bu filmin yukarıda anlatılan tecavüz sahnesin de nusrat fateh ali khan ın natural born killers icin yaptıgı taboo sarkısını kullanmıs ve ustad uzuldugunu soylemistir.
dead man walking
ölüm cezasına götürülen mahkumlara edilen laftır.
ölüm cezasını, sanık ve kurban gözünden iki farklı pencerede anlatan 1995 yapımı bir tim robbins filmi. ilk sahne ile beraber, sean pennin bir cinayet zanlısını canlandırdığı matthew poncelet karakteri ön plana çıkartılmıştır. izleyici de son sahneye kadar matthew ponceletin masumiyetine inandırılmak istenmiş ve aslında idam cezasının aramızdan yanlış kişileri de alabileceği teması işlenmiştir. idam edilmeden önce ailesi, özellikle annesi ile, yaptığı konuşmalar ona acımamızı sağlamaktadır. ancak ponceletin, idam edildiği final sahnesinden hemen önce, susan sarandonın canlandırdığı rahibe helen prejeana suçunu itiraf etmesi ve bu sahnenin aralarına serpiştirilen tecavüz ve cinayet görüntüleri, poncaletin izleyici üzerinde baştan beri yarattığı "masum bir sistem kurbanı" imajını silmekte ve final sahnesinde kimilerimizde "evet bunu haketmişti!" düşüncesini uyandırmaktadır. sean pennin her zamanki mükemmel oyunculuğuna, konunun ve kurgunun sağlamlığı da eklenince farklı ve izlenilesi bir film ortaya çıkmıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?