of ulan sabah sabah nereden aklıma geldi şu mesele, bazılarımız doğru yer yanlış zaman, doğru zaman yanlış yer, yanlış yer yanlış zaman da diyor buna. her ne denirse densin ortada bir bozukluk var, bir nasıl desem olmamışlık, olmuyorluk var.
****************
-le havle sen çık yavrum,
işte yine ilkokul dördüncü sınıftayım. o ana geri döndüm, sevdiğim kızın elini tutan, yanında olan olmak için o kadar yalvarmışım ki kabul olmuş dualarım, başlarda utana sıkıla tutmuşum ama sonra alışmışım, terlemem bir nebze geçmiş, yüzümde bir gülümse yayılmış tedirgin değil ama... "gurbette yorgun düştün be ceylan" eşliğinde dans ediyoruz. kendimi de kaptırmışım, sanıyorum ki 23 nisan a hazırlanan folklor ekibiyle uyum içindeyim, ama öğretmen bağırıyor uzaktan biraz seyredince beni. sen çık.
çıkıyorum, beşlerden bir çocuk geçiyor sevdiğim kızın yanına o tutuyor elini, ben uzaktan seyrediyorum, 23 nisan günü de hastayım diye törenlere gitmiyorum.
o zaman anladım bir uyuşmazlık vardı, bir türlü oturtamıyordum her şeyi yerli yerine, beceremiyordum, şimdi de beceremiyorum. birileri dans ediyor, ben onlara ayak uydurduğumu sanıyorum, oysa bir gün birisi sen git diyecek, biliyorum. bu sefer hastayım numaraları da kurtaramayacak beni.
ölesiye korkuyorum.
hayatla senkronu tutturamamak
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?