7 yaşıma kadar beraber yaşadığım halamı evin hizmetçisi sanıyordum. sonra anladım durumu. gerizekalıydım sanırım ben küçükken bırak salaklığı..
ben küçükken çok salaktım
hala üzerinden atamayanlara "peki neden değişime kapalısın, bi gelişeyim, bi akıllanayım, bi ne biliyim adam falan olayım demiyo musun" şeklinde üzerine gidilerek salak olduğu konusunda haklı olduğu söylenir ve salaklığına pişman edilir. insanlık namına tabii ki. tek amacımız daha güzel bir dünya.
simdi akilli oldugunu iddia etmenin en salakca versiyonu.
karıncaları 0.9 uçlu kalemin içine doldurup kaleme bastıkça ikiye bölünmelerini izlerdim ve bu çok hoşuma giderdi.
bende küçükken salaktım her insan gibi bazen annemin robot oldugunu düşünüyodum işte çocukluk
okulun karşısındaki inşaat yere kum dökmüştü.tenefüslerde kaçıp kaçıp,yukardan o kuma atlardık,sonra koca okulu dolanır yine aynı yere çıkardık atlardık yine aynı şekilde.düşünüyorumda,anlamlandıramıyorum.
(bkz: yazık bana)
(bkz: yazık bana)
sadizmin had saffada olduğu yıllardı.yazın arkadaşımın babaannesinin bahçesine giderdik.bahçenin her tarafını ıslatırdık.sonra solucanların kurulanmak için çıkmalarını beklerdik.onlar çıktıkça bizde onları alıp en çok kaç parçaya bölücez oyunu oynardık.
şehirlerarası yollarda üstü kırmızı çapraz çizgi ile çizilen ve bir yerin sınırına gelindiğini anlatan yol tabelalarına farklı bir anlam yüklerdim. bana göre o tabelalar hatalı yazılmıştı ve bu nedenle okunmasın diye üstüne kırmızı şerit çektilerdi. bu yüzden devlet karayolları çalışanlarını hiç sevmezdim. hem hatalı yazarlardı hem de herkes gördüğü halde yoldan kaldırmazlardı onları. düşünsenize türkiyenin en önemli şehirlerinin tabelalarının bile hatalı olduğunu. istanbul , ankara, izmir.
ünlülerin hic kakasını yapmadıgını sanırdim.
trafik canavarının beni takip ettiğini sanırdım
ben küçükken salak mıydım yoksa sorunlu muymuşum emin değilim ama evdeki pek çok eşyanın cinsiyeti olduğunu düşünür ve sevgili olduklarını sanırdım. nedense özellikle banyo dekorasyonuyla aklımı bozmuşum zira bayan lavabo ile bay klozetin aralarında bir şeyler olduğunu sezinliyor, bay şofben ile bayan banyo musluğunun birlikteliklerini biliyor, onların bu uzun beraberliklerini onaylıyor hatta bay tuvalet fırçasıyla tuvalet kağıtlığının tutkulu aşklarını kıskanıyordum bile. artık biliyorum ki böyle bir şey yok. en azından diş fırçaları ve diş macunu arasında olanlar dışında..
ben salaktim.dugunlerde insanlarin neye göre oynadigini dusunurdum.halay cekelerken birden harmandali oynanmaya baslayinca birilerinin oynayan insanlara fugurleri gösterdigini dusunurdum.e biraz da muzik anlayisim kitmis demek ki.cunku benim icin calan melodi hep ayni sadece figurler farkliydi.eger ben oynamak zorunda kalirsam "neye göre kime göre"oynayacagimi dusunurdum.huzunluydum.salaktim iste hey gidi günler.
küçükken babaaneme yaşlı tospağa dediğim için beni pekmez yemeğe zorlardı ben ise geceleri yatağına çay dökerek altına işedi muamelesi yapardım
çocukken nedeni bilinmez 3 tekerlekli bisikletimle anneannemin önünde durup ona tükürmeyi çok severdim,ama mutlaka bisikletimle,sonra da hiçbirşey olmamış gibi ortamdan uzaklaşırdım,anneannemin arkadamdan söyledikleri malum.
çocukken başka bir mahalleden ufak bir kız kaçırmıştım,eve götürmüştüm,kızda utanmadan evin ortasına işemişti,sopayı da yemişti benden.annesi kızı saatlerdir aramış,sonra kızı teslim ettim.bize kaçtı deyip,kurtulmuştum,bir de annesi dövdü kızı içimin yağları eridi.
babamın ne zaman vuracağını hiç bilemezdim, hep de yanıma gel bir şey söyleyeceğim deyip güler yüzle çağırır sonra da vururdu. her seferinde güler yüzüne aldanıp tokadı yerdim.
ben de küçükken salaktım. babaanneme giderken, fiskobirlik fabrikasının yanından geçerdi araba, ben fabrikayla konuşmayı alışkanlık haline getirmiştim. zihnimde karşılıklı konuşmalar canlandırırdım.
fiskobirlik: hoşgeldin dersaadet
ben: hoşbulduk fiskobirlik
fiskobirlik: nasılsın bakalım
ben: iyiyim sen?
fiskobirlik: ben de iyiyim
diye devam ederdi diyaloğumuz.. insan ağaçla börtü böcükle konuşmayı ister,dener belki ama fabrikayla konuşulur mu yav..şimdi bi daha okudum da ben küçükken hakkaten salakmışım.
fiskobirlik: hoşgeldin dersaadet
ben: hoşbulduk fiskobirlik
fiskobirlik: nasılsın bakalım
ben: iyiyim sen?
fiskobirlik: ben de iyiyim
diye devam ederdi diyaloğumuz.. insan ağaçla börtü böcükle konuşmayı ister,dener belki ama fabrikayla konuşulur mu yav..şimdi bi daha okudum da ben küçükken hakkaten salakmışım.
4 yasına kadar hem yuruyememek hem konuşamamak hem gece altını ıslatmak hemde sadece üç dişi olmak.işte ben küçükken buymuşum.ama gurur duyduğum nokta 4 yaşında ilk olarak sadece televizyonda atatürk ü görünce atatürk diye bağırmışım.insanın ilk kelimesinin atatürk olması bu kadar şeye rağmen küçüklüğüm hakkında gururlanmama yetiyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?