, bir nevi hazirlik a$amasidir iki rakibin birbirini tartmasi gibi. minik dokunu$ az sonra yerini biraz daha sert ve yogun bir temasa birakir, i$te o an hakemin ba$la dudugunu caldigi andir. dudaklar hafifce aralanir, diller ilk temasi gercekle$tirir oolanca kivrakliklari ile. ardindan kiz gozlerini kapar, erkek gozlerini kapar, artik du$unulecek bir $ey yoktur, gorev duygularindir beynin degil.

diller kenetlenir, birbirlerini tanimaya ba$larlar ve bu tanima evresinde her iki bireyin de vucudu elektriklenir, kollar bir yandan partnerinin vucudunu sararken diller olanca isteriklikleri ile birbirleriyle dans etmeye ba$lami$lardir. o an nefes alinmaz, beyinde du$unce yoktur, vucudun hakimiyeti tamamen duygularda dolayisiyla hormonlardadir.

ilk opu$menin suresi takribi 30 ila 50 saniye arasindadir, daha uzun suren opu$meler seks kapsamina girer ve bir daha asla ilk opuucukteki heyecan ayni ili$kide ya$anamaz. o ani iyi hatirlamak gereklidir zira sekse uzanmayan yegane opucuktur.

merdiven boşluğuna sığışmışız nedense, saklanmıyoruz oysa ki; bir şeylerden sakınmıyoruz da. yağmur bile yağmıyor yani o derece. birbirimizin eline vurup duruyoruz anlamsızca. vurdukça kızaran ellerimiz küçücük. nedensizce durup, küçücük gözlerimizle dünyaya bakıyoruz. bakıyoruz ki sadece ikimiz kalmışız. bir enerji geçişi belki, belki ruh aktarımı. dudaklarımızı birbirine yapıştırıp 3 saniye öyle duruyoruz. gülüyoruz sonra el ele tutuşup amaçsızca bir yere koşuyoruz.

ilk öpücük yaşamını öyle bir şekillendiriyor ki insanın, her dokunduğun insanda hep o küçücük anı arıyorsun.

hicbir sey hissettirmeyebiliyor. herkesinki asik olunan kisi ile olmuyor.yas 15-16 , arkadaslariniz opusmus bir siz kalmissiniz, merak ediyorsunuz dogal olarak ve bir gun gunduz verilen ev partilerinden birinde alkolun de etkisiyle opusurken bulursunuz kendinizi ayik kafayla omzunuza dokunmasina izin vermeyeceginiz hiyar ile.iyykk sanirim o sebepten opusmeyi sevemedim gitti 10 yildir.

cok eskiden x kanalda yayinlanan fransiz dizisidir. ilk demeleri falan hikayedir;dizideki herkes her firsatta opusmektedir.

birdenbire oluveren şeydir.dünyanın bi an için durduğunu akan tek şeyin siz olduğunuzu zannedersiniz.ilk kez bu kadar ait ve sahip hissedersiniz. diğerlerinden farklı olarak yalnızca ilk öpücükle yüzünüze şehvetin değil mahcubiyetin,masumiyetin kırmızısı yayılır.unutulmaz en azından unutulmamalıdır.

yanaktansa hemen unutulur. yok ağzından öpmüşse onu unutamıyorsun pek evet.

anlatıldığı kadar var mıdır acaba dediğim başlık

keşfetmektir. kalbinin artık vücudunun neresinde attığını bilemezsin. dudaklarında mıdır, ellerinde mi, ellerinin sardığı belinde mi.
beklemektir biraz, zamanı içmek, bambaşka bir anı tatmak, kendinden bile uzaklaşmaktır.
onun bakışlarını üzerinde hissetmek için çok beklediysen, aylar, yıllar geçtiyse mesela, sonunda seni fark edip tıpkı senin gibi aşık olduysa sana, o küçücük öpücük bile hayallerinin çok ötesinde kalır.
düşünmemişsindir o anı, kurgulamamışsındır, bir şekle, bir kalıba oturtmamışsındır.
işte tam bu yüzden değerlidir. şaşırmak, anlamaya çalışmak ve envai çeşit hisle sarmalanmış o heyecan.
alınan ilk öpücükten bahsediyorsak eğer, bendeki yansıması budur.

bir başkasından alınan ilk öpücük, arkasından gelen ilk öpücükler, her birinde bir öncekinin izleri kalır. belki nefret edersin o an ondan, sırf bir önce öptüğün adam yüzünden.
belki sana her zaman anlayışlı davranan adam birden değişir, tanıyamazsın, canın yandığıyla kalır.

belki hiç beklemediğin, uzaktan izlediğin adamın nefesini bir gün dudaklarında hissedersin. öpmese dahi, ellerine dokunduğunda parmağının geçtiği her yerini yakar, yıkar. başını döndürür, midene milyonlarca kelebek bırakır, sonra gider... o öpüşmenin ötesidir zaten, çoktan sevişmişsinizdir, herhangi bir dünyada ölüp başka bir dünyada tekrar dirilmiş, zamanı çoktan alt etmişsinizdir.

sonradan onemini kaybeden ama ilk olma vasfini hicbir zaman kaybetmeyecek olan opucuk..

o değilde bunun bir de fransız versiyonu varmış çok acayipmiş

(bkz: ilk aşk)

yer yer akabinde fırtınaların kopabildiği ve şimşeklerin çakabildiği öpücük.

tadından yenmeyen öpücüktür.

hangi ilk öpücük olduğuna bağlıdır hissedilenler. yeni sevgiliye verilen ilk öpücükse, sevgilinin ne kadar sevildiğine bağlı olarak değişebilir hissedilen. kişinin hayatında yaşadığı ilk öpüşme deneyimiyse kalp yerinden fırlar, eller buz keser, dudak titrer ve öpücük sonrası anlamsız laflar edilebilir.

ardından seri halinde başka "ilk"ler de geliyorsa ilk aşk mezara kadar çıkmaz akıldan..

muhtemelen anne bireyinin tüm sevgisiyle sizi öptüğüdür doğduğunuzda.

herkesin tadindan bahsettigi ama acemilikten dogan beceriksizliklerini asla anlatamadigi anilardan biri

hatirladigim kadariyla dizide basrol oyuncusunun adi jeromdu.