Başlıktada yazıldığı gibi seçilen millet vekilleri (sorular çalınmadan-imkansız ama ) sınava girmesidir.Tarih, bilim, spor, vb. Konularda sorulan sorular neticesinde barajı geçen vekiller millet vekili olmalıdır.
milletvekillerine sınav olsun
Güzel fikir! Ben ayrıca vicdanlarının ve insanlıklarının ölçülmesi gerektiğini düşünüyorum.siyasette önce kendi çıkarlarını, sonra parti en sonra da vatan memleket vatandaşı düşünen var. Hatta vatandaşı hiç düşünmeyen var
sonuna kadar desteklediğim öneri. halihazırda milletvekillerinin %70'nin kalacağını, en düşük ortalamanın da hükümet kanadından çıkacağını düşünmekteyim hatta. sorular siyasi ideolojiler tarihi ve felsefe ağırlıklı olsun, araya genel kültür ve temel bilim soruları da eklensin. hayali bile çok güzel.
Secildikten sonra sinava girmek yerine aday olma sarti yapilmasi gereken onerme. Zira Bu ulkenin basbakani bile ğ harfini bilmiyor.
sınav koyarlarsa ''bu sınav milletvekili seçildikten 750 gün sonra yapılır'' maddesini araya sıkıştıracaklardır.
malum 2 sene sonra emekli oluyorlar.
malum 2 sene sonra emekli oluyorlar.
Bak yine aklıma Üniversite sınavı geldi. Ben şuan tıp fakültesindeyim işime sadece gördüğüm fen bilimleri yaradı ama onlar istiyo ders programına var diye matematik, geometri, tarih, coğrafya, edebiyat, Türk Dili her şeyi gördük sınavına da girdik. Alanım dışı bir sürü şey biliyorum bu kötü bir şey değil tamam ama çok zorladılar o dar süre içinde. Sadede geliyorum benim isyanım bitmez. Onların sınavda da alakalı alakasız hayatın her alanından soru olsun ağızlarına tükürelim hepsinin morali bozulsun. Geçemeyenlere de büt olsun. Böyle bir şeyler işte. He he hayali bile güzel sınav yetkilisi ben olsam keşke :)
Bir de milletvekillerini sınava sokarken aynı zamanda bir seferberlik ilan edip, oy kullanacak herkesi vatandaşlık dersine tabi tutardım. Bu ülkede takım tutar gibi, parti ya da lider tutan insanlar var. Bizde Atatürk'ün yerleştirmeye çalıştığı vatandaşlık kimliği, çoğunlukta kul kimliğiyle çakışıyor. Oyüzden bu kadar fakir halkının olduğu bir ülkenin, sıradan bir bakanı mersedes kolonisiyle geziyor . Bu ne ya? Hangisini sayayım?
Yapılmasına neden gerek duyulduğunu anlamadığım sınavdır.
TBMM'deki milletvekillerinin görevi, seçildikleri bölgedeki insanları parti çatısı altında temsil etmeleri ve onların taleplerinin karşılanması için çaba sarf etmeleridir. Şu anda bu görevlerini pek yerlerine getirmeseler de bir ülkeyi yönetmek için açılan temsilciler meclislerinin mantığı budur. Vekiller eğer seçildikleri bölgedeki seçmenlerin düşüncelerini mecliste duyurabiliyorsa ve kendilerini seçenlerin taleplerinin karşılanması için çaba sarf ediyorsa; ister cvlerinde çoban oldukları yazsın, isterse de ivy league okullarında lisans/master/doktora çalışması yaptıkları yazsın fark etmez, görevlerini yerine getiriyorlardır.
Diğer taraftan benim sorun olarak gördüğüm konu milletvekillerinin zekası ya da aptallığı değil, meclisimizin işleme sistemi.
Öyle ki, bir temsilciler meclisi olan TBMM'ye yasa yapma yetkisi verilmiş, ancak halkın temsilcileri yasa yaptıkları konuda uzmanlığa sahip değil. Bu da onların ister istemez pek çok konuda grup başkanvekillerine güvenmelerini gerektiriyor ve bu da onların bir tür el kaldır indir makinesi gibi görünmesine sebep oluyor.
Halkın çıkarları için yasaları yapanların yaptıkları yasaların ilgili olduğu konuda uzman olması şart, fakat bu alanın uzmanları da ülkenin muhtelif yerlerini temsil etmiyorlar. Bunu aşmak için iki meclisli sistemler kurulmuştur.
İki meclisli sistemde, bir meclis yasaları hazırlar, işlerin uzmanlarından oluşturulmuştur. Diğer meclis ise şimdiki tbmm gibi halkı temsil etmekle yükümlüdür, uzmanların yaptığı yasaların temsil ettikleri bölgenin insanları tarafından onaylanıp onaylanmadığını denetler ve gerekirse halkı yapılan yasaların onların çıkarlarıyla uyuştuğuna ikna etmek için çalışır, gerekirse de yapılan yasanın halkı olumsuz etkilemesi sebebiyle yasanın yeniden düzenlenmesi için uzmanlarla müzakere yapar.
Tabii temsilciler meclisi ve uzmanlar meclisinin nasıl seçileceği konusu da var. Şahsen temsilciler meclisinin üyelerinin seçiminde dar bölge iki turlu seçim sisteminin halkın çoğunun temsil edilmesi açısından daha uygun buluyorum. Bu durumda belirli miktarda nüfusa sahip olan bölgeler -örneğin 50.000- bir seçim bölgesi ilan ediliyor ve bölgeden adaylar çıkıyor. İlk turda en çok oyu alan iki aday ikinci tura kalıyor ve %50+1 oy alan aday temsilciye dönüşüyor. Tabii bu konuda halkın temsilinin sağlanması amacımız olduğundan seçime katılım yüzdeleri de önem arz ediyor, bununla ilgili problemleri aşmak için katılım barajı gibi yöntemler oluşturulabilir, örneğin bölgedeki seçmenlerin %60'ından azı vekil seçimine girerse yine %50+1 oy alan kazanır ancak böyle bir durumda seçmenlerin %50'si imza toplayıp vekili görevinden azledebilir. (bu şu an uydurduğum bir yöntem, etraflıca tartışılabilir)
Uzmanların nasıl seçileceğine gelirsek, bunun için de üniversite senatolarına başvurulabilir. Örneğin dış politika konusunda uzman kişilerin belirlenmesi için üniversitelerdeki IR akademisyenleri bir araya getirilir ve üyeleri bu akademisyenlerin teklifiyle akademisyenlerin arasından ya da dışarıdan seçilir. Görevi kabul edenler de dış politika uzmanları kuruluna dahil olurlar ve dışişleri bakanlığına ve cumhurbaşkanlığına danışmanlık yapıp gerekirse yasa teklifi sunarlar.
Şu anki düşüncelerim buysa da önerilere açığım :)
TBMM'deki milletvekillerinin görevi, seçildikleri bölgedeki insanları parti çatısı altında temsil etmeleri ve onların taleplerinin karşılanması için çaba sarf etmeleridir. Şu anda bu görevlerini pek yerlerine getirmeseler de bir ülkeyi yönetmek için açılan temsilciler meclislerinin mantığı budur. Vekiller eğer seçildikleri bölgedeki seçmenlerin düşüncelerini mecliste duyurabiliyorsa ve kendilerini seçenlerin taleplerinin karşılanması için çaba sarf ediyorsa; ister cvlerinde çoban oldukları yazsın, isterse de ivy league okullarında lisans/master/doktora çalışması yaptıkları yazsın fark etmez, görevlerini yerine getiriyorlardır.
Diğer taraftan benim sorun olarak gördüğüm konu milletvekillerinin zekası ya da aptallığı değil, meclisimizin işleme sistemi.
Öyle ki, bir temsilciler meclisi olan TBMM'ye yasa yapma yetkisi verilmiş, ancak halkın temsilcileri yasa yaptıkları konuda uzmanlığa sahip değil. Bu da onların ister istemez pek çok konuda grup başkanvekillerine güvenmelerini gerektiriyor ve bu da onların bir tür el kaldır indir makinesi gibi görünmesine sebep oluyor.
Halkın çıkarları için yasaları yapanların yaptıkları yasaların ilgili olduğu konuda uzman olması şart, fakat bu alanın uzmanları da ülkenin muhtelif yerlerini temsil etmiyorlar. Bunu aşmak için iki meclisli sistemler kurulmuştur.
İki meclisli sistemde, bir meclis yasaları hazırlar, işlerin uzmanlarından oluşturulmuştur. Diğer meclis ise şimdiki tbmm gibi halkı temsil etmekle yükümlüdür, uzmanların yaptığı yasaların temsil ettikleri bölgenin insanları tarafından onaylanıp onaylanmadığını denetler ve gerekirse halkı yapılan yasaların onların çıkarlarıyla uyuştuğuna ikna etmek için çalışır, gerekirse de yapılan yasanın halkı olumsuz etkilemesi sebebiyle yasanın yeniden düzenlenmesi için uzmanlarla müzakere yapar.
Tabii temsilciler meclisi ve uzmanlar meclisinin nasıl seçileceği konusu da var. Şahsen temsilciler meclisinin üyelerinin seçiminde dar bölge iki turlu seçim sisteminin halkın çoğunun temsil edilmesi açısından daha uygun buluyorum. Bu durumda belirli miktarda nüfusa sahip olan bölgeler -örneğin 50.000- bir seçim bölgesi ilan ediliyor ve bölgeden adaylar çıkıyor. İlk turda en çok oyu alan iki aday ikinci tura kalıyor ve %50+1 oy alan aday temsilciye dönüşüyor. Tabii bu konuda halkın temsilinin sağlanması amacımız olduğundan seçime katılım yüzdeleri de önem arz ediyor, bununla ilgili problemleri aşmak için katılım barajı gibi yöntemler oluşturulabilir, örneğin bölgedeki seçmenlerin %60'ından azı vekil seçimine girerse yine %50+1 oy alan kazanır ancak böyle bir durumda seçmenlerin %50'si imza toplayıp vekili görevinden azledebilir. (bu şu an uydurduğum bir yöntem, etraflıca tartışılabilir)
Uzmanların nasıl seçileceğine gelirsek, bunun için de üniversite senatolarına başvurulabilir. Örneğin dış politika konusunda uzman kişilerin belirlenmesi için üniversitelerdeki IR akademisyenleri bir araya getirilir ve üyeleri bu akademisyenlerin teklifiyle akademisyenlerin arasından ya da dışarıdan seçilir. Görevi kabul edenler de dış politika uzmanları kuruluna dahil olurlar ve dışişleri bakanlığına ve cumhurbaşkanlığına danışmanlık yapıp gerekirse yasa teklifi sunarlar.
Şu anki düşüncelerim buysa da önerilere açığım :)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?