cyranonunburnu

death in babylon
cyrano adlı kişinin burunluğunu yaparken bilgi sözlük gizli servisi tarafından kaçırılarak sözlüğümüze entry girmesi sağlanan 2. nesil bilgiç
underpressure
isminin manasını an itibariyle çıkarıp, anladıktan sonra hakkında entry girme lüzumu gördüğüm bilgicimizdir. hoş gelmiştir.
cyrano de bergerac adlı oyunu oynamaya ramak kalmışken vazgeçmiştik. sanırım burdan bir çağrışım yaptı nickiyle.
376
kaliteli entryleri, bu kadar osuruktan entry arasında ilaç gibi geliyor çoğu zaman. kullanıdğı tabirler olsun, olaylara yaklaşım tarzı olsun, gerçekten de seviyeyi yukarıya taşımıştır. zaman zaman düşünceleri ile zıt düşsem de takip edilmesi gereken bir yazardır kendisi.ve maalesef yazdığı entryler hakettiği değeri görmüyor. ki; bilgi sozluk için büyük bir ayıptır hatta yaradır. daha fazla sözlüğe yazmasını istemem ise şahsım adına, isteğimdir kendisinden.
alchoburn
cyrano gibi şövalye ruhlu birinin burnu olmak dahi şereftir! ama sanmıorum ki cyrano burnuyla ilgili bahsettiğini duyunca kızmasın

silmarillion bilgisine sahip bilgiç...kendisini saygıyla selamlar, ’aure entuluva!’ derim
cyranonunburnu
şu tirada konu olmuş burundur:
soylulardan kendini beğenmiş bir soylu olan valvert, cyrano’yu küçük düşürmek ister.
valvert: -siz! sizin burnunuz... burnunuz... çok büyük. çok.
cyrano: -hepsi bu mu?
valvert: -evet.
cyrano: - bu kadarı az delikanlı! asıl iş edada.
mesela bak, hoyratça, "burnum böyle olsaydı mösyö, mutlak dibinden kestirirdim!"
dostça, "yana yatmaz mı? senden önce davranıp kadehe batmaz mı?"
tarifle, "burun değil bir kere, coğrafyada böylesine dağ denir, dağ değil, yarımada!"
mütecessis, "acaba ne işe yarar bu alet? makas kutusu mudur, divit midir, izah et?"
zarifhane, "kuşları sevdiğiniz besbelli! yorulmasın diye yavrucaklar, temelli tünek kurmuşsunuz!"
pürneşe, "birader şu koskocaman burunla tütün içince, komşu yangın var demiyor mu?"
müdebbir; "aman yavrum! bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum!"
müşfik, "yaptırın ona küçük bir şemsiye, yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!"
âlimane, "görmüşüm aristophanes’de belki hippocampelephantocamelos adındaki hayvanın burnu gayet büyükmüş! sen ne dersin?"
nobran, "zaten bilirim, sen misafir seversin; bu şapka asmak için mükemmel icat!"
şairane, "ey burun, bütün cihana inat, seni baştan aşağı nezle etmeye kaadir tek rüzgâr bulunamaz, karayel müstesnadır!"
hazin, "bir de kanarsa, kızıldeniz! ne bela!"
hayran, "lavantacıya ne mükemmel tabela!"
lirik, "bu tanrıların bindiği bir gemidir!"
safiyane, "abide ne günleri gezilir?"
hürmetkârane, "mösyö, kibarsınız muhakkak, yoksa var mı cumba sahibi olmak!"
köylü, "vış anam! bu ne? bilmem guş muh, balık mıh? yoğusa tohuma kaçmış bir salatalıh mı?"
sivri akıllı, "bunu tombalaya koymalı! kim elinden kaçırmak ister böyle bir malı?"
ve hıçkıra hıçkıra nihayet, pyrame gibi, "bu ne felaket! bu ne musibettir yarabbi! böyle berbat edip de yüzünü sahibini, şimdi de utancından kızarıyor, bak hain!"
-olsaydı biraz nükte, biraz malumatınız, işte karşıma geçer bunları sayardınız. fakat sizde nükteden eser yok zerre kadar, neyleyeyim cenabıhak ihsan buyurmamışlar!
zaten bir parça icat kudreti olsa bile, böyle seçkin, muhterem huzzar önünde hele, bana bu şakaları yapmazdınız elbet.
ağzınızdan çıkmaya daha olmadan kısmet bunlardan bir tekinin en ufak başlangıcı, karşınıza bergerac’ın kılıcı!
ben bunları söylerim, oldukça belagatla! başkasından dinlemem fakat tekini bile.
* * *
edmond rostand / cyrano de bergerac / burun tiradı çeviri: sabri esat siyavuşgil.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol