amerikalilarin en buyuk sorunu olan obezite konusunu incelemek isteyen morgan spurlock, kendisini denek olarak kullanarak ulkeyi dolasarak "fast food" yemeye baslar.
spurlock, fast foodun insanlar uzerindeki etkisini gorebilmek icin, gunde 3 ogun sadece ve sadece mcdonalslarda beslenmeye baslar. yiyebilecegi ve icebilecegi seyler sadece mcdonalds menusundekilerle sinirlidir. 1 ay boyunca bu diyeti uygulayan spurlock, kisa zamanda fiziksel ve psikolojik olarak etkilenmeye baslar. daha ikinci haftada tum sagligi bozulan spurlock, doktorlarin tabiriyle olumle yuzyuze gelme tehlikesi altindadir.
spurlock, fast food arastirmasinda niye mcdonaldsi tercih ettigini basitce anlatiyor. tum fast food urunlerinin zararli oldugunu soyleyen belgeselci, mcdonalds en buyuk firma olmasinin yaninda en cok reklam yapan firma oldugunu soyluyor. kisaca bizi sadece kotu beslenme degil ayni zamanda reklam dunyasinin yarttigi etkiler konusunda da uyariyor.
belgesel turundeki film, amerikan beslenme kulturune, sismanligin kaynagina ve yasam tarzlarina cesur bir bakis sergiliyor.
süper size me
(bkz: sisir beni).
nedense izledikten sonra içimde acayip mcdonalds’a gidip önüme geleni yeme isteği uyanmıştır ki 10 yaşından beri oraya gitmiyorum. bu durumun iki açıklaması olabilir: "gizli reklam" ya da benim anormal algılamam.
amerika mc donaldstaki super size menulere de bir gonderme vardir. bu menu ile 4 kisilik bir aile 3 ogun doyabilmektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?