dalga

goshenit
zaman zaman erkeklerin cinsel organı için de kullanılabilir.

marmaray hattında çalışan bir japon arkadaşım, dalga yüzey bilmem nesini ölçerken. türk işçiler:

- lan capon! kendi dalganı da ölçtün mü? kuçük mü gerçekten? kaç cm lan?

demişler. adam ne demek istediklerini anlayana kadar baya bir eğlenmiş ayıcıklar.
sazanoftheyear
reinhold tritt’ten içimizdeki zorbalığı ortaya çıkaran bir itaat deneyi "dalga"

gordon college’da tarih öğretmeni olan ben ross, ii. dünya savaşı ve soykırımı anlattığı dersinde, öğrencilerin neden alman halkının çoğunluğunun soykırıma karşı çıkmadığı sorusuna verecek yanıt bulamayınca, tüm sınıfın katılacağı bir itaat deneyi yaparak bu soruyu etkili bir biçimde yanıtlamak ister.

başlangıçta bir "disiplin oyunu" olarak başlayan deney, dersler ilerledikçe kendi selamı, amblemi, kuralları ve sloganları olan "dalga" adlı bir harekete dönüşür. "dalga" hareketi tarih dersiyle de sınırlı kalmaz ve giderek üye sayısı artar. artık mr. ross da bu hareketi denetleyememektedir. ders içinde bir oyun olarak başlayan "dalga" bütün okulu içine alan bir çılgınlığa dönüşür.

"dalga", kitle ruhuna teslimiyetin felaketini ve kitle ruhunun nasıl önü alınmaz bir zorbalığa dönüşebileceğini gösteriyor.

yazan : reinhold tritt
çeviren : a. naki öner
yöneten : şakir gürzumar
dekor : ali cem köroğlu
kostüm : nalan türkoğlu
işık : kemal yiğitcan
müzik : targan türe
yapımcı : tarık güvenç

oynayanlar
levent ülgen ayçe abana faruk akgören metin coşkun ayşegül alpak onur dikmen duygu eren çetin güner ece özdikici fatih sönmez serhan süsler serhat teoman ekin türkmen serdar yeğin


oyunun başından sonuna kadar sizi avucunun içine alan sonunda vay bea dedirten tiyatro oyunudur.
igor
bir orhan veli siiri.

mesut sanmak için kendimi
ne kağıt isterim,ne kalem
parmaklarımda cigaram
dalar giderim mavisinden içeri
karşımda duran resmin..

girerim deniz çeker
deniz çeker,dünya tutar
içkiye benzer birşey mi var
birşey mi var ki havada
deli eder insanı,sarhoş eder

bilirim,yalan,hepsi yalan
taka olduğum,tekne olduğum yalan
suların kaburgalarımdaki serinliği
iskotada uğuldayan rüzgar
haftalarca dinmeyen motor sesi
yalan....

ama gene de
gene de güzel günler geçirebilirim
geçirebilirim bu mavilikte
suda yüzen karpuz kabuğundan farksız
ağacın gökyüzüne vuran aksinden
her sabah erikleri saran buğudan
buğudan, sisten,aşktan,korkudan...

ne kağıt yeter ne kalem
mesut sanmam için kendimi
bunların hepsi...hepsi fasafiso
ne takayım, ne tekneyim
öyle bir yerde olmalıyım
öyle bir yerde olmalıyım ki
ne karpuz kabuğu gibi
ne ışık,ne sis,ne buğu gibi
insan gibi....
nostalji kralicesi
dogus’un bir sarkisi.

sozleri de soyle:

aşık olursun sevdiğini sanırsın
gerçeği bulduğunda
bulduğunu sanırsın

hüzün öyle bir dalga alıp
götürür uzaklara sus

sevgi veren aşklar zamanla yavaşlar
sahte yüzler meleğe bürünmüşler

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol