(bkz: çekmeköy doğa parkı)
doğa
(bkz: dogadan)
(bkz: dogadan mektuplar)
(bkz: doganin cigligi)
doğanın dili
doğanın bir dili var,
irktan, milliyetten ve renklerden bağımsız,
kuzeyde, güneyde, doğuda ve batıda,
kelimeleri aynı, grameri aynı.
bu dilden, duygular anlar,
mutluluk bu dildedir.
birlikte yaşamayı,
dostça paylaşmayı öğretir kelimeleri,
sevginin yolunu gösterir işaretleri,
sadece beyni değil,
bedeni de kullanmayı öğretir bu dil...
doğada özgürsün, anandan doğduğun gibi,
gizlenmen, saklanman gerekmez.
daha çok tüketmek için değil,
yaşamak içindir, harcadığın tüm çaban,
toprak, su ve ateş,
kuşlar, böcekler ve otlar dostun olur,
riyasız, hilesiz, çıkarsız...
mutluluk, sihirli bir olgu burada,
bazen ışık olur, ateş böceğinin fotosit hücrelerinde,
ya da seher vakti iki kekliğin karşılıklı atışması
veya bir nazlı ceylanın hüzün dolu gözlerinde bulursun huzuru.
tılsımı da;
sevgi
ve
ait olduğun yere duyduğun bağlılık...
doğa,
tıpkı unutulmuş bir kütüphane.
yazıya ve rakamlara dökülemeyen kitaplar,
ağrı dağı, mezopotamya, dicle ve fırat,
makiler, ardıçlar, likenler,
sevgi, dostluk, hoşgörü, dürüstlük ve sabır...
doğa diliyle öğrenmişseniz, asla unutmazsınız.
çünkü;
sadece beyninizin değil,
bütün vücudunuzun bir parçası olmuştur o şey...
zaman ve matematik,
doğanın sarsılmaz otoritesi,
ardarda gelen anlar dizisinden oluşan bağımsız bir dünya...
mekanikleşen insan ve sıcaklığını yitirmiş duygular,
doğanın otoritesini sarsarsa,
dehşet damarı harekete geçer,
sinir tellerinde dengeler bozulur,
artık bu dehşetin sınırı yok...
dost olursan dostundur,
olmazsan,
verdiğini geri alır...
necat iltaş
(2001)
doğanın bir dili var,
irktan, milliyetten ve renklerden bağımsız,
kuzeyde, güneyde, doğuda ve batıda,
kelimeleri aynı, grameri aynı.
bu dilden, duygular anlar,
mutluluk bu dildedir.
birlikte yaşamayı,
dostça paylaşmayı öğretir kelimeleri,
sevginin yolunu gösterir işaretleri,
sadece beyni değil,
bedeni de kullanmayı öğretir bu dil...
doğada özgürsün, anandan doğduğun gibi,
gizlenmen, saklanman gerekmez.
daha çok tüketmek için değil,
yaşamak içindir, harcadığın tüm çaban,
toprak, su ve ateş,
kuşlar, böcekler ve otlar dostun olur,
riyasız, hilesiz, çıkarsız...
mutluluk, sihirli bir olgu burada,
bazen ışık olur, ateş böceğinin fotosit hücrelerinde,
ya da seher vakti iki kekliğin karşılıklı atışması
veya bir nazlı ceylanın hüzün dolu gözlerinde bulursun huzuru.
tılsımı da;
sevgi
ve
ait olduğun yere duyduğun bağlılık...
doğa,
tıpkı unutulmuş bir kütüphane.
yazıya ve rakamlara dökülemeyen kitaplar,
ağrı dağı, mezopotamya, dicle ve fırat,
makiler, ardıçlar, likenler,
sevgi, dostluk, hoşgörü, dürüstlük ve sabır...
doğa diliyle öğrenmişseniz, asla unutmazsınız.
çünkü;
sadece beyninizin değil,
bütün vücudunuzun bir parçası olmuştur o şey...
zaman ve matematik,
doğanın sarsılmaz otoritesi,
ardarda gelen anlar dizisinden oluşan bağımsız bir dünya...
mekanikleşen insan ve sıcaklığını yitirmiş duygular,
doğanın otoritesini sarsarsa,
dehşet damarı harekete geçer,
sinir tellerinde dengeler bozulur,
artık bu dehşetin sınırı yok...
dost olursan dostundur,
olmazsan,
verdiğini geri alır...
necat iltaş
(2001)
(bkz: doga bey)
(bkz: dogacilar)
guzel bir kiz ismi.
aaa...
benim bu ya....
benim bu ya....
(bkz: tabiat)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?