seksenli yıllar

zehnterdorf
*şalvar pantolon giymek, dilleri dışarıda bırakılan ama aynı zamanda fosforlu bağcıkları olan beyaz spor ayakkabı giymek, kazakları pantalonun içine sokup kumaş kemer takmak, deri kravat takmaktır.

*şehir içi telefon görüşmelerinde henüz 0216 ya da 0212 koymamaktır.

*çoşkun ve nuri abilerden korkmaktır.

*trt2 de pop saati (zaten bir o vardı) programını dört gözle beklemektir. clip denen şeyleri henüz bilmemektir.

*saçları mümkün olduğunca yukarıya doğru tarayıp kabartmak jöleleyip yine krepelemektir. gerekirse serpil abla’nın (çakmaklı) kullandığı saç mandallarından ya da alına saç bantı takmaktır.

*dudaklara sedefli pembe ruj sürüp, kulaklara da devasa küpeler takmaktır.

*sütyen askısının altına ek vatkayı geçirmektir. başa bere takmaktır. kocaman kalın kemerlerle renkli plastik bilezikler takmaktır.

*çay partilerine gitmektir . sigara içmeyi denemektir.

*şeker kız’ ı, voltran’ı heyecanla beklemektir. hatta he-man, clemantine, yakari, musti ve emily’ i ve uçan kaz morton’u seyretmektir.

*o zamanki ahlak değerleri içerisinde! ! ! kurum tarafından kötü örnek olacağı düşünüldüğünden gecenin bir yarısı yayınlanan mavi ay’ ı beklemektir.

*savaş ay’ın değil modern robin hood ların yer aldığı a takımı’ nı seyretmektir.

*polis radyosu’ nu dinlemektir.

*bravo’nun bayi’ye gelmesi için dua edip, 1 ay gecikmeli de olsa okumadan önce koklamaktır. onyedi dergisi alıp okumaktır.

*milliyet çocuk dergilerine hasta olmaktır.

* çocukların sokakta oynayabildiği yıllardır. dehşet içinde erkeklerin oynadığı uzun eşeği seyretmek, lastik atlamak, sek sek oynamak, bakkaldan alınan lastik topla kuka, yakan top, istop vs. oynamaktır. gazoz kapaklarıyla kürsüde maç yapmaktır.

*bakkaldan kese kağıdında bisküvi almaktir. kolayı cam şişeden içmek, meybuz ve torbasından çıkan kırmızı kaşıkla leblebi tozu yemektir.

*kadıköy iskelesinde büfeden (zamanın fast foodları) amerikanlı sosisli yemektir.

*çernobil faciası demektir.

*tontonu bir şey sanmaktır. netekim ressam dede’ yi farklı yönüyle görmüş olmaktır.

*christopher reeve’ e ya da semantha fox’a aşık olmaktır.

*bağdat caddesi’ nde çift yönlü trafik olması, beyoğlu’nun da trafiğe açık olmasıdır.

*jeanny’i, big in japan’ i, self control’ ü ve gecenin bu saatinde adını anımsayamadığım daha bir sürü şarkıyı dinlemektir. doldurma kasetler satın almaktır. madonnayı, cindy lauper’ i taklit etmektir.

*evde sobanın üzerine elma kabuğu, mandalina kabuğu koymaktır. pazar sabahları sobanın üzerinde ekmek kızartmaktır. önü arkası “careless whisper” doldurulmuş kaseti dinlemektir.

* insanların nispeten mutlu olduğu, aşkların sanal değil, platonik olduğu, yapaylığa iki onluk dilim kala gelip geçmiş yıllardır seksenli yıllar.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol