bir kediyi okşasam ellerim yumuşardı
biri okşasam bir yumuşardı
bire "bir" olamadım.
didem madak
sevdiğim kadın. sevdiğim bir çok kadından sadece biri. 24 temmuz 2011de aramızdan kanser sebebiyle ayrıldı, artık bu dünyada yok. ahlar ağacının gölgesinde olması mümkün. eminim çok güzel bir yerlerdedir, diğer sevdiğim kadınlar gibi.
"hayatım uzun sürecek bir şaşkınlıktan ibaret olacak sanırım." diyor ot dergisinde yayınlanan(yıllar önce öküze anlattıklarından derlenmiş) yazının ilk satırlarında.
almadınız mı yoksa siz hala?!
almadınız mı yoksa siz hala?!
iki sigaram kaldı bu gece için
yüz yıl yetecek çocukluğum,
iki muhabbet kuşum,
biraz da ateşim var.
dua ediyorum ateşe
vazgeçsin diye beni yakmaktan bu gece
yüz yıl yetecek çocukluğum,
iki muhabbet kuşum,
biraz da ateşim var.
dua ediyorum ateşe
vazgeçsin diye beni yakmaktan bu gece
zamansız giden, hatırlandıkça hüzünlendiren şaire.
'''zenciler prensesi olacağım.
hayat işte asıl o zaman başlayacak.'
pippi uzunçorap
çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
bilmiyorsunuz. darmadağın gövdemi
çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
karanlıkta oturuyorum. ışıkları yakmıyorum.
çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
bir yağsam pahalıya malolacağım.
ben bir bodrum kat kızıyım bayım
yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
fakat korkuyorum. birazdan da
kırküç numara ayakkabılarınızla
bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
bu iyi olmaz bayım!
'gün akşam oldu' diyorum
ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
cam kırıkları yiyorlar
rüyamda; bir kase dolusu suyun içinde
rengarenk yap-boz parçacıkları
anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
hayır,sanırım sabahı bekleyemem
bilmiyorum.
insanlar rüyalarım acilen anlatmalı.
ondört yaşındaydı ruhum bayım
bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
o ara içimde çiçeklerden oluşmuş
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
sinemalarda da 'organzm gıcırtıları' oynuyordu.
kaçmaya çalıştım. olmadı.
bu nedenle, çiçekli şiiler yazmayı
ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
neyse işte
ben her filmi hatırlarım
sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
'sofı'nin tercihini' seyrederken çok ağlamıştım.
öpüşen guramilerle ilgili bir film yapsalar
onu da mutlaka hatırlardım.
insan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
bir 'eşya toplayıcısıyım' bayım.
büyük gemiler de yok artık bayım
büyük yelkenler de
büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
işte az önce bir karabatak daldı suya
bir süredir de kayıp
dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
bir gül, bir güle derdi ki görse
yalan söylüyorum
güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak
uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım
ben bunu geç anladım.''
'''zenciler prensesi olacağım.
hayat işte asıl o zaman başlayacak.'
pippi uzunçorap
çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
bilmiyorsunuz. darmadağın gövdemi
çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
karanlıkta oturuyorum. ışıkları yakmıyorum.
çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu.
yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum.
bir yağsam pahalıya malolacağım.
ben bir bodrum kat kızıyım bayım
yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
fakat korkuyorum. birazdan da
kırküç numara ayakkabılarınızla
bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız
bu iyi olmaz bayım!
'gün akşam oldu' diyorum
ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara
cam kırıkları yiyorlar
rüyamda; bir kase dolusu suyun içinde
rengarenk yap-boz parçacıkları
anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz.
hayır,sanırım sabahı bekleyemem
bilmiyorum.
insanlar rüyalarım acilen anlatmalı.
ondört yaşındaydı ruhum bayım
bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı.
protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz
gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri
protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar
o ara içimde çiçeklerden oluşmuş
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı
sinemalarda da 'organzm gıcırtıları' oynuyordu.
kaçmaya çalıştım. olmadı.
bu nedenle, çiçekli şiiler yazmayı
ruhum açısından faydalı buluyorum bayım.
neyse işte
ben her filmi hatırlarım
sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu.
'sofı'nin tercihini' seyrederken çok ağlamıştım.
öpüşen guramilerle ilgili bir film yapsalar
onu da mutlaka hatırlardım.
insan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu?
hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
bir 'eşya toplayıcısıyım' bayım.
büyük gemiler de yok artık bayım
büyük yelkenler de
büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
işte az önce bir karabatak daldı suya
bir süredir de kayıp
dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
bir gül, bir güle derdi ki görse
yalan söylüyorum
güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
ben kırmızı bir yaprağı oynuyordum esas kız olarak
uçuşuyordum, uçuşmakmış meğer benim anlamım
ben bunu geç anladım.''
1970 izmir doğumlu ahlar agaci ve grapon kagitlari isimli 2 kitabı olan bayan $air..
(bkz: $imdiden bir hatırasın)
(bkz: ahlar ağacı)
(bkz: iris in ölümü)
(bkz: annemle ilgili $eyler)
ağrı / #436551
kendisini goetica tarafından tanıdığım ve şiirlerini bir anda sevdğim müthiş şair.
bilgisözlükte goeticanın entryleriyle tesadüf ettiğim, an itibarıyla netten araştırdığım şair.
şiirlerindeki seslenişlerde bayımı kulanması biraz charles dickens rüzgarı estirmiş gibi hissettirdi bana. yine de şiirleri sarsıyor.
şiirlerindeki seslenişlerde bayımı kulanması biraz charles dickens rüzgarı estirmiş gibi hissettirdi bana. yine de şiirleri sarsıyor.
(bkz: kurbati)
(bkz: karınca kumu)
(bkz: kalbimin en dogusunda)
(bkz: kaç zamandan)
1970te izmerde doğdu. ilk ve orta öğrenimini izmirde tamamladı. dokuz eylül üniversitesi hukuk fakültesini bitirdi. genç kuşağın usta kadın şairlerinden. ruhunu ütüsüz ve buruşuk gezdirmeyi sevdiğinden hiçbir zaman yeterince "düzgün insan" olamadı. tezgâhtarlık, sekreterlik, anketörlük gibi işlerde çalıştı. ilk şiirleri sombahar ve ludingirra dergilerinde yayınlandı. bireysel ve toplumsal özgürlük vurgulu şiirlerinde kadının iç dünyasını yansıtıyor. grapon kâğıtları isimli ilk kitabı inkılap kitabevi şiir ödülünü aldı
eserleri
grapon kâğıtları (2001)
"ah"lar ağacı (2002)
ödülleri
2000 inkılâp kitabevi şiir ödülü
eserleri
grapon kâğıtları (2001)
"ah"lar ağacı (2002)
ödülleri
2000 inkılâp kitabevi şiir ödülü
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?