hoşlanılan kişiye acilamamak

tasar
bazen öylesine ağır bir hal alır ki bu; başladığın noktaya geri bile dönemezsin; cezbeye tutulmuş bir mevlevi dervişi gibi kendi ekseni etrafında dönüp durmak, dönüp durmak, dönüp durmaktan başka bir şey yapamazsın...
bir james joyce kahramanı, bir oğuz atay karakteri gibi... hayatta, dünyada kendisine hiç bir biçimde şans tanımamış, kendisine hiç bir şey için asla izin vermemişlerin, hayata erken atılan her tutunamayan gibi, hayattan da erken atılanların hüzünlü, yanık türküsüdür bu durum...
hiç bir zaman açılamadığınız için intiharı bile düşünemezsiniz, çünkü ne ’o’, ne de ’bir başkası’ neden intihar ettiğinizi de bilemeyecektir. bu durum bulunduğu efkarda mahkum edilmişlerin yaralı baladıdır...
ve sonra o hayat bekârlarına, yalnızlara, tutunamayanlara has o ekşimtrak, o kesif, o acıtıcı platoniklik kokusu ve korkusu...
hoşlanılan kişiye açılamamak; ölmek için intiharı seçerken bile kaçınılmaz bir yazgıyı bir kez daha düşürürür önüne koyu, mat, boz bulanık, puslu iç acıtan bakışların...
(bkz: platonik aşk)
(bkz: aradığı aşkı bulamamak)
(bkz: badak)
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol