sucu çocuk

darth sidious
kucukken, mahallemize yakin olan cumartesi pazarinda pazarcilarin beni cagrima unlemidir sucu cocuk. dolaba koydugum suyu buz gibi soguk sudan iceen naralariyla satarken amacimin ne oldugu halen hatirlamis degilim aslinda. annem cok kizardi su satmama. zaten yaptigim is bir sure sonra amme hizmetine donusmustu. cunku pazarcilar suyu icip beni kovarlardi para vermeden. ben de eve gelip siseyi degistirip tekrar cikardim pazara. kucuk yasta gozumu para mi burumustu, o yasta kendi ayaklarim uzerinde mi durmaya calisiyordum hatirlamiyorum. bildigim bir sey var ki herkes benim gibi keyfe keder yapmiyor bu isi. su satarak evine bakmaya calisan cocuklar hala aramizda yasiyorlar.
seyhmerat
mukemmel bir reklamdi,ozellikle de muzigi mukemmeldi bu reklamin,rahmetli melih kibar’in eline saglik demek lazim..cocuk isi buyutuyordu reklamda limonatada satiyordu...
sercovi
seyyar satıcılığa "su soğuk su" sloganıyla girip sermaye yaptıktan sonra bilimum lüksü edinerek (bkz: şemsiye) (bkz: tabure) limonata işine girmiş, muhtemel bir gelişime göre bugünlerde waffle dükkanı açmış olan kapitalist çocuğun oyunculuğuyla hafızalara kazınan garanti bankası reklamı.
reklamı biraz dikkatle izlediğinizde sarı saçlı afacan çocukun olmayan bıyıklarının altından nasıl sırıttığını göreceksiniz. topladığı müşterilere gösterdiği ilgi taksici amcası ile olan ortaklığını gizlemeye yetmemiş, biz uyanık bilgi sözlük reklam analizcilerinin gözünden kaçmamıştır. ufacık yumucuk elleriyle peşin peşin topladığı demir paraları bütünlettiği fırıncı rıfkı usta da bu pis tezgahın içindedir.
hiç yakıştı mı rıfkı emmi diyor bir sonraki reklamımıza geçiyoruz efenim. esen kalın.
greyfurt
depreme 1 gün kalaya kadar yaptıgım işin bana yükledigi sifattir. 19 litrelik su bidonlarini 4. kata cikartirken hayati, burjuvaziyi, emperyalizmi, kapitalizmi sorgulamama sebebiyet vermiş, sonu gelmez bencilce beddualarımın, işi biraktiktan 1 gün sonra gerçekleşen depremle birlikte beni bunalımlara sokup çıkartmış meslek dalıdır.
not1: o zamanlar 19 litre kulplu idi bidonlar. şimdi 20 litre oldu galiba. kulpsuz tabi.
not2: bana vicdan azabını tavan yaptıran bölge, en çok yıkımın yaşandığı 2. bölge. "keşke" diicem ama bu entry bitmez o zaman.
breeze
müziği olmasa bu kadar tutmuş olmayacak reklamdı. gerçekten harika bir besteydi, melih kibar bir kaç reklam müziği daha denemişti, ya da birkaç bestesi daha reklam müziği olmuştu ama bu kadar ses getirmemişti hiçbiri. çünkü sucu çocuk da bir armoni ya da kompozisyon vardı, bazen hırçınlaşan bazen sakinleşen bazen huzur bulan bazen sinirlenen bir müzikti,güzeldi fazlaca.
rockcucocuk
dinleyince,içindeki enstürmanların içinizde işlediğini hissettiren,her dinlediğimde aklıma ölümü getiren,üstad melih kibar’ın bestelediği inanılmaz beste.
zipirinsan
insanın içini sızlatan, müthiş bir melih kibar bestesi. senelerce arayıp bulamamışken, tesadüfen karşıma çıkınca çakı bulmuş şopar gibi sevindim.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol