yüksek lisans
(bkz: mba)
gunumuzde her askerden kacmaya calisan yeni mezun universitelinin yapmak istedigi olay... eger hakki verilerek, yani "gercekten istenerek yapan insanlarin, bilim ve irfan askiyla kostuklari, calistiklari bir olgu olsaydi ortaya boyle bir turkiye cikarmiydi ?" sorusunu beraberinde getiren eylem... tabiki cikmazdi... universite egitimi daha kaliteli, ogrenciler daha bilincli ve daha istekli olurlardi ogrenmeye, kendilerini gelistirmeye... egitmenlerini zorlar, daha yaratici ve daha uretken bir egitim agi olusturmaya mecbur kilarlardi... ve bu ag sonucta ulkemizi simsiki sarar, sarmalardi... korkunun ecele cagresi yoktur... yuksek lisans yapar, askerden kacarim diyenler kart askerler olarak vatani gorevlerini yapmaktadirlar ve yapmis olanlarda oldukca coktur... ve orada her defasinda kafasinda simsek gibi carpan "ne isim var benim burada" sorusunu sorarak kendini bunaltmaktadir... bunyeye zarar... eger yuksek lisan ve doktororayi gercekten akademik kariyer ve akademik calismalar yapmak istemiyor, sadece bunu bir ila yarim senelik bir olayi uzatmak icin yapmaya calisiyorsaniz, nacizae tavsiyem bir an evvel gidin yapin... hem boylece yuksek lisans yapmayai gercekten isteyen, amaci akademisyen olmak isteyen adaylarin onune gecmemis olursunuz, hemde vakit kaybetememis olursunuz... dondugunuzde de hayatiniz yeniden baslar, onunuze bakar yolunuza devam edersiniz...
son olarak 21 mayis 2006da yapilan 180 dakikalik sinav.
master
(bkz: referans mektubu)
bitirdiğiniz zaman allahım bitirdim inanamıyorum diyorsunuz ve bir daha asla devam edecek gücünüzün olmadığını zannediyorsunuz...
yuksek lisans yapanlari mutemadiyen inceledigimde sunu gormekteyim ki hala hesap kitabin pesinde kosturulan ayrica yuksek lisans programlarinin buyuk bir cogunlugunun da is dunyasi entegrasyonu cok zayif olmasiyla kisilerin etiket sahibi olmak icin yaptiklari goze carpmaktadir.
yurt disinda insanlar calisma hayatinin icerisinde cok aktif yer alip, ne yaptigini/ne yapacagini bildikten sonra yuksek lisans yaparken bizde durum cok farkli; universiteden mezun olup bir iki is bakip kendine holdinglerin kapilarini sonuna kadar acilacagini zanneden arkadaslarin yasamis olduklari hayal kirikliklari sonucunda gerceklerle yuzlesip, bunu gogusleyemeyerek "lan zaten yuksek yapacaktim e hemen yapayim bari" diyerek bir sureligine daha huzura kavusmak icin yaptiklari seydir.
yurt disinda insanlar calisma hayatinin icerisinde cok aktif yer alip, ne yaptigini/ne yapacagini bildikten sonra yuksek lisans yaparken bizde durum cok farkli; universiteden mezun olup bir iki is bakip kendine holdinglerin kapilarini sonuna kadar acilacagini zanneden arkadaslarin yasamis olduklari hayal kirikliklari sonucunda gerceklerle yuzlesip, bunu gogusleyemeyerek "lan zaten yuksek yapacaktim e hemen yapayim bari" diyerek bir sureligine daha huzura kavusmak icin yaptiklari seydir.
kıl bir lisans türüdür.
ulan ales puanınızı alırsınız, yok daha toefl var. hadi onu da aldın, toefldan geçemedin mi? gitti 100$. hadi bir daha al bi 100$ daha. hadi o da bitti, bu sefer seçtigin üniversitenin kendi bilim sınavı. referans mektubu aldın mı aldıysan i$e gerçekten yarar mı?... hem i$ hem master nasıl olacak, ak$am olması gerek. eee istedigin üniversitelerin ak$am programları istedigin bölümde yok. hadi diger üniversitelere bak dandirikten bölümler, sana gelmez. ee çalı$ıcan mı master mı yapıcan? ikisi bir arada yürümüyorsa hocalarına hade eyvallah ben vazgeçtim diyebilcek misin? nah dersin...
öss sistemini özledim ulan, topu topu bi sınav oluyorsun seçiyorsun giriyorsun bir yere. burda ise kılı tüyü yünü bitmez allah bitmez.
hay allah belasını versin yaa!
ulan ales puanınızı alırsınız, yok daha toefl var. hadi onu da aldın, toefldan geçemedin mi? gitti 100$. hadi bir daha al bi 100$ daha. hadi o da bitti, bu sefer seçtigin üniversitenin kendi bilim sınavı. referans mektubu aldın mı aldıysan i$e gerçekten yarar mı?... hem i$ hem master nasıl olacak, ak$am olması gerek. eee istedigin üniversitelerin ak$am programları istedigin bölümde yok. hadi diger üniversitelere bak dandirikten bölümler, sana gelmez. ee çalı$ıcan mı master mı yapıcan? ikisi bir arada yürümüyorsa hocalarına hade eyvallah ben vazgeçtim diyebilcek misin? nah dersin...
öss sistemini özledim ulan, topu topu bi sınav oluyorsun seçiyorsun giriyorsun bir yere. burda ise kılı tüyü yünü bitmez allah bitmez.
hay allah belasını versin yaa!
emek sikenler derneğinin emekçilere dayattığı bir başka oluşumdur. onca yıl üniversite okuduktan sonra öğretmen ya da üniversitede araştırma görevlisi olmak için sınavına girmek zorunda olduğunuz külli yalan, hava civa bir program. sınavına girmeye kalktığınızda önce sizi bankalara buyur edip -sınav ücreti adı altında- zaten cebinizde az miktarda olan paranızı alırlar. sonra sizi bir gün boyunca başvuru odasının önünde bekletirler. beklemekten ayaklarınız şişer de "sonucu hayırlı olsun da beklemeye razıyım ben" diyerekten kendinizi kandırır durursunuz. sonra sınav günü gelir, siz de mülakat saatinde adı geçen fakültenin koridorunda dikilmeye başlarsınız. çıkan herkesten bir şeyler söylemesini umarsınız ama nafile, her çıkanla birlikte moraliniz bir kat daha çöker, heyecanınız artar. sonunda sıra size gelir, sağ ayakla ve besmele çekerek girersiniz mülakat odasına. önce sohbet havasında başlarlar (yavaş yavaş sikme). sonra başlarlar abuk subuk sorular sormaya (tezli olsun tezsiz olsun) verdiğin cevaplara göre yeni sorular türetirler. (a.q. sanki o adamın sorduğu sikten amdan soruları bilince hemen o alanda uzman olmuş oluyorsun) neyse, illa ki bir soruyu bilemezsin (çünkü puştlar bilir az çok senin neye cevap verip veremeyeceğine) sorar da sorar, sonra "teşekkür ederiz, hayırlısı olsun inşallah" deyip nazikçe seni odadan siktir ederler.
sonra canım kardeşim, bekler durursun. ınternet kazan sen kepçe öyle sınav sonucunu ararsın. sonunda ne olur? ya yedek olursun ya da kazanamazsın bu boktan sınavı. niye? sen zaten mecburiyetten, çaresizlikten bu adamların ağız kokusunu çekmiş, bir gün boyunca bankalarda, fakülte koridorlarında sürünmüş ve mülakata girmişsindir. en son tercihin olan tezsiz ya da tezli yüksek lisans mülakatini geçemeyince dünyalar başına yıkılır. sonunda ya torpilli ibneleri ya kendi öğrencilerini ya da illa ki askerden kaçayım diye başvuran adamları alır bu üniversiteler. verdiğin paraya acırsın ama giden gitmiştir bir kere. sanki bu parayı sınavı kazanınca alsalar olmuyor. lanet edersin, küfredersin ama elden ne gelir. sistem yanlış bir kere, "sistemin kurbanısın".
tamam anlıyoruz kardeşim. bu sikindirik sınava ipini koparan geliyor. bir seçmeye gitmek zorunda bu adamlar. ama bu seçme dediğiniz bokta geçerli olan %50 oranında ales denen bir başka sikindirik sınavın sonucuysa bu işte bir yanlışlık var demektir. bunun yanında bir de üds ya da kpds denen sınavlara girmiş olacaksın, girmemişsen fakülte kendisi sınav yaparmış, bilmem ne. ulan, lisansın yükseğini almaya çalışan adamın günahı ne de siz bunları şart koşuyorsunuz millete. durun bakalım adam bi başlasın da ondan sonra şart koşarsınız. neyse, sonra kardeşim, adam (hep adam diyorum kızlar da bu işin içinde) gezsin tozsun dört sene, kızlar erkek peşinde koşsun, sonra ales’ten 85 puan alsın da sınavda benim önüme geçsin. var mı ulan böyle yağma. belki ben lisedeyken sözelciydim o adam ea’cydı. nasıl oluyor da sen bizi aynı sınava sokuyorsun. (neyse kardeş, bu tartışma uzar da uzar ta öss’ye kadar gider, uzatmayalım.) adam senden fazla puanı alır, sonra sıraya sokarlar seni, bakarsın en alt tabakalarda sürünmektesin. çünkü sen les mes takmamışsındır, algıda seçicilik yapıp sadece okuduğun bölümle ilgilenmiş, onunla ilgili materyalleri okumuş, araştırmış, yalayıp yutmuşsundur. ve en acı kısmı gelir. sen alınmazsın yüksek lisansa, öbür adam alınır.
biz üniversite bitiren emekçiler... bizler lisans döneminde bir şeyler öğrenelim, adam gibi öğrenciler olalım diye götümüzü yırtarken karı kız peşinde koşan adamların, sikini sallaya sallaya üniversite bitiren adamların nasıl da yüksek lisanslara kabul edildiğini, en güzel işleri bulduğunu gözümüzle gördük, bu acıyı hep birlikte yaşadık. adalet bu mu!!!
bu sistemin bu hale gelmesine ve devinimine bilinçli olarak katkıda bulunan her bireyin allah bin belasını versin diyorum. memleketi sikenler derneğine lanet yağdırıyorum...
sonra canım kardeşim, bekler durursun. ınternet kazan sen kepçe öyle sınav sonucunu ararsın. sonunda ne olur? ya yedek olursun ya da kazanamazsın bu boktan sınavı. niye? sen zaten mecburiyetten, çaresizlikten bu adamların ağız kokusunu çekmiş, bir gün boyunca bankalarda, fakülte koridorlarında sürünmüş ve mülakata girmişsindir. en son tercihin olan tezsiz ya da tezli yüksek lisans mülakatini geçemeyince dünyalar başına yıkılır. sonunda ya torpilli ibneleri ya kendi öğrencilerini ya da illa ki askerden kaçayım diye başvuran adamları alır bu üniversiteler. verdiğin paraya acırsın ama giden gitmiştir bir kere. sanki bu parayı sınavı kazanınca alsalar olmuyor. lanet edersin, küfredersin ama elden ne gelir. sistem yanlış bir kere, "sistemin kurbanısın".
tamam anlıyoruz kardeşim. bu sikindirik sınava ipini koparan geliyor. bir seçmeye gitmek zorunda bu adamlar. ama bu seçme dediğiniz bokta geçerli olan %50 oranında ales denen bir başka sikindirik sınavın sonucuysa bu işte bir yanlışlık var demektir. bunun yanında bir de üds ya da kpds denen sınavlara girmiş olacaksın, girmemişsen fakülte kendisi sınav yaparmış, bilmem ne. ulan, lisansın yükseğini almaya çalışan adamın günahı ne de siz bunları şart koşuyorsunuz millete. durun bakalım adam bi başlasın da ondan sonra şart koşarsınız. neyse, sonra kardeşim, adam (hep adam diyorum kızlar da bu işin içinde) gezsin tozsun dört sene, kızlar erkek peşinde koşsun, sonra ales’ten 85 puan alsın da sınavda benim önüme geçsin. var mı ulan böyle yağma. belki ben lisedeyken sözelciydim o adam ea’cydı. nasıl oluyor da sen bizi aynı sınava sokuyorsun. (neyse kardeş, bu tartışma uzar da uzar ta öss’ye kadar gider, uzatmayalım.) adam senden fazla puanı alır, sonra sıraya sokarlar seni, bakarsın en alt tabakalarda sürünmektesin. çünkü sen les mes takmamışsındır, algıda seçicilik yapıp sadece okuduğun bölümle ilgilenmiş, onunla ilgili materyalleri okumuş, araştırmış, yalayıp yutmuşsundur. ve en acı kısmı gelir. sen alınmazsın yüksek lisansa, öbür adam alınır.
biz üniversite bitiren emekçiler... bizler lisans döneminde bir şeyler öğrenelim, adam gibi öğrenciler olalım diye götümüzü yırtarken karı kız peşinde koşan adamların, sikini sallaya sallaya üniversite bitiren adamların nasıl da yüksek lisanslara kabul edildiğini, en güzel işleri bulduğunu gözümüzle gördük, bu acıyı hep birlikte yaşadık. adalet bu mu!!!
bu sistemin bu hale gelmesine ve devinimine bilinçli olarak katkıda bulunan her bireyin allah bin belasını versin diyorum. memleketi sikenler derneğine lanet yağdırıyorum...
doktoradan sonra sürekli okumayı gerektiren lisans türüdür. okurum gocunmam sonuna kadar dayanırım diyorsanız girin, ama diger türlü dü$ünenlerdenseniz bir daha dü$ünün derim.
adamın anasını bırakın sülalesini aglatırlar, evet.
adamın anasını bırakın sülalesini aglatırlar, evet.
hem calismak isteyen hem de yuksek lisansimi da yaparim ben diyen insanlara allah kolaylik versin.amin.
yukarıda yazdıgım entrylere bakınca, bilgi guncellemesi yapmayı dusundum.
aralık 10dan beri sürekli calı$ıyorum. surekli bilgisayar basındayım. sıkıntıdan ne yapacagımı bilemez haldeyim. evdeki bütün abur cuburlar bitti, ailem sülük gibisin defol git dı$arı cık artık diyorlar.
ve ben son anda burnuma dayatılan bir projeden ötürü fenalardayım.
allahım, durmak istiyorum!
aralık 10dan beri sürekli calı$ıyorum. surekli bilgisayar basındayım. sıkıntıdan ne yapacagımı bilemez haldeyim. evdeki bütün abur cuburlar bitti, ailem sülük gibisin defol git dı$arı cık artık diyorlar.
ve ben son anda burnuma dayatılan bir projeden ötürü fenalardayım.
allahım, durmak istiyorum!
türkiye $artlarında yapması cok zordur. hatta bombok bi histir öyle diyim ben size.
26 ocaktan beri kendimi kafesten kacan ku$ gibi hissettmi$tim. ama bu özgürlügüm sona erdi. ve ben bu hafta itibariyle at gibi ko$maya yeniden ba$ladım. cunku master demek okumak demek, sürekli okumak demek. sosyal ya$antının sıfırlanması demek; ha unutmadan yine okumak demek.
proje demek. agzınıza bol bol sıcılması demek. üzerinize cok yüklenilmesi demek, "eee sıcarım master’ına okumucam lan bıktırdılar beni!" demek. hocaların sanki sırf kendi dersleri varmı$casına davranması, sizden ölümüne ödev istemesi demektir." bi saniye noooluyo lan?!" demeye kalmadan dersten kalmanız demektir.
yapmayın.
26 ocaktan beri kendimi kafesten kacan ku$ gibi hissettmi$tim. ama bu özgürlügüm sona erdi. ve ben bu hafta itibariyle at gibi ko$maya yeniden ba$ladım. cunku master demek okumak demek, sürekli okumak demek. sosyal ya$antının sıfırlanması demek; ha unutmadan yine okumak demek.
proje demek. agzınıza bol bol sıcılması demek. üzerinize cok yüklenilmesi demek, "eee sıcarım master’ına okumucam lan bıktırdılar beni!" demek. hocaların sanki sırf kendi dersleri varmı$casına davranması, sizden ölümüne ödev istemesi demektir." bi saniye noooluyo lan?!" demeye kalmadan dersten kalmanız demektir.
yapmayın.
ales denilen sınavla birlikte üds, kpds, toefl ya da kendi dil sınavlarından birine girmez zorunda olup, belirli bir puanı ve mülakatı geçtikten sonra sıralamaya göre girdiğin eğitim programıdır. genellikle %50 ales %30 dil ve %20 not ortalaması + mülakat notududur. fakat mdiğerleri en yüksek not olsa da mülakattan 50 alamazsanız giremezsiniz.
lisans sonrası eğitim. özellikle akademik kariyer yapılacaksa, ilk adım.
(bkz: olması gereken)
asla hiç bir zaman ne yüksek lisanstan ne de doktoradan pişmanlık duymadım. işime yaradı mı? bir çok konuda yaradı. hala da yaramaya devam ediyor. yüksek lisans veya doktora yapan öğrencilere tavsiyem defterlerini iyi tutsunlar ve o defterleri asla atmasınlar. gün gelir oraya bakma ihtiyacı duyabilirsiniz.
asla hiç bir zaman ne yüksek lisanstan ne de doktoradan pişmanlık duymadım. işime yaradı mı? bir çok konuda yaradı. hala da yaramaya devam ediyor. yüksek lisans veya doktora yapan öğrencilere tavsiyem defterlerini iyi tutsunlar ve o defterleri asla atmasınlar. gün gelir oraya bakma ihtiyacı duyabilirsiniz.
sık sık tekerleğin yeniden keşfedildiği eğitim düzeyi. bu işe kalkışan kişi zamanla danışman seçmenin hayattaki en önemli seçim olduğuna inanmaya başlar ki, haksız da değildir. hayatınız sorumsuz bir danışmanla cehenneme dönebileceği gibi iyi bir danışmanla oldukça eğlenceli bir hal de alabilir. bir de bu işin taşrada yapılan versiyonu mevcuttur ki, evlere şenliktir. onu sonra anlatırım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?