efes pilsen in türkiyeye getirdiği ve bu sayede canlı olarak ilk defa alley oop smaçlar, üc metre yukardan bloklar görmemizi sağlayan ve bütün bunlarla beraber efes pilsen in koraç kupasını kazanmasında da büyük payı olan, bir dönem fenerbahçede de oynamış kalp yetmezliği sebebiyle hayata genç yaşta veda etmiş olan rahmetli basketbolcu.
conrad mcrae
(bkz: colin mcrae)
türkiyeye gelmiş en iyi pota altı oyuncularından birinin daha önceden kaydettiğim videolarını izliyodum. belki de en çok sevdiğim yabancıydı. videoları izlerken heyecandan en az onun kadar terlememden dolayı su içme ihtiyacı hissettim. mutfağa gittim. televizyon açıktı mutfakta. spor haberlerine denk gelmiş tam da. "efes pilsenin eski oyuncusu conrad mcrae" dedi spiker, aha dedim yaşasın türkiyeye geri dönüyo dedim. devamı geldi "kalp yetmezliği sonucu yaşamını yitirdi" dedi.
conrad bastien mcrae (11 ocak 1971, new york - 10 temmuz 1999, orlando), abdli siyahi basketbol oyuncusudur. türkiyede de forma giymiş ve beğeni kazamıştır. genç yaşta spor salonunda geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir.
gençlik yıllarında sokak basketbolunun mabedi olarak bilinen rucker parkta blokları ve smaçlarıyla saygı duyulan bir oyuncu oldu.
üniversite eğitimini 1989 - 1993 yılları arasında syracuse üniversitesinde tamamladı. syracuse gibi üst düzey bir takımda ilk senesine leron ellis gibi tecrübeli ve kaliteli bir basketbolcunun arkasında kalıp fazla kendini göstermese de ikinci sezonunda bu oyuncunun mezun olmasıyla birlikte oynama süresi ve istatistikleri de arttı. (30 dk 12.3 sayı 6.9 ribaund 2.7 blok).
bu performansı sonrasında yazın amerikan ulusal genç takımına çağrıldı. elemelerde gösterdiği başarılı performans ile takımın elemelerde şampiyon olmasına ve dünya şampiyonasına katılmasına büyük katkı yaptı.
1993 yılında washington bullets tarafindan nba draftında 38. sıradan seçildi. ancak nbade oynamadan türkiye basketbol liginde fenerbahçeye transfer oldu.
bir sezon sonra, antranman sırasında geçirdiği kalp spazmı neticesinde sözleşmesi feshedildi ve türkiyeden ayrılarak fransanın en önemli basketbol takımlarından biri olan pau ortheze gitti. kendisi gibi atletik oyunculardan kurulu bu takımda geçirdiği başarılı sezonun ardından efes pilsene transfer olarak 2. türkiye kariyerine başladı. bu sezonda takım olarak efes pilsen ile hem türkiye ligi ve koraç kupasını kazandı. efes pilsenin bu başarısında petar naumoski ile birlikte başroldeydi.
conrad mcrae bu başarının ardında 1996/1997 sezonunda bolognaya transfer oldu ancek o dönem en büyük bütçeli ve en iddaalı takımlarından olan bu takımda aradığı ortamı bulamadı ve bir sezon sonra yunan takımı paoka gitti.
1998/1999 sezonunda hemen hemen tüm türk takımları büyük bütçeli ve derin ve yetenekli oyunculu kadro kurmuşlardı. bunların başında ise fenerbahçe geliyordu. fenerbahçe ibrahim kutluay gibi oyuncularla zaten belli bir kalitede kadrosu varken bunlara mcrae dışında marko miliç, zan tabak, mahmud abdul rauf gibi çok önemli oyuncuları dahil etmişti. ancak büyük umutlarla başlanan sezonun sonu hüsranla geldi. çünkü takım içinde çok fazla problem çıkmıştı ve bu önemli kadroda hedeflediği başarıyı elde edemedi.
conrad mcrae 10 temmuz 1999 günü orlando magicin yaz kampı sırasında antrenmanda kalp krizi geçirerek hayatini kaybetti. daha önce de kalp spazmı geçirmiş olmasına rağmen basketbol sevgisi yüzünden sporu bırakmayan mcrae en sevdiği yerde hayatını tamamladı.
gençlik yıllarında sokak basketbolunun mabedi olarak bilinen rucker parkta blokları ve smaçlarıyla saygı duyulan bir oyuncu oldu.
üniversite eğitimini 1989 - 1993 yılları arasında syracuse üniversitesinde tamamladı. syracuse gibi üst düzey bir takımda ilk senesine leron ellis gibi tecrübeli ve kaliteli bir basketbolcunun arkasında kalıp fazla kendini göstermese de ikinci sezonunda bu oyuncunun mezun olmasıyla birlikte oynama süresi ve istatistikleri de arttı. (30 dk 12.3 sayı 6.9 ribaund 2.7 blok).
bu performansı sonrasında yazın amerikan ulusal genç takımına çağrıldı. elemelerde gösterdiği başarılı performans ile takımın elemelerde şampiyon olmasına ve dünya şampiyonasına katılmasına büyük katkı yaptı.
1993 yılında washington bullets tarafindan nba draftında 38. sıradan seçildi. ancak nbade oynamadan türkiye basketbol liginde fenerbahçeye transfer oldu.
bir sezon sonra, antranman sırasında geçirdiği kalp spazmı neticesinde sözleşmesi feshedildi ve türkiyeden ayrılarak fransanın en önemli basketbol takımlarından biri olan pau ortheze gitti. kendisi gibi atletik oyunculardan kurulu bu takımda geçirdiği başarılı sezonun ardından efes pilsene transfer olarak 2. türkiye kariyerine başladı. bu sezonda takım olarak efes pilsen ile hem türkiye ligi ve koraç kupasını kazandı. efes pilsenin bu başarısında petar naumoski ile birlikte başroldeydi.
conrad mcrae bu başarının ardında 1996/1997 sezonunda bolognaya transfer oldu ancek o dönem en büyük bütçeli ve en iddaalı takımlarından olan bu takımda aradığı ortamı bulamadı ve bir sezon sonra yunan takımı paoka gitti.
1998/1999 sezonunda hemen hemen tüm türk takımları büyük bütçeli ve derin ve yetenekli oyunculu kadro kurmuşlardı. bunların başında ise fenerbahçe geliyordu. fenerbahçe ibrahim kutluay gibi oyuncularla zaten belli bir kalitede kadrosu varken bunlara mcrae dışında marko miliç, zan tabak, mahmud abdul rauf gibi çok önemli oyuncuları dahil etmişti. ancak büyük umutlarla başlanan sezonun sonu hüsranla geldi. çünkü takım içinde çok fazla problem çıkmıştı ve bu önemli kadroda hedeflediği başarıyı elde edemedi.
conrad mcrae 10 temmuz 1999 günü orlando magicin yaz kampı sırasında antrenmanda kalp krizi geçirerek hayatini kaybetti. daha önce de kalp spazmı geçirmiş olmasına rağmen basketbol sevgisi yüzünden sporu bırakmayan mcrae en sevdiği yerde hayatını tamamladı.
türkiyeye gelen en yetenekli,en kaliteli yabancılardan biri olduğu aşikardır.efes pilsenin koraç kupasını almasında büyük rol oynamıştır.izleyenleri televizyon başına kitlemeyi başaran nadir oyunculardandır.oynadığı mükemmel basketbol ve smaçlarla "ulan bu adamın nbadekilerden neyi eksik" diye yakındığımız sıralarda orlando magicin yaz kampına gitmesiyle kendi içmizden biri gibi sevinmiştik.ama malesef orlando magicin kapısına dayanan mcrea için başlamadan biten ve hepimizi yasa boğan bir hikaye oldu orlando.
bende hep fenerbahceli izlenimi yasatmis, zamaninda en sevdigim basketcilerden olmustu. hala saygiyla anariz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?