reha muhtarin veliahti oldugunu dusundugum,diksiyondan bihaber,eskiden hafta ici kanal 7 anahaber bultenini sunan spiker.
ahmet hakan
haber spikeridir zat-i muhterem.haberlerini dinlemek insani cileden cikartir.gereksiz yerde yaptigi vurgularla beni benden eden, "bu insandan bozma killi yaratik nasil olur da spiker olabilir hem de ana haber bultenlerinde!!!" dedigim sey.
iyice sacmalamaya baslamis yardakci. cok ustun bizi yazi yazarmis gibi yapar ama yazilarinin hep aralarinda seriat kotu bir sey degildir gibisinden laflar sikistirir. ayrica gunumuz ilimli islamcilarinin iste ilimli islamci modeli budur, bundan korkmayin demek icin ortaya attiklari bir bos muhabbbetten ote degildir. ayrica kendisi ilhan selcuka kosesinden yazi yazmistir, sanki ilhan selcuk kendisini takacak. sormak istiyorum hep bu adam kendini ne halt saniyor?...
sakkalilardan iken ayni sakalla solcu olmus insan.
kendisi cok garip bir sekilde kanal7’den, hurriyete gecmistir ki bu durum gercekten ilginctir.
evet bu durum olsa, olsa bir kiyamet alametidir.
ha bazen bu adam dogru seyler soyledigi olur mu? olur hemde cogu zaman, hem radikal islamcilari hemde solculari iyi bildigi icin, cogu zaman guzel tespit yapabilme kapasitesine sahiptir.
bazen magazin islerinede dalar, sirf daha populer olmak icin. kendisi su an icin biraz ’ne oldum delisi’, gibi davraniyor.
(bkz: ne oldum delisi)
(bkz: ne oldum dememeli ne olacagim demeli)
kendisi cok garip bir sekilde kanal7’den, hurriyete gecmistir ki bu durum gercekten ilginctir.
evet bu durum olsa, olsa bir kiyamet alametidir.
ha bazen bu adam dogru seyler soyledigi olur mu? olur hemde cogu zaman, hem radikal islamcilari hemde solculari iyi bildigi icin, cogu zaman guzel tespit yapabilme kapasitesine sahiptir.
bazen magazin islerinede dalar, sirf daha populer olmak icin. kendisi su an icin biraz ’ne oldum delisi’, gibi davraniyor.
(bkz: ne oldum delisi)
(bkz: ne oldum dememeli ne olacagim demeli)
tum turkiyeye sag gosterip sol vurmustur.
(bkz: sag gosterip sol vurmak)
(bkz: sag gosterip sol vurmak)
her ne kadar magazin islerin girip beni sasirtsada hem sagi hemde solu iyi bildigi icin cok guzel nabiz yoklayabilen yazar.
yozgatlidir.
taksim meydanında asılması vacip, tipi bozuk, düşünceleri bozuk bir şahsiyet. yazdıkları hiç bir halta benzemez. ılımlı islamın en iyi temsilcilerinden biri.
altemur kılıç için sevimli faşist diyen kişi.
bazen ahmet hakan’ı türkiye’de seven tek kişinin ben olduğumu düşünüyorum. şimdiye dek, bir dostum dışında, ne gazetelerde, ne de özel sohbetlerimde, ahmet hakan hakkında olumlu bir laf edene rastlamadım.
evvela, içinden çıktığı kesim (artık bu kesime ne isim vermeli bilemem, islamcı, muhafazakar, dinci, sağcı vs.), ahmet hakan’ı sevmiyor ve bir açığını yakaladıklarında deli danalar gibi seğirtip cümle aleme ifşa etmek için çabalıyor. yeni şafak, vakit gazeteleri bu işin öncüsü görünümünde.
şu an içinde yer aldığı kesim (hürriyet gazetesinin temsil ettiği zihniyet) de, ahmet hakan’ı kabullenmiş, bağrına basmış değil. her an dışarı atılabilir bir ur gibi değerlendirilmekte. ciddiye alınıyor ama ciddiye alınmıyor gibi yapılıyor, görmezden geliniyor. “istenmeyen ve her an gitmesi beklenen misafir” gibi.
ahmet hakan, “arada kalmış” bir isim. “arada kalmak” sözünü, ne yapacağını bilememek, hangi tarafa geçeceğini bilememek anlamında kullanmıyorum. ahmet hakan, bilinçli olarak “arada kalmış” bir görüntü çiziyor. bu görüntüyü önemsiyorum. çünkü ben de, sonuç itibariyle “arada kalmış” bir insanım. ahmet hakan’ı sevmemin altında, bu özdeşliğin payı büyüktür.
ahmet hakan’ın yaşadığı dönüşümü çok önemsiyorum. belki çok abartılı bir teşbih olacak ama, türkiye’nin 150 yıllık çağdaşlaşma serüveninin, tüm iyi ve kötü yanlarıyla, sancılarıyla, başarılarıyla, aksaklıklarıyla; ahmet hakan’ın yaşadığı dönüşüme denk düştüğünü gözlemliyorum. bu anlamda ahmet hakan’ın şahsında türkiye’yi izliyorum.
bugün köşe yazarı ahmet hakan’ın iki cephesi var. birincisi, içinde çıktığı kesimi şiddetle eleştiren aydınlık bir vicdan. ikincisi, magazine batmış bir polemikçi. ahmet hakan’ın birinci cephesini ne kadar önemsiyorsam, ikinci cephesini de o kadar gereksiz buluyorum. iclal aydın’la, haşmet babaoğlu’yla, lerzan mutlu’yla, gülben ergen’le girdiği polemiğin; o’nun bence çok önemli birinci cephesini gölgede bıraktığını düşünüyorum ve bu yazılara bir anlam da veremiyorum.
ahmet hakan’ın, islamcı kesimin açmazlarını, yanlışlarını, çelişkilerini ortaya koyduğu yazıları çok çok önemli. bir özeleştiriye kapı açabilse daha da önem kazanacak ama şimdilik bu mümkün görünmüyor. her ideolojik kesim gibi islamcı kesim de, özeleştiri yapmaktan çok, kendisini eleştirene saldırmayı tercih ediyor ve ezber bozan her düşünceye karşı tavır alıyor.
ben, kendi adıma ahmet hakan’ların çoğalmasını istiyorum. sözgelimi, atatürkçülerin de bir ahmet hakan’ı olmalı. atatürk’ü putlaştırdık, donuklaştırdık, zorla sevdirmeye kalktık, bu yanlış demeli. milliyetçilerin de ahmet hakan’ı olmalı. terörist öldürmekle terör bitmez demeli, diyebilmeli. sosyal demokratların da ahmet hakan’ı olmalı. biz, sosyal demokrasiyi değil, militarist-devletçi sistemi savunmuşuz, aklımıza başımıza alalım, yoksa bu millet bizi sittin sene iktidara getirmez demeli. sosyalistlerin de… af edersiniz onlar da ahmet hakan bol. hepsi senden benden daha liberal.
evvela, içinden çıktığı kesim (artık bu kesime ne isim vermeli bilemem, islamcı, muhafazakar, dinci, sağcı vs.), ahmet hakan’ı sevmiyor ve bir açığını yakaladıklarında deli danalar gibi seğirtip cümle aleme ifşa etmek için çabalıyor. yeni şafak, vakit gazeteleri bu işin öncüsü görünümünde.
şu an içinde yer aldığı kesim (hürriyet gazetesinin temsil ettiği zihniyet) de, ahmet hakan’ı kabullenmiş, bağrına basmış değil. her an dışarı atılabilir bir ur gibi değerlendirilmekte. ciddiye alınıyor ama ciddiye alınmıyor gibi yapılıyor, görmezden geliniyor. “istenmeyen ve her an gitmesi beklenen misafir” gibi.
ahmet hakan, “arada kalmış” bir isim. “arada kalmak” sözünü, ne yapacağını bilememek, hangi tarafa geçeceğini bilememek anlamında kullanmıyorum. ahmet hakan, bilinçli olarak “arada kalmış” bir görüntü çiziyor. bu görüntüyü önemsiyorum. çünkü ben de, sonuç itibariyle “arada kalmış” bir insanım. ahmet hakan’ı sevmemin altında, bu özdeşliğin payı büyüktür.
ahmet hakan’ın yaşadığı dönüşümü çok önemsiyorum. belki çok abartılı bir teşbih olacak ama, türkiye’nin 150 yıllık çağdaşlaşma serüveninin, tüm iyi ve kötü yanlarıyla, sancılarıyla, başarılarıyla, aksaklıklarıyla; ahmet hakan’ın yaşadığı dönüşüme denk düştüğünü gözlemliyorum. bu anlamda ahmet hakan’ın şahsında türkiye’yi izliyorum.
bugün köşe yazarı ahmet hakan’ın iki cephesi var. birincisi, içinde çıktığı kesimi şiddetle eleştiren aydınlık bir vicdan. ikincisi, magazine batmış bir polemikçi. ahmet hakan’ın birinci cephesini ne kadar önemsiyorsam, ikinci cephesini de o kadar gereksiz buluyorum. iclal aydın’la, haşmet babaoğlu’yla, lerzan mutlu’yla, gülben ergen’le girdiği polemiğin; o’nun bence çok önemli birinci cephesini gölgede bıraktığını düşünüyorum ve bu yazılara bir anlam da veremiyorum.
ahmet hakan’ın, islamcı kesimin açmazlarını, yanlışlarını, çelişkilerini ortaya koyduğu yazıları çok çok önemli. bir özeleştiriye kapı açabilse daha da önem kazanacak ama şimdilik bu mümkün görünmüyor. her ideolojik kesim gibi islamcı kesim de, özeleştiri yapmaktan çok, kendisini eleştirene saldırmayı tercih ediyor ve ezber bozan her düşünceye karşı tavır alıyor.
ben, kendi adıma ahmet hakan’ların çoğalmasını istiyorum. sözgelimi, atatürkçülerin de bir ahmet hakan’ı olmalı. atatürk’ü putlaştırdık, donuklaştırdık, zorla sevdirmeye kalktık, bu yanlış demeli. milliyetçilerin de ahmet hakan’ı olmalı. terörist öldürmekle terör bitmez demeli, diyebilmeli. sosyal demokratların da ahmet hakan’ı olmalı. biz, sosyal demokrasiyi değil, militarist-devletçi sistemi savunmuşuz, aklımıza başımıza alalım, yoksa bu millet bizi sittin sene iktidara getirmez demeli. sosyalistlerin de… af edersiniz onlar da ahmet hakan bol. hepsi senden benden daha liberal.
bir zamanlar islamcıların ali kırcası olarak anılan daha sonra değişim modasından nasibini alarak camilerden nişantaşı cafelerine transfer olmuş bir garip adam son zamanlarda tamamen arka planda kalmış insanlara sataşarak tekrar öne çıkma hevesi içine girmiştir aslında bitmiştir.
bazi yazilari harikadir.
islami kesimi de iyi elestirmeyi bilir, bu konuda da ilk olan islami kesim yazaridir.
islami kesimi de iyi elestirmeyi bilir, bu konuda da ilk olan islami kesim yazaridir.
nerde o eski ahmet hakanlar...çok değiştiler çook
(bkz: değiştim demeyle değişmek)
(bkz: değiştim demeyle değişmek)
bir yazısından nurettin veren ayar yapmıştır.ama illaki cemaat olayını sevmediğini belirtmiştir.belli kaygılar taşımaktadır belli ki.
kimileri onu avrupa yakası dizisindeki "ben de nişantaşı çocuğuyum" diyen karaktere benzetmektedir.
kimileri onu avrupa yakası dizisindeki "ben de nişantaşı çocuğuyum" diyen karaktere benzetmektedir.
(bkz: adam bizi yıllarca kullanmış vay münafık)sözlerine mazhar olan,polemiğe yatkın,hürriyette emin çölaşanı aratmayacak yazar.
kurma kollu köşe yazarı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?