selçuk üniversitesi ülküculerinin yemini

adrenokortikotropik
yeminleri falan umrumda değil. nasılsa yeminler bozmak için edilir, alıştık biz bunlara..

bir grup delikanlı var ortada, bir örnek giydirilmiş, siyah takım elbiseler, mafyavari duruşlar, karizmatik olduğu sanılan yandan bakışlar. görmediğimiz şeyler değil bunlar, alışkınız nedense(!). sanki lisemizde de varmışmış gibi bunlardan, kendi fikirlerinden başka fikirlere yaşam hakkı tanımamışlarmış gibi, yalakalığı, gösterişi, atıp tutmayı marifet sanmışlarmış gibi..hele sanki içlerinden bir tanesi varmış ki babası subay diye ödevlerini asteğmenlere yaptırmayı, getir götür işlerini erlere yaptırmayı milliyetçiliğin getirisi sanmış, insanların askerliği onun kapısında köle olmak için yaptığını sanmış, görevi kötüye kullanma diye bir şeyin asla olamayacağını zira o milliyetçi, o vatana sahip çıkıyor ya, ülkem kaynaklarını sonuna kadar sömürmesi gerektiğine inanmış, sağda solda bunları övünçle anlatmış, kızlar ona hayran olacak sanmış gibi..var mıydı yoksa bunlardan bi kaç tane minnacık okulda?neyse konumuz bu değil..

üniversiteyi kazanmış arkadaşlarımız, ne güzel, zorlu bi sınavdan geçmişler binbir zahmet, sanırım çoğu yoksul ailelerin çocukları, kendilerine bir yer edinmek, sırtlarını bir yere dayamış olmanın hafifliğini hissetmek istemişler büyük ihtimalle..bir sosyalleşme çabası sarmış, ortamlara giresileri gelmiş, "reis"in sofrasında yer almak onurunu tatmak istemişler. kızacak bir şey bulmak mümkün değil. kendine girdiği ortamda yer bulma isteği her bünyenin sahip olacağı bir şey..gelin görün ki bu durumu suistimal edecek kurt çok. giydirdiği kuşattığı adamın eline silah da verecek çekinmeden, belindeki namlu onu güvende hissettirecek, gücün dayanılmaz çekiciliği aklını uçuracak genç arkadaşımızın, zora geldiğinde belindeki silahı çıkarmaktan çekinmeyecek, elini vatan için kana bulamayı şeref sayacak. işin kötüsü vatan kavramı değişecek, saflığını yitirecek her şey, büyük patronların günlük rantlarını vatan belleyecek, kendiyle aynı düşünmeyeni vatan haini. düşünme yetisini kaybedecek sonra, artık tanımlar bile bulamaz olacak, gerek de olmayacak zaten, kalıp kalıp "gerçekler" sunacaklar önüne, o da beş duyusuyla tanıyacak onları, zorlamayacak gözünden kulağından ötesini..

videoda görünenler bu değil mi? yoksa ben yanlış bi yerlere mi tıkladım? uyuyakaldım da kabus mu gördüm..hay allah..
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol