stephen king

fjhyf
kaza öncesi ve sonrası dönemleri olarak iki stephen king var benim algımda. kaza öncesi king daha doğal ve özgün bir romancıydı, kaza sonrası king ise daha melankolik, yaşlanmak düşüncesiyle baş etmekte zorlanan, kendini tekrar eden bir yazar. kara kule'yi sonlandırma biçiminden de hoşlanmayan gruba dahilim. adamı çok seviyorum fakat nasıl bir bunalıma girdiyse artık kendisinden geriye pek bir şey kalmadı. kara ev iyiydi. hearts in atlantis çok iyiydi. onun dışında okuyabildiğim başka bir şey yazmadı. hangi romanına başlasam st. anger albümündeki metallica tadı aldım... içinde kalmayan ilhamı düşünceleriyle ortaya çıkarmaya çalışıyor gibiydi. nostaljik ve melankolik bölümleri ise çok güzel yazıyor. hearts in atlantis'te bu sebeple çok başarılı olduğunu düşünüyorum.
kara kule'de siyahlı adam'la roland'ın gotgotha'daki konuşması, jake'in okuldan kaçıp new york'ta geçirdiği gün, peder callahan ve alçak adamlar, roland'ın çocukluk hikayesi ve calla'nın kurtları bölümleri özellikle hoşuma gitmişti. muhtemelen çok dandik bir final yazdığını bildiği için kara kule'nin sonuna eklediği notta "son hakkında ne düşünülürse düşünülsün bu hikayeyi yazmak ve yaşamak güzeldi" diye yazmıştı. buna katılırım. o romanları aralarda yıllarca bekleyerek bitirdim ve bir parçası olmak çok güzeldi.
seviyorum bu adamı... yine pek bir halta benzemese de kennedy suikastıyla ilgili romanının dizisini de seyrediyorum. eski günlerin hatrına... under the dome'un da ilk sezon finaline kadar dayanıp daha fazla devam edememiştim. iki büyük kahramanım metallica ve stephen king'di. ikisinin de sonu benzedi benim hayatımda. orda olmalarını seviyorum ama yaptıkları işlere de "n'oldu ya size böyle?" demeden duramıyorum.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol