yakında sözlüğe küçük kardeşi büllük’ü de üye yapacak kişi.
edit: şirinsem günahım ne ye sevgilerle.
babafingo
4.nesil yazarlarımızdan. hoşgelmiş.
(bkz: oha ne babafingoymu$)
(bkz: entry space nin yetememe sorunu)
(bkz: jedi we have a problem)
bir sonraki konuya gecersek, kendisi sozluge ailesine katilmak isteyen yazar adayidir.ho$ gelmi$tir.
eli kolu bagli oturmak ve sikayet etmek yerine "kendin yap" sloganiyla kapitalist sistemin yuzune tukuren punklarin muziklerini dinledin, simdi de okuyabilirsin…
yirmi yilini dolduran "punk", ne kadar mezara yollanmaya calisilsa da, felsefesinin ilkelerini gelistirerek buyumus, pek cok yeni akimin dogmasina neden olmustur. yirmi yillik punk tarihini degerlendirdigi punk felsefesi kitabinda craig ohara, hareketin icinden biri olarak bize, bu surec boyunca ortaya cikan punkin bugunku halini anlatiyor.
ana akim medyanin punki nasil yalan yanlis yansitarak hareketi yok etmeye calistigini, dazlaklarla punklarin birbirlerine kosut gelisimlerini ve ayriliklarini, punka ozgu bir iletisim agi olusturan fanzinleri, hareketin siyasi durusunu belirleyen anarsizmi, punkin cinsellik ve toplumsal cinsiyet meselelerine karsi tavrini, cevre sorunlarina yaklasimlarini ve "kendin yap" etigini ele alan bu kitap, gurultunun otesinde neler olup bittigini ogrenmek isteyenlere onerilir.
var olan sistemlere bir alternatif.
nedir ve neden dunyanin her yerindeki
punk’lar tarafindan benimseniyor. “satin alinmis” politikacilarin basarisizligi, bu vampirler olmazsa hepimiz daha iyi durumda olacagiz fikrine acik olan bir karsit
kulturun olusmasini saglamistir
“her tur devlet gereksizdir ve istenilmez. devlet, toplulugun kendi kendine saglayamayacagi herhangi bir hizmet saglamaz. kimsenin bize neler yapacagimizi soylemesine, hayatimizi nasil idare edecegimizi emretmesine ihtiyacimiz yok; kimsenin vergiler, kurallar ve kanunlarla bizi taciz etmesine ve emegimizi somurerek satafatli yasamlarini surdurmesine ihtiyacimiz yok” (anarsist gencler federasyonu - anarchist youth federation [ayf], profane existence, sayi: 5, agustos, 1990, s. 3.
is siyasi ideolojiyi secmeye gelince, punk’larin buyuk cogunlugu anarsizmi tercih ediyorlar. kapitalizm veya komunizmin herhangi bir turunun devam etmesini destekleyen neredeyse hic yok. bu, butun punk’larin, anarsizm’in tarihi ve kurami hakkinda cok okuduklari anlamina gelmez, fakat cogu, anarsizm’in resmi devletin veya hukumdarlarin olmamasi, bireysel ozgurluk ve sorumluluga deger verilmesi ilkeleri cercevesinde olusturulan bir inanci paylasiyorlardir (kim paylasmaz ki). minneapolis’den cikan fanzin profane existence, kuzey amerika’daki en buyuk anarsist fanzindir ve icerdigi muzik ve politik bilgiler, anarsist bakis acisindan aktarilmaktadir. daha entelektuel/aktivist egilimli okurlara hitap eden ve punk hareketinin muzik tarafini safdisi birakarak salt politik formati benimseyen baska degerli bircok fanzin de vardir.
avrupa camiasinin, kuzey amerika’daki akranlarindan daha fazla anarsist fanzin ve muzik uretmesinin sonucu olarak, avrupali punk’lar tarihsel olarak daha politik olmuslardir. bu fanzinlerin yaraticilari ve editorleri, gorunur bir bicimde politik egilimi olan ikinci dalga avrupa punk’indan (1980-1984) etkilendiler. ornegin birlesik krallik’taki crass, conflict ve discharge; hollanda’daki the ex ve bgk ile abd’deki mdc ve dead kennedys muzik gruplari, bircok punk’i sirf rock’n’roll’cu olmaktan cikararak, asi dusunurlere donusturduler. bu muzik gruplarinin ideolojileri, punk muziginin yelpazesinin her yerinde, her tur muzik calan bircok grup tarafindan surduruluyor. sikago’daki los crudos’un hararetli politik thrash muzigi nasil zulmun yuzune haykiriyorsa, propaghandi’nin acikca sinif bilinci tasiyan sarkilari, kulaga hos gelen ve akilda kalan pop punk tarzina mukemmelce oturuyor. bu muzik gruplarinin bir sonucu olarak, binlerce genc insan kendini “anarsist” olarak nitelendiriyor ve mevcut devlet rejimlerine karsi kin besliyor
“uygarlik dedigimiz seyin ilk asamalarinda birkac insan, kendileri adina baska insanlari calistirarak rahat bir yasam surdurebileceklerinin ve onlarin sirtindan zengin olabileceklerinin farkina varmis. bu insanlar, kendilerini kabile reisi, saman, kral veya rahip olarak atamak icin kurnazlik veya fiziki kuvvet kullanmislar. tehdit ve batil inanclar kullanarak insanlari hizaya getirmisler. ara sira tebaalari baskaldirirdi ve onlar, ya tebaalarinin yatismalarini saglayabilecek kadar reform bahsederdi ya da yerlerini yeni hukumdarlara devrederlerdi. iste devletin dogasi boyledir” (felix, “professor felix’s very short history of anarchism”, profane existence, sayi: 1, aralik, 1989, s. 13).
punk’lar, dunyanin mevcut sistemlerine, kisirdongu haline gelmis devrimlerle sonrasinda yasanan baski ortamlarina karsi bir alternatif olan anarsizme yoneliyor. devletlerin (veya genel olarak hiyerarsilerin) dogasi geregi, onlarin altinda yasayan (veya onlar tarafindan etkilenen) insanlar baski altinda tutulur ve somurulur. genclik veya burjuva karsit-kulturlerden farkli olarak punk’lar, komunizmi ve geleneksel demokratik devletlerin sol kanatlarinin yani sira kapitalizmi de reddederler. iktidarda olan partilerin uyguladigi reformlar cogu zaman devletci (yani resmi devletin surdurulmesinden yana olan) veya yuzeysel bulunarak kinanir. reformlar, insanlari ozgurlestirmek icin degil, onlari teskin etmek icin yapilir. komunizme gelince, bircok punk, komunist hareketin en azindan sozde gecerli olan kadin haklari ve isci sinifi destegi konusunda anlasmaktadir ve kapitalist toplumdan ayni derecede hazzetmemektedirler. punk toplulugunun bircok uyesi, belli basli konularla ilgili, gorunuse gore benzer amaclari oldugu icin spartacist league, devrimci komunist parti (revolutionary communist party - rcp) ve baska marksist/leninist/trockist gruplarin duzenledigi eylemlere katilmislardir. anarsistler ve tarih hakkinda okuyan herhangi bir kimse, komunizmin gerceklerinin ideal anarsist devletin amaclarindan uzak oldugunun farkina varir.
“komunist gruplarin muhalefet yaparken soyledikleri, iktidardayken dile getirdiklerinden tamamen farklidir. onlar komunizmi, kapitalistlerin baskilarina ve zulmune karsi esitlik ve adalet adina mucadele eden asil bir hareket olarak gosterirler. ama gercek olan, sol partilerin dogasi geregi otoriter olduklaridir. felsefesinin bir parcasi olarak bir insanin digerine hukmetmesini savunan her sistem zulum olasiligini barindirir. komunist gruplar halk kitlelerinin ozgurlesmesi icin degil, kendilerinin iktidara gelmesi icin mucadele eder. iktidara gelince de, iktidarlarini surdurebilmek icin butun hukumetlerin uyguladigi baskilari onlar da uyguluyor” (felix ve rat, “revolt against communism” [komunizme karsi baskaldirma], pe, sayi: 2, subat, 1990, s. 22).
komunizmin zulmunu gosteren kanitlar, sadece mevcut baskici rejimlerden degil, anarsistlerin, totaliter komunist kuvvetlerin ihanetine ugradiklari ve onlar tarafindan ezildikleri 1921 yilinda yasanan kronstadt ayaklanmasi, 1918-1921 yillari arasinda yasanan ukranya anarsizm hareketi ve 1936-1939 yillarinin ispanyol ic savasi’nda da bulunabilir. komunist rejimler, sonuclari itibariyle tahttan indirilen rejimlerden illa ki farkli olmuyor, en azindan hukmedilen tebaalarina gore pek bir sey degismiyor. devrimlerin amaci, basit bir hukumdar degis tokusu anlamina gelmemeli. “bu yuzyilda devrim, sadece kapitalist sistemleri devredip yerine esit derecede ya da daha baskici olan kendi sistemlerini devreye sokan komunist orgutlerin profesyonel sinifi tarafindan idare edilen devrim anlamina gelmistir” (minnesota muzik grubu destroy, pe, sayi: 1, s. 29). bu anlamda devrimler kisirdongu haline gelmistir; hosnutsuz olanlarin baskaldirmalari ancak baska bir hosnutsuz sinifi yaratmaya yariyor. komunizm, anarsizmin sagladigi ozgurluk derecesini saglamiyor; dolayisiyla guya dusmani olan kapitalizmden daha cok tercih edilen bir sistem olmamalidir.
punk hareketi basta, sahte demokratik politikalari benimseyen kapitalist ulkelerde olustu. bu nedenle kapitalizm ve onun neden oldugu sorunlar politik punk’larin ilk hedefi olmustur. evsizlik, sinifcilik ve isyerinde yasanan somuru, acgozluluk uzerine kurulan bir sistemin bazi sonuclari olarak gorulmektedir. kapitalist sistem, toplumun bazi uyelerinin bolluk icinde yasamalarini saglarken, bu durum o bolluktan mahrum birakilan insanlarin somurulmesiyle dogrudan iliskilidir. bir insanin durustce calisarak zengin olabilme inanci, tekrar tekrar aksi kanitlarla yikilmistir. eger bu gercek olsaydi, ben ve ailem dahil olmak uzere alt sinifin su anki bircok mensubunun keyifleri tikirinda olurdu.
kapitalist toplumda basari, insanin sahip oldugu para ve mal olcusuyle tanimlanir. bu tanimi kullanarak, kendi konumlarindan tatmin olan ve fakir duruma dusmekten korkan orta sinifin “hali vakti”nin herhangi bir radikal degisime direnebilecek kadar “yerinde” oldugunu soleyebiliriz. gercek durumunun farkinda olmasi gereken (ki bircogu bunun farkindadir) gelir duzeyi dusuk olanlar bile orta sinif bollugundan bir parca koparabilme olasiligi icin calisirlar. insanlarin yiyecek yerine muzik setleri ve televizyonlari yagmalamalari, daha iyi bir yasamin daha cok para ve daha cok mal anlamina geldigi konusunda ikna olduklarinin bir gostergesidir.
paranin ve belli lukslerin, hayati kolaylastirdigi suphesiz dogrudur, fakat basari ve basarisizligi bu olculere tabi tutmak tehlikeli imalar barindirir. “kapitalizm, herkesin kendi kârini azamiye cikarmaya calistiginin farz edildigi kuramsal bir modele dayanir. ustelik, insanlar cogunlukla, etraflarindaki her seyi metaya donusturerek bu modele uymustur” (“new world order,” mrr, sayi: 98, temmuz, 1991). cevrenin su an karsi karsiya kaldigi tehlike ve felaketler bunu asikâr bir bicimde kanitliyor. iktisatcilar, yasanacak kayiplari hesaba katmadan cevresel urunlerin degerini hesapladiklari zaman, gelecek insan kusaklari ve simdiki bitki ve hayvan turleri icin kesin bir felakete yol acmis oluyorlar. daha uc vakalarda, “bu dusunce bicimi, insanlar ve insanlar arasindaki catismanin bir butun olarak mal haline geldigi savas zamanlarinda en kritik noktasina ulasir; oldurmek anlamini yitirir” (a.g.e.). bu cok onemli bir nokta ve bunu vurgulamak icin orta dogu’da yasanan korfez savasi’ni ornek verebiliriz.
kapitalizmin yamyamlik oldugu tekrar tekrar soylenmistir. bu ifade genellikle buyuk sirket sahipleri veya yoneticilerinin, kâr saglamak istegiyle nasil diger insanlari somurdugune isaret ederken kullanilir. kapitalizm cogu zaman sanki belli bir grup insanin istirabindan kuvvet bularak buyuyor gibi gorunuyor. korfez savasi sirasinda her iki tarafin askerleri, kâr kaybini onlemenin yani sira isleri cogaltmak icin arac olarak kullanilmislardir. “bu savasla ilgili bazi gerceklerin dogrulugu tartisilmaz: yuz binlerce masum insan hayatini kaybetmis; bir uygarlik yok edilmistir. kapitalist amerika’da ise savasin ima ettikleri oldukca farkliydi: bundan kazanilacak cok para vardi” (a.g.e.). bu savasin neden yanlis oldugu ve neden mesru olmadiginin (sanki herhangi bir savas mesru olabilirmis gibi) acikca ortada olan nedenlerine girmeden once savasin bazi ekonomik sonuclarina bakalim. birileri, col firtinasi tisortleri, videolari, televizyon programlari ve tampon cikartmalari gibisinden urunlerini satabilmek icin irkci sloganlari ve bircok insanin olumunu kendi cikarina kullandi. kâr kategorisinde en cok “kazananlar” buyuk olasilikla petrol sirketleriydi ve populer savas karsiti slogan “petrol icin kan dokulmesin”in yerine “kâr icin kan dokulmesin” daha dogru olurdu.
abd icin savasin toplam maliyeti yaklasik altmis milyar dolar olarak hesaplanmistir. (bu rakam, sayilarini tam bilemedigimiz yasamlarini yitiren muttefik askerlerini icermedigi gibi, irak’in kayiplarini hicbir sekilde hesaba katmiyor). eger bu rakamin dogru oldugunu kabul edersek -ki bu ahlaki bir suc sayilir aslinda- amerika’nin bu savastan elde ettigi kâra dair daha fazla bilgiye ulasiriz. “muttefiklerin simdiye kadar 57 milyar dolarlik katkisi olmustur savasa; buna suudi arabistan’la kuveyt’in yeni silah satislari icin yaptiklari 18 milyar dolarlik pesin odeme eklenince, abd hukumeti icin bu savasin sonucta gayet kârli bir girisim oldugu ortaya cikiyor” (a.g.e.). sadece hukumet degil, irak’i yeniden yapilandiracak buyuk insaat sirketleri de iyi mangir biriktirecekti. ne kadar cok hasar varsa, o kadar yeniden yapilandirma vardir, dolayisiyla o kadar da kâr var demektir.
savastan kâr saglamak sapikca bir sey gibi gelebilir insana, ama gerceklesen aynen budur. birilerinin, ekonomiyi ve kisisel kârlari iyilestirmek, issizlik oranini dusurmek ve vatanseverlik hararetini artirmak icin beyan edilen bir askeri hedefin aldatici gorunusunun arkasinda gizlenerek bir savas cikarmayi arzulayacagina inanmak cok mu gercek disi? “boylesi fenomenleri aciklamak icin bazilari ayrintilarla bezenmis komplo teorileri turetirlerdi, fakat bize gore bu tur teorilere ihtiyac yoktur. gercek ise hilekâr duzenin esas yuzunu ortaya koyuyor: savastan kâr elde etmek, her seyi, sahip oldugu tek degeri olan ‘serbest piyasa’ tarafindan belirlenen bir mala donusturen kapitalist sistemde rasyonel bir eylemdir” (a.g.e.). dolayisiyla kapitalizm, sermaye elde etmek icin insanlari insanliktan cikarmak ve onlari (ve belki de hayvanlari/dogal cevreyi) somurmekle temellendirildigi surece anarsistler tarafindan kabul edilemez. anarsistlerin, kapitalizmi ve sahte demokratik devleti reddetmeleri icin daha cok neden var. bunlarin bazilarina daha sonra deginecegiz.
anarsist punk’lar, demokrasinin radikal, liberal veya asiri solcu olarak tanimlanan kesimleriyle ortusen bircok inanca sahip gorunuyorlar. kadin ve escinsel haklarinin ve irklar arasi esitligin savunulmasi hem liberallerin hem de anarsistlerin bir sekilde resmen kabul ettigi ilkelerdir. ancak bu benzerlikler, anarsistlerin sol’u, sag’i kinadiklari kadar (bazen de daha fazla) kinamalarina engel olmuyor. “anarsistlerin, solcu gruplarla koalisyon olusturabilmeleri ve onlarla birlikte calisabilmeleri biraz tuhaf gorunuyor. gercekte anarsizm, sagci gruplara karsi oldugu kadar sol politikalarina da muhafet ediyor” (felix ve rat, pe, sayi: 2). yine korfez savasi, sol ile anarsistlerin arasindaki farkliklari ornekliyor.
sol’un protesto gosterileri ve direnme cabalari, aslinda “radikal esitciligi destekleyen ilkesel bir tutumu benimsemeye” gonulsuz olduklarini gosterdi (“new world order”, mrr, sayi: 99, agustos, 1991). genel olarak anarsistlerin sol’a dair gorusu, sol’un “devlet’e dogrudan karsi durmasini gerektirecek” herhangi bir seyden uzak durdugudur (a.g.e.). ben sahsen washington d.c.’deki en buyuk protestoya katildim ve bu deneyimden yola cikarak anarsistlerin bu iddiasini dogrulayabilirim. protesto gosterisi, kendilerini pazarlamak icin ellerinden geleni yapan ve mallarini satmaya calisan birkac liberal grup tarafindan duzenlendi. “hareketin liderleri gostericileri, slogancilara uymaya ve zincirleri kirma riskine girmektense ‘medeni insanlar gibi’ onlari sakirdatmaya cagirdilar. yuruyusculere, kaldirimda yurumeleri ve medya icin gorgu kurallarina gore davranmalari emredildi; kendiliginden gelisen, yaratici muhalif hareketlerde bulunmalarindan vazgecirilmeye calisildi. farkli gorusleri savunanlar icin de, herkese haddini bildiren ‘baris gozlemcileri’ gorev basindaydi” (a.g.e.).
bolum -3-rock muzik tarihine kisa bir bakis konulu yazida ufak bir punk ayrintisi :
65-70 arasinda kurulan pink floyd, deep purple, led zeppelin, yes gibi gruplar da artik mega rock gruplaridir. bu gruplar sayesinde rock, hic olmadigi kadar populer olup, ciddiye alinmaya baslanmistir. rock muzisyenleri kendilerini klasik muzik icracilari gibi gormeleri de bu doneme rastlar. o zamanlarin en atesli tartismasi rockin bir sanat muzigi olup olmadigidir. 70 lerin ikinci yarisina gelindiginde rock artik plak satislari ve konser gelirleriyle muzsk endustrisinin en iyi gecim kaynagini olusturmaktadir. rock muzisyenleri milyonlarca dolarlik elektronik aletlere sahiptiler ve hepsi cok zengin olmuslardi. bu mega rock gruplari ne yaparsa yapsin sattigindan dolayi plak sirketleri yenilere hic sans tanimamakta veya tanisalar bile muziklerini onlar gibi yapma sarti koymuslardir.
iste punk rock tam bu siralarda kendini gosterir. punk da diger hicbir rock turunde gorulmeyen siddet, kargasa ve kaos vardir. punk, rockin karanlik kanadini gozler onune sermistir. 60li yillarda newyorkun garaj gruplarindan cikan velvet underground punkin ilk tohumlarini atan grup olarak gosterilebilir. ancak bu gorusu ilk punk topluluklarindan biri olan sex pistols kabul etmeyerek tepki gostermistir.
punk ta kesinlikle kalite ve hosa gitme kaygisi yoktur. punkcilar 1960-70lerdeki rock muzigine ve tabii ki rockcilarada lanet okurlar; cunku onlara gore rock artik para,san, sohret araci olarak kullanilmaya baslanmistir. 70li yillarin uzun ve karisik sololari ile dolu parcalari yerine kisa ve ozentidiz calip soylerler. hatta sex pistols o kadar basit ve ilkel calar ki, izleyenler ister istemez"bunu ben de calabilirim" gibi bir kaniya kapilir. boylece ingiltere de bir cok punk grubu dogmaya baslamistir. endustrinin en buyuk dusmani olmasina ragmen punk cilginligi da diger butun rock cilginliklari gibi kisa surede endustri tarafindan yutulup "moda" haline getirilmistir. punk giysileri en luks magazalarin vitrinlerinde birbiri ardina boy gosterir olmustur.
basit bir punk ozeti:
· punk new york-amerikada dogdu.burada pati smith,ramones ve new york dolls
tarafindan kuruldu.muzikleri cok hizli ve ofkeliydi.kelimeler soylenmekten cok haykiriliyordu.
· new york dolls menejeri malcolm mclaren sahibi oldugu dukkanin yaninda johnny rotteni(esas ismi john lydon) dolasirken onu kesfetti.mclaren onu dukkanindaki muzik kutusuna plak doldurmak icin tuttu ve daha sonra sex pistols adinda punk grubuna cevirdi.
· 1976da televizyon spikeri bill grundy,
sex pistolsu sovuna davet etti.esasinda grupla roportaj yapmak umurunda dahi degildi.
onlari canli yayinda asagilayici bir sekilde rezil etti.
fakat o programdan sonra billin basi belaya girmisti.ertesi gun gazetelerde billin isinden kavuldugu yaziyordu.
· sex pistols emi plak sirketin ile 40.000 ingiliz sterlinine album anlasmasi imzaladi.
fakat birkac hafta sonra berbat tavirlarindan sonra sirketten kovuldular.paralarinin tamamini alarak tabi.
· sonraki gelismeler cok daha ilginc: a&m adli plak sirketi ile 15.000 sterline anlasma imzaladilar.
bir hafta sonra tekrar isten kovuldular.bu sefer paralarinin bir kismin almayi basardilar.
artik elestiri cevirisi tarafindan kovulan pistoller olarak anilmaya baslandilar.
birkac hafta sonra virgin plakcilik ile yeni bir anlasma imzaladilar.yine problem cikti: bu seferde "god save the queen" adli sarkinin bulundugu albumu ureten fabrika iscileri bu albumle hicbir sey yapmama karari aldilar ve yetkilileri greve cikmakla sucladilar.cunku ortada buyuk bir sorun vardi.kralicesinin jubilesinin oldugu yil 1977de cikacak olan albumun kapaginda
kralicenin burnunda cengelli igne vardi.
neredeyse plak cikmiyordu.sonunda cikabildi fakat pek cok dukkan bu albumu satmayi reddetti.bbcnin hem tv kanali hem de radyo kanalinda
sarkilar yayinlanmadi.
bas calan grup uyesi glen matlock kovuldu,iyi calamadigi seklinde aciklamalar yapildi.yerine sid vicious alindi.sid muzik kabileyiti olmayan biri idi.
sex pistols ingilterenin her yerinde yasaklandi.bu nedenle "spots" ismiyle turneye ciktilar.
spots: sex pistol on tour.
bolum-4-punk, metali sarsiyor
heavy metal, altmislarin sonlariyla yetmislerin baslarinda yavas yavas buyurken, ayni tarihlerde bir de kardese sahip olmustur. iggy and the stooges ve new york dolls gibi gruplarla palazlanan punk, her zamanki gibi olaya ingiliz gruplarinin el atmasiyla 70lerin sonunda buyuk bir patlama yasar ve muzik dunyasina adeta bir bomba duser.
sex pistols, clash, ramones, damned, misfits gibi genc gruplar punki tum dunyaya duyururlar. heavy metal gruplarina yeni yeni alismaya baslayan muzik cevreleri, bu tumuyle anarsist kimlikli, her seye karsi olan, surekli kufur eden, toplumu iplemeyen, konserlerinde izleyicilerine tukuren onlari itekleyen, isin ilginci takipcilerinin de bundan hosnut oldugu punk/metal gruplari karsisinda adeta sok olurlar. isin en trajikomik yani ise bu gruplardaki uyelerin cogunun enstruman yetkinliklerinin neredeyse sifir olmasi ve urettikleri muzigin belli bir kac akor uzerinde gidip gelmesidir. ama herseye saldiran, isyan eden sozler cok iddialidir, enerji gitar tellerini koparacak, baterileri patlatacak sekilde ust duzeydedir. tum konserler mutlaka sahnenin darmadagin edilmesiyle sona ermektedir.
bu gruplar icinde uc tanesi, postpunk diyebilecegimiz 80 sonrasi donemde de etkilerinin surmesi nedeniyle ayrica onem tasirlar: iggy and the stooges, ramones ve sex pistols. karizmatik kisilik iggy popun grubu olan stooges ozellikle, enerji dolu ve her turlu taskinligin sergilendigi konserleriyle unlenir. iggy pop sahnede sarki soylemekten cok ciglik atmakta, bagirip cagirmakta, kufur etmekte hatta bazen soyunup edep yerlerini gostermektedir. daha derli toplu ve digerlerine gore muzikal acidan daha yetkin olan new york kokenli ramones, punk soylemini daha temiz bir sekilde kullanmaktadir. ramones, amerikada daha sonraki donemlerin yildizlarindan red hot chili peppers, faith no more gibi gruplara onemli bir esin kaynagi olur.
sozu edilen ucuncu grup ise tartismasiz bir sekilde tum zamanlarin en populer punk rock grubu olan sex pistolsdir. rock muzige "her seyi yok et" kavramini sokan sex pistols, histerik johnny rotten liderligindeki 20 yaslarindaki ingiliz genclerinden olusmaktadir ve londranin gobeginde hizla kendilerine benzeyen bir cevre yaratmislardir. "anarchy in the u.k.", "gode save the queen" gibi politik protestolar tasiyan sarkilariyla once kralicenin kutsal topraklarinda sonra da tum bati dunyasinda bir ufo etkisi yaratirlar. bas gitaristleri sid viciousun olumuyle son bulan ve yalnizca 3 yil suren muzik yasamlari baska hic bir grubun yapamadigi ve kolay kolay da yapamayacagi bir etki birakir rock dunyasinda. doksanlai yillarin basinda nirvananin kopardigi buyuk firtina bile sex pistolsinkinin yanina yaklasamaz. artik hic bir sey eskisi gibi degildir, tum tabular yikilmistir...
sex pistolsin muzik dunyasindan geldigi hizda kaybolmasi ile birlikte diger basarili punk gruplari da yeraltina inerler ve populer muzik endustrisi rahatlar. punkin ingilterede patladigi yillarda bu ture sokamayacagimiz ama koklerini aldigi rock nroll tarzina saldirgan soylem ve sert riffleri sokan bir baska ingiliz grubunu da bu baglamda anmak gerek. motorhead, gunumuzde trash/speed/power metal olarak adlandirilan, hatta sonralari death metalin de temelinde kullanilacak olan muzikal tarzi heavy metale sokar. bunu yaparken de en sadik izleyicilerinin donemin punk dinleyicilerinden ciktigini soylemek yalan olmaz. lemmy kilminsterin karizmatik kisiligiyle on plana ciktigi motorhead "overkill", "bomber", "ace of spades" ve "iron fist" gibi parcalariyla hardcoreun gercek anlamda babasidir.
bolum-5- muzik turleri arasinda punk ve ilgilileri:
punk
1970lerin sonunda sex pistols, damned, adverts, ramones, dead boys, saints, clash, eater
ile basladi. daha sonra us hardcore gruplari ortaya cikti, ornekleri; dead kenedys, black flag, descendants,... simdi ise daha yumusak olan 1990lara ait pop-rock gruplari olan green day, offspring, rancid, bad religion, var ve her gun daha fazla taraftar topluyorlar. muzik ise tekduze, hizli, hunere gerek duymayan basit bir heavy metaldir.lirikler ise genellikle politiktir ya da genclik bunalimlaridir.
grunge
bu tur, punk ve metalin zekice evliligi sonucu 1980lerin sonunda seattleda ortaya cikan bir turdur. temsilcileri; nirvana, green river, screaming trees, tad, soundgarden, mudhoney, mother love bone, swallow, fluid, melvins and wipers, olarak sayilabilir. tur diger sehirlere ve soundlara yayildikca pearl jam ve stone temple pilots turun onemli elemanlari haline geldiler. bu gunlerde ise grunge, metali diger alternatifturlere baglayan bir kopru vazifesi goruyor. aslinda grunge, alternatif etiketi yapistirilan ilk tur olmustur.
hardcore
bu tur dazlaklarla, irkcilarla, slam dansla ve skaleboardla birlikte anilan thrash-punk ya da speed-punktir. 1980lerin sonunda hardcore ile thrash metal arasinda ki siniri silen gruplar oldu. bunlari punktan thrashe dogru saymak gerekirse; the descendants, corrosion of conformity, dri, suicidal tendencies ve anthrax diyebiliriz. crossover gibi tamamlayici ogeleride barindirir. lirikleri bir tarfa birakilirsa hardcore her zaman thrashtir, thrashte hardcoredur. 1990lar da ise hardcoreun ofke ve ahlak cokuntusu biohazard, pro-pain ve pantera gibi gruplara sizmistir. lirikler politik ve igneleyicidir ve yogun bir bicimde soka
yirmi yilini dolduran "punk", ne kadar mezara yollanmaya calisilsa da, felsefesinin ilkelerini gelistirerek buyumus, pek cok yeni akimin dogmasina neden olmustur. yirmi yillik punk tarihini degerlendirdigi punk felsefesi kitabinda craig ohara, hareketin icinden biri olarak bize, bu surec boyunca ortaya cikan punkin bugunku halini anlatiyor.
ana akim medyanin punki nasil yalan yanlis yansitarak hareketi yok etmeye calistigini, dazlaklarla punklarin birbirlerine kosut gelisimlerini ve ayriliklarini, punka ozgu bir iletisim agi olusturan fanzinleri, hareketin siyasi durusunu belirleyen anarsizmi, punkin cinsellik ve toplumsal cinsiyet meselelerine karsi tavrini, cevre sorunlarina yaklasimlarini ve "kendin yap" etigini ele alan bu kitap, gurultunun otesinde neler olup bittigini ogrenmek isteyenlere onerilir.
var olan sistemlere bir alternatif.
nedir ve neden dunyanin her yerindeki
punk’lar tarafindan benimseniyor. “satin alinmis” politikacilarin basarisizligi, bu vampirler olmazsa hepimiz daha iyi durumda olacagiz fikrine acik olan bir karsit
kulturun olusmasini saglamistir
“her tur devlet gereksizdir ve istenilmez. devlet, toplulugun kendi kendine saglayamayacagi herhangi bir hizmet saglamaz. kimsenin bize neler yapacagimizi soylemesine, hayatimizi nasil idare edecegimizi emretmesine ihtiyacimiz yok; kimsenin vergiler, kurallar ve kanunlarla bizi taciz etmesine ve emegimizi somurerek satafatli yasamlarini surdurmesine ihtiyacimiz yok” (anarsist gencler federasyonu - anarchist youth federation [ayf], profane existence, sayi: 5, agustos, 1990, s. 3.
is siyasi ideolojiyi secmeye gelince, punk’larin buyuk cogunlugu anarsizmi tercih ediyorlar. kapitalizm veya komunizmin herhangi bir turunun devam etmesini destekleyen neredeyse hic yok. bu, butun punk’larin, anarsizm’in tarihi ve kurami hakkinda cok okuduklari anlamina gelmez, fakat cogu, anarsizm’in resmi devletin veya hukumdarlarin olmamasi, bireysel ozgurluk ve sorumluluga deger verilmesi ilkeleri cercevesinde olusturulan bir inanci paylasiyorlardir (kim paylasmaz ki). minneapolis’den cikan fanzin profane existence, kuzey amerika’daki en buyuk anarsist fanzindir ve icerdigi muzik ve politik bilgiler, anarsist bakis acisindan aktarilmaktadir. daha entelektuel/aktivist egilimli okurlara hitap eden ve punk hareketinin muzik tarafini safdisi birakarak salt politik formati benimseyen baska degerli bircok fanzin de vardir.
avrupa camiasinin, kuzey amerika’daki akranlarindan daha fazla anarsist fanzin ve muzik uretmesinin sonucu olarak, avrupali punk’lar tarihsel olarak daha politik olmuslardir. bu fanzinlerin yaraticilari ve editorleri, gorunur bir bicimde politik egilimi olan ikinci dalga avrupa punk’indan (1980-1984) etkilendiler. ornegin birlesik krallik’taki crass, conflict ve discharge; hollanda’daki the ex ve bgk ile abd’deki mdc ve dead kennedys muzik gruplari, bircok punk’i sirf rock’n’roll’cu olmaktan cikararak, asi dusunurlere donusturduler. bu muzik gruplarinin ideolojileri, punk muziginin yelpazesinin her yerinde, her tur muzik calan bircok grup tarafindan surduruluyor. sikago’daki los crudos’un hararetli politik thrash muzigi nasil zulmun yuzune haykiriyorsa, propaghandi’nin acikca sinif bilinci tasiyan sarkilari, kulaga hos gelen ve akilda kalan pop punk tarzina mukemmelce oturuyor. bu muzik gruplarinin bir sonucu olarak, binlerce genc insan kendini “anarsist” olarak nitelendiriyor ve mevcut devlet rejimlerine karsi kin besliyor
“uygarlik dedigimiz seyin ilk asamalarinda birkac insan, kendileri adina baska insanlari calistirarak rahat bir yasam surdurebileceklerinin ve onlarin sirtindan zengin olabileceklerinin farkina varmis. bu insanlar, kendilerini kabile reisi, saman, kral veya rahip olarak atamak icin kurnazlik veya fiziki kuvvet kullanmislar. tehdit ve batil inanclar kullanarak insanlari hizaya getirmisler. ara sira tebaalari baskaldirirdi ve onlar, ya tebaalarinin yatismalarini saglayabilecek kadar reform bahsederdi ya da yerlerini yeni hukumdarlara devrederlerdi. iste devletin dogasi boyledir” (felix, “professor felix’s very short history of anarchism”, profane existence, sayi: 1, aralik, 1989, s. 13).
punk’lar, dunyanin mevcut sistemlerine, kisirdongu haline gelmis devrimlerle sonrasinda yasanan baski ortamlarina karsi bir alternatif olan anarsizme yoneliyor. devletlerin (veya genel olarak hiyerarsilerin) dogasi geregi, onlarin altinda yasayan (veya onlar tarafindan etkilenen) insanlar baski altinda tutulur ve somurulur. genclik veya burjuva karsit-kulturlerden farkli olarak punk’lar, komunizmi ve geleneksel demokratik devletlerin sol kanatlarinin yani sira kapitalizmi de reddederler. iktidarda olan partilerin uyguladigi reformlar cogu zaman devletci (yani resmi devletin surdurulmesinden yana olan) veya yuzeysel bulunarak kinanir. reformlar, insanlari ozgurlestirmek icin degil, onlari teskin etmek icin yapilir. komunizme gelince, bircok punk, komunist hareketin en azindan sozde gecerli olan kadin haklari ve isci sinifi destegi konusunda anlasmaktadir ve kapitalist toplumdan ayni derecede hazzetmemektedirler. punk toplulugunun bircok uyesi, belli basli konularla ilgili, gorunuse gore benzer amaclari oldugu icin spartacist league, devrimci komunist parti (revolutionary communist party - rcp) ve baska marksist/leninist/trockist gruplarin duzenledigi eylemlere katilmislardir. anarsistler ve tarih hakkinda okuyan herhangi bir kimse, komunizmin gerceklerinin ideal anarsist devletin amaclarindan uzak oldugunun farkina varir.
“komunist gruplarin muhalefet yaparken soyledikleri, iktidardayken dile getirdiklerinden tamamen farklidir. onlar komunizmi, kapitalistlerin baskilarina ve zulmune karsi esitlik ve adalet adina mucadele eden asil bir hareket olarak gosterirler. ama gercek olan, sol partilerin dogasi geregi otoriter olduklaridir. felsefesinin bir parcasi olarak bir insanin digerine hukmetmesini savunan her sistem zulum olasiligini barindirir. komunist gruplar halk kitlelerinin ozgurlesmesi icin degil, kendilerinin iktidara gelmesi icin mucadele eder. iktidara gelince de, iktidarlarini surdurebilmek icin butun hukumetlerin uyguladigi baskilari onlar da uyguluyor” (felix ve rat, “revolt against communism” [komunizme karsi baskaldirma], pe, sayi: 2, subat, 1990, s. 22).
komunizmin zulmunu gosteren kanitlar, sadece mevcut baskici rejimlerden degil, anarsistlerin, totaliter komunist kuvvetlerin ihanetine ugradiklari ve onlar tarafindan ezildikleri 1921 yilinda yasanan kronstadt ayaklanmasi, 1918-1921 yillari arasinda yasanan ukranya anarsizm hareketi ve 1936-1939 yillarinin ispanyol ic savasi’nda da bulunabilir. komunist rejimler, sonuclari itibariyle tahttan indirilen rejimlerden illa ki farkli olmuyor, en azindan hukmedilen tebaalarina gore pek bir sey degismiyor. devrimlerin amaci, basit bir hukumdar degis tokusu anlamina gelmemeli. “bu yuzyilda devrim, sadece kapitalist sistemleri devredip yerine esit derecede ya da daha baskici olan kendi sistemlerini devreye sokan komunist orgutlerin profesyonel sinifi tarafindan idare edilen devrim anlamina gelmistir” (minnesota muzik grubu destroy, pe, sayi: 1, s. 29). bu anlamda devrimler kisirdongu haline gelmistir; hosnutsuz olanlarin baskaldirmalari ancak baska bir hosnutsuz sinifi yaratmaya yariyor. komunizm, anarsizmin sagladigi ozgurluk derecesini saglamiyor; dolayisiyla guya dusmani olan kapitalizmden daha cok tercih edilen bir sistem olmamalidir.
punk hareketi basta, sahte demokratik politikalari benimseyen kapitalist ulkelerde olustu. bu nedenle kapitalizm ve onun neden oldugu sorunlar politik punk’larin ilk hedefi olmustur. evsizlik, sinifcilik ve isyerinde yasanan somuru, acgozluluk uzerine kurulan bir sistemin bazi sonuclari olarak gorulmektedir. kapitalist sistem, toplumun bazi uyelerinin bolluk icinde yasamalarini saglarken, bu durum o bolluktan mahrum birakilan insanlarin somurulmesiyle dogrudan iliskilidir. bir insanin durustce calisarak zengin olabilme inanci, tekrar tekrar aksi kanitlarla yikilmistir. eger bu gercek olsaydi, ben ve ailem dahil olmak uzere alt sinifin su anki bircok mensubunun keyifleri tikirinda olurdu.
kapitalist toplumda basari, insanin sahip oldugu para ve mal olcusuyle tanimlanir. bu tanimi kullanarak, kendi konumlarindan tatmin olan ve fakir duruma dusmekten korkan orta sinifin “hali vakti”nin herhangi bir radikal degisime direnebilecek kadar “yerinde” oldugunu soleyebiliriz. gercek durumunun farkinda olmasi gereken (ki bircogu bunun farkindadir) gelir duzeyi dusuk olanlar bile orta sinif bollugundan bir parca koparabilme olasiligi icin calisirlar. insanlarin yiyecek yerine muzik setleri ve televizyonlari yagmalamalari, daha iyi bir yasamin daha cok para ve daha cok mal anlamina geldigi konusunda ikna olduklarinin bir gostergesidir.
paranin ve belli lukslerin, hayati kolaylastirdigi suphesiz dogrudur, fakat basari ve basarisizligi bu olculere tabi tutmak tehlikeli imalar barindirir. “kapitalizm, herkesin kendi kârini azamiye cikarmaya calistiginin farz edildigi kuramsal bir modele dayanir. ustelik, insanlar cogunlukla, etraflarindaki her seyi metaya donusturerek bu modele uymustur” (“new world order,” mrr, sayi: 98, temmuz, 1991). cevrenin su an karsi karsiya kaldigi tehlike ve felaketler bunu asikâr bir bicimde kanitliyor. iktisatcilar, yasanacak kayiplari hesaba katmadan cevresel urunlerin degerini hesapladiklari zaman, gelecek insan kusaklari ve simdiki bitki ve hayvan turleri icin kesin bir felakete yol acmis oluyorlar. daha uc vakalarda, “bu dusunce bicimi, insanlar ve insanlar arasindaki catismanin bir butun olarak mal haline geldigi savas zamanlarinda en kritik noktasina ulasir; oldurmek anlamini yitirir” (a.g.e.). bu cok onemli bir nokta ve bunu vurgulamak icin orta dogu’da yasanan korfez savasi’ni ornek verebiliriz.
kapitalizmin yamyamlik oldugu tekrar tekrar soylenmistir. bu ifade genellikle buyuk sirket sahipleri veya yoneticilerinin, kâr saglamak istegiyle nasil diger insanlari somurdugune isaret ederken kullanilir. kapitalizm cogu zaman sanki belli bir grup insanin istirabindan kuvvet bularak buyuyor gibi gorunuyor. korfez savasi sirasinda her iki tarafin askerleri, kâr kaybini onlemenin yani sira isleri cogaltmak icin arac olarak kullanilmislardir. “bu savasla ilgili bazi gerceklerin dogrulugu tartisilmaz: yuz binlerce masum insan hayatini kaybetmis; bir uygarlik yok edilmistir. kapitalist amerika’da ise savasin ima ettikleri oldukca farkliydi: bundan kazanilacak cok para vardi” (a.g.e.). bu savasin neden yanlis oldugu ve neden mesru olmadiginin (sanki herhangi bir savas mesru olabilirmis gibi) acikca ortada olan nedenlerine girmeden once savasin bazi ekonomik sonuclarina bakalim. birileri, col firtinasi tisortleri, videolari, televizyon programlari ve tampon cikartmalari gibisinden urunlerini satabilmek icin irkci sloganlari ve bircok insanin olumunu kendi cikarina kullandi. kâr kategorisinde en cok “kazananlar” buyuk olasilikla petrol sirketleriydi ve populer savas karsiti slogan “petrol icin kan dokulmesin”in yerine “kâr icin kan dokulmesin” daha dogru olurdu.
abd icin savasin toplam maliyeti yaklasik altmis milyar dolar olarak hesaplanmistir. (bu rakam, sayilarini tam bilemedigimiz yasamlarini yitiren muttefik askerlerini icermedigi gibi, irak’in kayiplarini hicbir sekilde hesaba katmiyor). eger bu rakamin dogru oldugunu kabul edersek -ki bu ahlaki bir suc sayilir aslinda- amerika’nin bu savastan elde ettigi kâra dair daha fazla bilgiye ulasiriz. “muttefiklerin simdiye kadar 57 milyar dolarlik katkisi olmustur savasa; buna suudi arabistan’la kuveyt’in yeni silah satislari icin yaptiklari 18 milyar dolarlik pesin odeme eklenince, abd hukumeti icin bu savasin sonucta gayet kârli bir girisim oldugu ortaya cikiyor” (a.g.e.). sadece hukumet degil, irak’i yeniden yapilandiracak buyuk insaat sirketleri de iyi mangir biriktirecekti. ne kadar cok hasar varsa, o kadar yeniden yapilandirma vardir, dolayisiyla o kadar da kâr var demektir.
savastan kâr saglamak sapikca bir sey gibi gelebilir insana, ama gerceklesen aynen budur. birilerinin, ekonomiyi ve kisisel kârlari iyilestirmek, issizlik oranini dusurmek ve vatanseverlik hararetini artirmak icin beyan edilen bir askeri hedefin aldatici gorunusunun arkasinda gizlenerek bir savas cikarmayi arzulayacagina inanmak cok mu gercek disi? “boylesi fenomenleri aciklamak icin bazilari ayrintilarla bezenmis komplo teorileri turetirlerdi, fakat bize gore bu tur teorilere ihtiyac yoktur. gercek ise hilekâr duzenin esas yuzunu ortaya koyuyor: savastan kâr elde etmek, her seyi, sahip oldugu tek degeri olan ‘serbest piyasa’ tarafindan belirlenen bir mala donusturen kapitalist sistemde rasyonel bir eylemdir” (a.g.e.). dolayisiyla kapitalizm, sermaye elde etmek icin insanlari insanliktan cikarmak ve onlari (ve belki de hayvanlari/dogal cevreyi) somurmekle temellendirildigi surece anarsistler tarafindan kabul edilemez. anarsistlerin, kapitalizmi ve sahte demokratik devleti reddetmeleri icin daha cok neden var. bunlarin bazilarina daha sonra deginecegiz.
anarsist punk’lar, demokrasinin radikal, liberal veya asiri solcu olarak tanimlanan kesimleriyle ortusen bircok inanca sahip gorunuyorlar. kadin ve escinsel haklarinin ve irklar arasi esitligin savunulmasi hem liberallerin hem de anarsistlerin bir sekilde resmen kabul ettigi ilkelerdir. ancak bu benzerlikler, anarsistlerin sol’u, sag’i kinadiklari kadar (bazen de daha fazla) kinamalarina engel olmuyor. “anarsistlerin, solcu gruplarla koalisyon olusturabilmeleri ve onlarla birlikte calisabilmeleri biraz tuhaf gorunuyor. gercekte anarsizm, sagci gruplara karsi oldugu kadar sol politikalarina da muhafet ediyor” (felix ve rat, pe, sayi: 2). yine korfez savasi, sol ile anarsistlerin arasindaki farkliklari ornekliyor.
sol’un protesto gosterileri ve direnme cabalari, aslinda “radikal esitciligi destekleyen ilkesel bir tutumu benimsemeye” gonulsuz olduklarini gosterdi (“new world order”, mrr, sayi: 99, agustos, 1991). genel olarak anarsistlerin sol’a dair gorusu, sol’un “devlet’e dogrudan karsi durmasini gerektirecek” herhangi bir seyden uzak durdugudur (a.g.e.). ben sahsen washington d.c.’deki en buyuk protestoya katildim ve bu deneyimden yola cikarak anarsistlerin bu iddiasini dogrulayabilirim. protesto gosterisi, kendilerini pazarlamak icin ellerinden geleni yapan ve mallarini satmaya calisan birkac liberal grup tarafindan duzenlendi. “hareketin liderleri gostericileri, slogancilara uymaya ve zincirleri kirma riskine girmektense ‘medeni insanlar gibi’ onlari sakirdatmaya cagirdilar. yuruyusculere, kaldirimda yurumeleri ve medya icin gorgu kurallarina gore davranmalari emredildi; kendiliginden gelisen, yaratici muhalif hareketlerde bulunmalarindan vazgecirilmeye calisildi. farkli gorusleri savunanlar icin de, herkese haddini bildiren ‘baris gozlemcileri’ gorev basindaydi” (a.g.e.).
bolum -3-rock muzik tarihine kisa bir bakis konulu yazida ufak bir punk ayrintisi :
65-70 arasinda kurulan pink floyd, deep purple, led zeppelin, yes gibi gruplar da artik mega rock gruplaridir. bu gruplar sayesinde rock, hic olmadigi kadar populer olup, ciddiye alinmaya baslanmistir. rock muzisyenleri kendilerini klasik muzik icracilari gibi gormeleri de bu doneme rastlar. o zamanlarin en atesli tartismasi rockin bir sanat muzigi olup olmadigidir. 70 lerin ikinci yarisina gelindiginde rock artik plak satislari ve konser gelirleriyle muzsk endustrisinin en iyi gecim kaynagini olusturmaktadir. rock muzisyenleri milyonlarca dolarlik elektronik aletlere sahiptiler ve hepsi cok zengin olmuslardi. bu mega rock gruplari ne yaparsa yapsin sattigindan dolayi plak sirketleri yenilere hic sans tanimamakta veya tanisalar bile muziklerini onlar gibi yapma sarti koymuslardir.
iste punk rock tam bu siralarda kendini gosterir. punk da diger hicbir rock turunde gorulmeyen siddet, kargasa ve kaos vardir. punk, rockin karanlik kanadini gozler onune sermistir. 60li yillarda newyorkun garaj gruplarindan cikan velvet underground punkin ilk tohumlarini atan grup olarak gosterilebilir. ancak bu gorusu ilk punk topluluklarindan biri olan sex pistols kabul etmeyerek tepki gostermistir.
punk ta kesinlikle kalite ve hosa gitme kaygisi yoktur. punkcilar 1960-70lerdeki rock muzigine ve tabii ki rockcilarada lanet okurlar; cunku onlara gore rock artik para,san, sohret araci olarak kullanilmaya baslanmistir. 70li yillarin uzun ve karisik sololari ile dolu parcalari yerine kisa ve ozentidiz calip soylerler. hatta sex pistols o kadar basit ve ilkel calar ki, izleyenler ister istemez"bunu ben de calabilirim" gibi bir kaniya kapilir. boylece ingiltere de bir cok punk grubu dogmaya baslamistir. endustrinin en buyuk dusmani olmasina ragmen punk cilginligi da diger butun rock cilginliklari gibi kisa surede endustri tarafindan yutulup "moda" haline getirilmistir. punk giysileri en luks magazalarin vitrinlerinde birbiri ardina boy gosterir olmustur.
basit bir punk ozeti:
· punk new york-amerikada dogdu.burada pati smith,ramones ve new york dolls
tarafindan kuruldu.muzikleri cok hizli ve ofkeliydi.kelimeler soylenmekten cok haykiriliyordu.
· new york dolls menejeri malcolm mclaren sahibi oldugu dukkanin yaninda johnny rotteni(esas ismi john lydon) dolasirken onu kesfetti.mclaren onu dukkanindaki muzik kutusuna plak doldurmak icin tuttu ve daha sonra sex pistols adinda punk grubuna cevirdi.
· 1976da televizyon spikeri bill grundy,
sex pistolsu sovuna davet etti.esasinda grupla roportaj yapmak umurunda dahi degildi.
onlari canli yayinda asagilayici bir sekilde rezil etti.
fakat o programdan sonra billin basi belaya girmisti.ertesi gun gazetelerde billin isinden kavuldugu yaziyordu.
· sex pistols emi plak sirketin ile 40.000 ingiliz sterlinine album anlasmasi imzaladi.
fakat birkac hafta sonra berbat tavirlarindan sonra sirketten kovuldular.paralarinin tamamini alarak tabi.
· sonraki gelismeler cok daha ilginc: a&m adli plak sirketi ile 15.000 sterline anlasma imzaladilar.
bir hafta sonra tekrar isten kovuldular.bu sefer paralarinin bir kismin almayi basardilar.
artik elestiri cevirisi tarafindan kovulan pistoller olarak anilmaya baslandilar.
birkac hafta sonra virgin plakcilik ile yeni bir anlasma imzaladilar.yine problem cikti: bu seferde "god save the queen" adli sarkinin bulundugu albumu ureten fabrika iscileri bu albumle hicbir sey yapmama karari aldilar ve yetkilileri greve cikmakla sucladilar.cunku ortada buyuk bir sorun vardi.kralicesinin jubilesinin oldugu yil 1977de cikacak olan albumun kapaginda
kralicenin burnunda cengelli igne vardi.
neredeyse plak cikmiyordu.sonunda cikabildi fakat pek cok dukkan bu albumu satmayi reddetti.bbcnin hem tv kanali hem de radyo kanalinda
sarkilar yayinlanmadi.
bas calan grup uyesi glen matlock kovuldu,iyi calamadigi seklinde aciklamalar yapildi.yerine sid vicious alindi.sid muzik kabileyiti olmayan biri idi.
sex pistols ingilterenin her yerinde yasaklandi.bu nedenle "spots" ismiyle turneye ciktilar.
spots: sex pistol on tour.
bolum-4-punk, metali sarsiyor
heavy metal, altmislarin sonlariyla yetmislerin baslarinda yavas yavas buyurken, ayni tarihlerde bir de kardese sahip olmustur. iggy and the stooges ve new york dolls gibi gruplarla palazlanan punk, her zamanki gibi olaya ingiliz gruplarinin el atmasiyla 70lerin sonunda buyuk bir patlama yasar ve muzik dunyasina adeta bir bomba duser.
sex pistols, clash, ramones, damned, misfits gibi genc gruplar punki tum dunyaya duyururlar. heavy metal gruplarina yeni yeni alismaya baslayan muzik cevreleri, bu tumuyle anarsist kimlikli, her seye karsi olan, surekli kufur eden, toplumu iplemeyen, konserlerinde izleyicilerine tukuren onlari itekleyen, isin ilginci takipcilerinin de bundan hosnut oldugu punk/metal gruplari karsisinda adeta sok olurlar. isin en trajikomik yani ise bu gruplardaki uyelerin cogunun enstruman yetkinliklerinin neredeyse sifir olmasi ve urettikleri muzigin belli bir kac akor uzerinde gidip gelmesidir. ama herseye saldiran, isyan eden sozler cok iddialidir, enerji gitar tellerini koparacak, baterileri patlatacak sekilde ust duzeydedir. tum konserler mutlaka sahnenin darmadagin edilmesiyle sona ermektedir.
bu gruplar icinde uc tanesi, postpunk diyebilecegimiz 80 sonrasi donemde de etkilerinin surmesi nedeniyle ayrica onem tasirlar: iggy and the stooges, ramones ve sex pistols. karizmatik kisilik iggy popun grubu olan stooges ozellikle, enerji dolu ve her turlu taskinligin sergilendigi konserleriyle unlenir. iggy pop sahnede sarki soylemekten cok ciglik atmakta, bagirip cagirmakta, kufur etmekte hatta bazen soyunup edep yerlerini gostermektedir. daha derli toplu ve digerlerine gore muzikal acidan daha yetkin olan new york kokenli ramones, punk soylemini daha temiz bir sekilde kullanmaktadir. ramones, amerikada daha sonraki donemlerin yildizlarindan red hot chili peppers, faith no more gibi gruplara onemli bir esin kaynagi olur.
sozu edilen ucuncu grup ise tartismasiz bir sekilde tum zamanlarin en populer punk rock grubu olan sex pistolsdir. rock muzige "her seyi yok et" kavramini sokan sex pistols, histerik johnny rotten liderligindeki 20 yaslarindaki ingiliz genclerinden olusmaktadir ve londranin gobeginde hizla kendilerine benzeyen bir cevre yaratmislardir. "anarchy in the u.k.", "gode save the queen" gibi politik protestolar tasiyan sarkilariyla once kralicenin kutsal topraklarinda sonra da tum bati dunyasinda bir ufo etkisi yaratirlar. bas gitaristleri sid viciousun olumuyle son bulan ve yalnizca 3 yil suren muzik yasamlari baska hic bir grubun yapamadigi ve kolay kolay da yapamayacagi bir etki birakir rock dunyasinda. doksanlai yillarin basinda nirvananin kopardigi buyuk firtina bile sex pistolsinkinin yanina yaklasamaz. artik hic bir sey eskisi gibi degildir, tum tabular yikilmistir...
sex pistolsin muzik dunyasindan geldigi hizda kaybolmasi ile birlikte diger basarili punk gruplari da yeraltina inerler ve populer muzik endustrisi rahatlar. punkin ingilterede patladigi yillarda bu ture sokamayacagimiz ama koklerini aldigi rock nroll tarzina saldirgan soylem ve sert riffleri sokan bir baska ingiliz grubunu da bu baglamda anmak gerek. motorhead, gunumuzde trash/speed/power metal olarak adlandirilan, hatta sonralari death metalin de temelinde kullanilacak olan muzikal tarzi heavy metale sokar. bunu yaparken de en sadik izleyicilerinin donemin punk dinleyicilerinden ciktigini soylemek yalan olmaz. lemmy kilminsterin karizmatik kisiligiyle on plana ciktigi motorhead "overkill", "bomber", "ace of spades" ve "iron fist" gibi parcalariyla hardcoreun gercek anlamda babasidir.
bolum-5- muzik turleri arasinda punk ve ilgilileri:
punk
1970lerin sonunda sex pistols, damned, adverts, ramones, dead boys, saints, clash, eater
ile basladi. daha sonra us hardcore gruplari ortaya cikti, ornekleri; dead kenedys, black flag, descendants,... simdi ise daha yumusak olan 1990lara ait pop-rock gruplari olan green day, offspring, rancid, bad religion, var ve her gun daha fazla taraftar topluyorlar. muzik ise tekduze, hizli, hunere gerek duymayan basit bir heavy metaldir.lirikler ise genellikle politiktir ya da genclik bunalimlaridir.
grunge
bu tur, punk ve metalin zekice evliligi sonucu 1980lerin sonunda seattleda ortaya cikan bir turdur. temsilcileri; nirvana, green river, screaming trees, tad, soundgarden, mudhoney, mother love bone, swallow, fluid, melvins and wipers, olarak sayilabilir. tur diger sehirlere ve soundlara yayildikca pearl jam ve stone temple pilots turun onemli elemanlari haline geldiler. bu gunlerde ise grunge, metali diger alternatifturlere baglayan bir kopru vazifesi goruyor. aslinda grunge, alternatif etiketi yapistirilan ilk tur olmustur.
hardcore
bu tur dazlaklarla, irkcilarla, slam dansla ve skaleboardla birlikte anilan thrash-punk ya da speed-punktir. 1980lerin sonunda hardcore ile thrash metal arasinda ki siniri silen gruplar oldu. bunlari punktan thrashe dogru saymak gerekirse; the descendants, corrosion of conformity, dri, suicidal tendencies ve anthrax diyebiliriz. crossover gibi tamamlayici ogeleride barindirir. lirikleri bir tarfa birakilirsa hardcore her zaman thrashtir, thrashte hardcoredur. 1990lar da ise hardcoreun ofke ve ahlak cokuntusu biohazard, pro-pain ve pantera gibi gruplara sizmistir. lirikler politik ve igneleyicidir ve yogun bir bicimde soka
yelkenli gemilerde direklerin ve gabyanin ustunde bulunan en yuksek bolum. (tdk)
Ytalyancadan gelmedir.
Ytalyancadan gelmedir.
(bkz: penis)
halk dilinde erkek cinsel organi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?