no country for old men

redcrow
film hakkında elimden geldiğince kibar olmaya çalışacağım..

yarraaaağm gibi film..

olamadım.

43 dakika boyunca yerime çivilenmiş bir halde, mucize sonucu yaratılmış filmler arasına gireceğini ve sinema sanatını derinden etkileyeceğini düşünerek izledim filmi. özellikle ilk 20 dakikası inanılmaz gerçekçi, daha doğrusu "tarifsiz" denilecek kadar kışkırtıcı ve başarılıydı. sonra ne oldu peki? bilmiyorum. süper bir hızla nasıl o kadar sıradanlaşmayı başardı, nasıl oldu da en azından izleyeni, "buna da şükür" dedirtecek bir sonla bitemedi hayret. filmin sonundan anladığım tek şey, her olayın mantıklı bir sonunun, hatta ve hatta, öylesine bir sonunun bile olması gerekmediğini anlatmaya çalışmasıydı. üstelik bu benim, filmi kendimce onore ettiğim nacizane fikrim. tamamen anlam yüklemiş bile olabilirim.azıcık olsun bağlayıcı ve ikna edici bir sonun olmaması benim gibi sıradan izleyicilerin kendinden kıllanmasına sebep oluyor. sıradan olmayan sinema tutkunları için ise işin içinden çıkmak daha kolay. ne de olsa onlar derin düşünce yapılarında filmin içinde yer almayan onlarca unsuru filme monte etme konusunda kusursuzlar. yeter ki az bi fırsat tanınsın onlara. bu filmde de, coen kardeşler gibi bi referans yeter de artar bile onlara.

kısaca bu film, altıntop kardeşlerin sevenlerine hediyesidir ve hediyeye burun bükmek olmaz.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol