gereksiz durumlara bilimsel yaklaşmak

zo:abi bıktım yaa..karıncalar basmış mutfağı..her yerdeler..
zu:şimdi bu karıncalar varya..
zo:ee..vaar..
zu: olm bunnar körmüş lan..elektromanyetik dalgalarla yön buluyolarmış antenneriynen..
zo: bula bula benim mutfağımı bulmuş mendevurlar..
zu: öle deme olm çok mübarek hayvan bunnar..
zo: ya bi siktir git çay koy bi işe yara ya.. anca goygoy.. hayret bişiyy..
zu:yılda 13000 ton çay dünya nüfusunun...
zo:hay seni okutan hocanın...

belgesellerdeki standart tok ses tonu:
"çöl fareleri koloniler halinde yaşarlar..bireyler içinde yerleşmiş hiyerarşik düzen,beslenme ve savunma mekanizmaları için vazgeçilmez bir bütün teşkil etmekle birlikte....."
gugılcan:
"abiea neden bahsediyo bu adam allaisen..?!popzıtar başlamadımı,reklamda tuzdadadadansa bakcaktık.."
feysbuksu:
"ya hayıaaar..;!ben bu adamın ses tonuna hayranım amaa.."
gugılcan:
"sen beni bu ses tonuyla bayaa aldatıyosun kızım.."
feysbuksu:
ya of yaa...hep böyle yapıyosun ama..
rüyamızda gördüğümüz ak sakallı dede:
"bu dünyaya niye geldik evlâdım..biraz iç dünyamıza dönelim..falanda filanda...
gugılcan ve feysbuksu:
aabi gece gece ne diyon sen..bütün gün çalıştık geldik..iki dakka rahatlıcaz şurda,bi tat bırakmadın..geyik yapma özgürlüğü istiyoruz kardeşim..ne bu ya.. dede sende kalk git bi çay koy..bi işe yara..
gel hadi popzıtar başlıyo..
kay kız sende dedeye yer aç..
-the son-

dede:evlâdım..buralar eskiden hep dutluktu..
torun:dedecim yaptığım hesaplamalara göre;buraya her sene gelen zorticken kelebeklerinin taşıdığı polen spor vesayirlerin her sene kat ettiği mesafenin kat sayısı ile tanjantından kosinüs c yi çıkardığımızda faktör beş üzerinden linear değere ulaşmış oluyoruz.
dede:#!?½
torun:yani diyorumki burası,diktiğimiz bu fidandan sonra yaklaşık 13 sene 7 ay 2 hafta sonra tekrar dutluk olacak.
dede:yürü lan eşşek sıpası..iki dakka mâziden bahsedecektik sıçtın içine..yürü bırak şu elindeki zımbırtıyı..koş git ekmek al,akşama yahni yapacak annen..

- muhittin abi mercimek söyledim.seversin dimi?
- tabi macit.bayılırım.üstüne ekeceksin pul biberi..üff.
- olmaz abi pul biber!
- neden ki kardeşim? seviyorum ben.
- abi bilmediğin yerlerde pul biber yeme.alfatoksin var bunların içinde.kanserojen madde.
- ya varya,insanın iştahını kaçırıyosun macit..yemiyorum ben.
- abi onun için demedim.

örnekte görüldüğü üzre,genelde terslenir bu tipler.öyle herşeyi fazla bilmemek gerekir.bilsek de söylememek.sözlük de bunun için var ya zaten.sağda solda bilgileri ziyan etmeyelim.bildiklerimizi sözlüğe yazalım.sevelim,sevilelim..

otobüsten indikten sonra 50 mt ilerideki okul binasına gidene deyin bastıran yağmur altında kafamdaki jölenin yüzüme sıvanmasının ardından arkadaşımın, sözümona teselli için ’yağmur safsuya ondan saçı besliomuş’ demesi durumudur.

biri size bişeyler anlattığında ’ya aslında onun şöyle bir açıklaması var’,ya da ’şimdi insan psikolojisi dediğimiz şey ....’vb. açıklamalarla devam eden durum.bi süre sonra ya size bişey anlatmıyolar ya da sadece soru sorulan kişi oluyosunuz.yoruldum çok yoruldum...

isviçreli bilimadamlarının can sıkıntısından başvurdugu yontem olsa gerek. diş fırcası olsun diş macunu olsun kepek yapmayan sampundan kepegı azaltana kadar butun temızlık malzemelerıyle ugrasan ve bunları bilimsel labaratuvarlarda ınceleyen arastıran sonra da ıste bız bunu yaptık, arastırdık bakın saclarımız ahenkle dans edıyo dıye artıstık yapan isviçreli bilim adamlarının en sevdiği ugraş.

şampuan deterjan ve bulaşık deterjanı gibi alelade konulara bilimsel yaklşan isviçreli bilim adamları örnek verilebilir.

gereksiz bilgilerin beyinde daha fazla dayanamayıp, kendii dışa vurduğu anlardan biridir sadece.

’testesteron’ veyahut "fallus" isi...

gereksiz durumları açıkalmayı üzerine borç bilen kişilerin üstlendiği kutsal görevdir.adından da anlaşılacağı gibi gereksizdir.açıklama yapanlara karışmayıp kendi haline bırakmalıdır.
"yok ben bırakmıycam uğraşıcam"derseniz iyi bir makara konusu olabilecek durumdur.
(bkz: komadan osurmak)