bilgiçlerin şiirleri

26 /
rumuz pilis tiray egen
hamağımdayım uzanmışım kollarım yere değiyor,
salla beni sevgilim durgunluk yoruyor,
bu saatlerde ne güzel olur şimdi deniz,
giremem sevgilim su beni boğuyor.

yıllardır üstümde birikmiş pası
damarlarımı kessen akmaz kanım
o derece dingin o derece bitkinim
sevemem sevgilim sevmek beni yoruyor.

rumuz pilis tiray egen
bir kız var
burada istanbul’da
esmer hanım hanımcık bir kız
şöyle bir yürüse deprem olur
bir baksa dağlar erir gözünde
hani o derece güzel bir kız
hep banyodan yeni çıkmış gibi
pırıl pırıl tenli, esmer bir kız
şiirler yazdırmış kendine
vakti zamanında sevmiş bile
herkes gibiymiş sevdası
kumaşına bakmadan
yün fiyatına alınan sevdalardan
yandı bitti kül oldu diyor kendi
o derece yanmış yani.

geçti benden böyle sevdalar kız
sustu boynunu büktü belki de küstü kız
esmer kız kimseye kanma dedim gece gece
şöyle bi baktı
güldü
gitti kız.
rumuz pilis tiray egen
çizgin ne kadar uzun ise
sonsuzluğa kadar yaşamak ise
an geldiğinde sonu görmek ise
son dediğin şey bir çizgi ise
yaşamak bir kalem
işte sende bir yazı isen...

....

güneş her sabah doğduğunda dostum
kendine selam vermekte hoşluğun
tam şu zamanda boşluğun
içine bırak ruhunu
işte şimdi sonsuzsun.
rumuz pilis tiray egen
bana yüzeyselsin derdin
seni severken sevmemi değil
nasıl anlattığım
nasıl işlediğim önemliydi
incelik isterdin
derinlik isterdin
biliyorsun işte
yüzeyseldim
seni severken...

sen herşeyimdin!

işte bu kadar yüzeyseldim...
yirmiur
e ben şimdi buraya şiir yazarsam birisi alır onu besteler albümüne koyar piyasayı aly üst ederse nolcak?? yok yok ben o riski göze alamam
rumuz pilis tiray egen
kokun alırken beni benden
elem gider bedenden
güneşte bir dem sevdam
gölgede kavrulan kalbim
bir testi su ile kırılır
açılır saçılır yarınlar.

saçların yüzüme savrulur
belinde incecik kıvraklık
kollarımda açarcasına kolların
mis kokan çiçeklerimden bile çiçekçe
daha bir sarmaşık
daha bir karışık
her hali aşşağılık
ah bu ayrılık

zamansız ayrılık.
rumuz pilis tiray egen
salt yalnızlık bu yaşadığım
neyi nereye yazsam?
not defterim kalabalık
yarın kiminle buluşsam?

ışığı kapıyorum
sokak lambası odamda
kimi, kime sorsam?
lamba dipleri karanlık.

bir yudum daha biramdan
geniz buz gibi yanık,
tellerim ter içinde
sesim bulanık.

sayıklamalarım,
sıkışan göğsümde dar bir nefes
son cümleye saklıyor kendini
intihar gibi,
gururlu ve mağrur.....
....
...
..
.
rumuz pilis tiray egen
daktilo ile yaşam ünitesinin aşkı idi bizimkisi

sevgi ile sarmaş dolaş bir nefret

kimsesi olmayan kuşlara kimseciklerdik

kuşlar hep özgürdü, biz onlara özgür dedik

insan oğlu ayıp ettik

doğa bize sev dedi

biz katlettik

sevgilim;

daktilo ile yaşam ünitesinin aşkı idi bizimkisi

düşüncelerimizi yazarken kaybettik

yaşarken kaybettik...........
rumuz pilis tiray egen
son 8 şiir benimmiş bak sen

hadi bu da kendi eskilerimden olsun...

-hayatim-

taş kırmakla başladı hayatım
derken demir büktüm ilkokulda
sonra ateş yutmayı öğrendim
ergendim ışık çıkarıyordum alnımdan.

sevdaya geçtim mürekkebi öğrendim
beyaz sayfalara siyah siyah yazmayı
siyah yazarak mavi anlatmayı öğrendim
içimi dökmeyi dışımı toplamayı öğrendim.

ıslanırken gözlerim yağmuru öğrendim
ayak sesinin uzaklaştıkça kalbe battığını
ilk terk edilişimde öğrendim
ve sonra hep kalplere batırdım topuklarımı

kötü çocuk değildim
süper çocuktum hatta
şimdi sıradan bir varlığım
anlatamam size sonunu...
.........
.........
rumuz pilis tiray egen
tanrıya şiir;

sen kalemle aramda bir bağ kurdun

kendimi kendime, kendimi insanlara anlattım

ne zaman seni yazmaya çalışsam

hep mürekkebi bitti kalemin

ya da güçsüzleşti ellerim

beni kandırdın biliyorum

yazılmış bir texte

çizilmiş bir kahramandım aslında

yazmak sadece noktaları birleştirmekti bende.


yazmak,

aslen, sadece sana mahsus...

rumuz pilis tiray egen
düşündümde şimdi
tam zamanıydı sevişmenin
ellerine dokunmakla başlamalıydı
gözlerine bakarken
dudaklarına yaklaşmalıydım...

düşündümde şimdi
yanımdaydın
en çekici halinle
ne kadar da iticiydin
bu ürkek kalbe...
rumuz pilis tiray egen
dur sana şöyle anlatıyım;

sırılsıklam bir yalnızlıkta sen iyi geliyorsun düşününce...

mesela hayaller kurarken yardımcı oluyosun sen bilmeden...

temel taşlarını oluşturuyorsun güzelliklerin...

şimdi ben edebiyat parçalamakla meşgulken...

sen uykuda oluyorsun...

bence uyurken de güzel oluyorsun...

seviyorum ama şartlı...

hani medenice, sevmeye alışarak...

iyilikle mutlu mutlu...

yoksa zaten ben...

yoksan, zaten ben...

zaten bendeyim sensiz...

böyleyim işte ne yapayım...

anlatımı biçimsiz...

sevmesi biçimsiz...



rumuz pilis tiray egen
boğazdan geçmekte olan bir kuru aşk gemisi
oturmuş yüreğimin karasına
en derin yerlerde gezen o gemi
ne arıyor sevdalının kıyısında?

kaptan-ı derya olsan ne yazar
yüreğim leb-i derya’dır azar
bozarım pusulanı kuru gemi
sevdalıdır bu adam aşk onu bozar.
rumuz pilis tiray egen
sensizliğin en çok bu halini sevdim

her gün özlemek

her güne yeni bir umut

dönmeyeceğini bilerek

bel bağlamak sana

intihara eşit denklemlerle

kurgulamak yeni bir günü

ve son diyene kadar

izlemek bu filmi

en çok bu halini sevdim sensizliğin

romantik acılar biriktirmek

duygusal adam olmak

kaskatı kesilmiş dudaklarımda

yumuşak cümleler kurmak

aşk adına bitmek

mürekkep yalayarak

hatıra tükürmek.
ata the wise
olgunlaşmamış bir karalamadır efenim. yine de paylaşmak istedim.

sabret
biraz daha dayan
düş çiçeği
açacaksın yine
yeter ki toprağa tohum bırak
yağmurun olup yağacağım
toprağın olup yatacağım
güneşin olup ısıtacağım yaprağını
yine güçlenecek filizlerin
çiçek düşecek dallarına
rüyalarıma düş
çiçek
seveceğim seni...
rumuz pilis tiray egen
yalnızlık,

her geceyi gündüze katışlarımın ortağı
sensizliğin tek çekilir yanı,
bir akşam üstü çıkıp gelen eski dost
yarım kalan tüm hikayelerin mutlak sonu.

sensizlik,

yeni deryalara akmak uçsuz bucaksız
yedi deryaları aşıp yinede sıkılmak hayattan
ne var ne yoksa bütün anılarıma yeniden başlamak
kimsesiz kalmış notalarda kendime yer aramak…
rumuz pilis tiray egen
bir yağmur tanıdım kadın!
az önce ellerimi çıkarınca penceremden
dünyaya haykırırcasına ellerimi açmışken
bir yağmur damladı elime tıpkı sen!

kopmuş gelmiş
geçmişi yukarıda
geleceği belirsiz
sen gibi avuçlarımda


şimdi bir bardak suya mayalasam mı?
acaba çoğaltıp içime bıraksam mı?
sevgiyle boğmak bu mu?
bir damla yağmura bu yapılır mı?


26 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol