bir insanı tanımak

uraz
aslen kendini daha iyi tanımaya açılan ilk kapıdır.
zira kimi tanımışsak ya da tanımaya çalışmışsak ilk önce kendimizle şöyle bir kıyaslama vaziyetine geçmişizdir; kimi zaman bağdaş kurarak oturduğumuz yerde,kimi zaman buharlı ya da buharsız, zayıf gösteren ya da şişman gösteren veyahutta banyo ya da boy aynasında,kimi zaman herhangi bir yerde dalıp gittiğimiz bir anda yapmış olduğumuz kıyaslamalar.. bizi mi bize veriyor yoksa başkalarını daha iyi tanıma yoluna giderek bizi bizden daha fazla mı alıp götürüyor bu kısmı tartışıladursun ama bana göre ben’i ben’e veren en yegane durumdur bir insanı tanımak.. insanlar, kendi içlerinde kendileriyle empati kuramadıkları sıkıcı anlarda kendilerine doğru yaklaşan yeni insanı gördüklerinde ve dahası tanımaya başladıklarında, "kendi benliğini koltuk altına almıştır da öyle gelmiştir" sanırlar.
turfanda askin bayat gubresi
bir ömürlük emek ister.

bir ömür verseniz bile sonucun kesin ve tatmin edici bir sonuç vermeme olasılığını hala kendisinde saklı tutar.

olasılıkların sonsuzluğunda en fazla elden gelen ve en kolayı: yargılamak ve hükümler vermektir; varılan her yargı dillendirildiği andan itibaren, aslında vakıf olunmayan bütünden yeni bir sapma yaratır ve siz elinizde neye yaradığını sizin de bilemeyeceğiniz yargılarınız ve infaz kararlarınızla kalırsınız.

çok yaşamak gereklidir, gerçeğe en yakın sonuca ulaşabilmek için. yaşamak fiili burada içerisine: okumak, izlemek, dinlemek, duymak, şahit olmak, içinde olmak, kenarında durmak, ama kesinlikle yargılardan uzak olmak vb. fiilleri de alır.

belli bir miktar umut, çok yüksek oranda arzu gerektirir.

sorgulama yeteneği ister. (kendini de dahil)

çoğu zaman acı da verir. ama acılardan kaçmanın anlamsızlığına inanıyorsanız, bu sizin için göze alınamayacak bir bedel değildir.

yaşamı kolaylaştırmaz. böyle bir misyonu yoktur.

bir genelleme içerisinde, birini tanıdığını düşünerek hayatta karşısına çıkan insanları çok iyi tanıdığını düşünmek, bütün hikayelerini biliyormuşcasına tereddütsüz yargılamak kaçınılması gereken en büyük hatadır.

kimi zaman çok şey bildiğini düşünmekle birlikte en sevdiklerini bile tanımadığını düşünen bu bilgicin konu ile ilgili düşünceleri bu şekildedir. bilgilerinize arz olunur.
elma sekeriiii
evliliğin en büyük bombasıdır. çift birbirini tanıyor zanneder; ta ki taraflardan biri; bir diğerinin beğenmeyeceği, tasvip etmeyeceği bir davranışta bulunana; ona göre "yanlış" sözler edene dek. sonrasında kavga tartışma adına ne derseniz o başlar; "seni hiç tanımamışım" ile başlayıp "seni tanıdığım güne lanet olsun"lara kadar gidebilir. velhasıl, iki ucu boklu değnektir. bir insanı tanımak, zor zanaattir çünkü değişimin değişmeyen tek adresi değişimin ta kendisidir.
sarhosatlarzamani
aynı çatı altında yaşamak, çalışmak v.b. ile mümkün olan durumdur. bu istisnasız her türlü ilişki veya paylaşım (normal arkadaş, sevgili, eş, ev arkadaşı v.s.) için geçerlidir.
gavatar the last failbender
ilişkilerde (arkadaş ilişkileri dahil) genelde ilk hedef gibi görünse de hep en sona bırakılan şeydir. çoğu insan, "tanımak" ile "olduğunu hayal etmek" arasında kaybolur ve "olduğunu hayal etmek" baskın çıkar. tabii ki bu kişilerle vakit geçirmeye başlayacağından istemese bile tanımak durumunda kalacak, sorunlar karanlık ve sisli köşelerden aydınlığa doğru hareket edecektir

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol