ba$bakan recep tayyip erdoğanin icki icenler icin sarfettigi cumle.
"tiksirana kadar iciyorlar."
+ cavit, az i$ $u zikkimi bak tiksiracaksin gene! ba$bakan bo$a konu$maz, ne zaman icsen tiksiriyorsun!
ba$bakan nereye kadar icmemiz gerektigi konusunda da bir oneride bulunsa da kendimizi bilsek. her ici$imizde tiksiriyoruz, olmuyor boyle.
tıksırana kadar içiyorlar
hürriyet’ten:
---
8 yıldır bizim samimiyetimiz test ediliyor. birileri ısrarla bize gizli hedefler izafe ediyor. soruyorum. 8 yıldır hangi özgürlüğü kısıtladık. 8 yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik. herkes istediği gibi giyiniyor.
herkes istediği gibi giyiniyor. herkes istediği gibi içiyor.
---
burası da konuşmanın devamı:
---
hangisine dedik ki yau, sen ne kadar şarap içiyorsun, ne kadar viski içiyorsun, ne kadar bira tüketiyorsun... böyle bir derdimiz oldu mu bizim?
---
hürriyet’ten devam:
---
ıksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar. trafik polislerinin kazalarda yakaladıkları kimler. her tür var onarlı da yakalamasınlar mı? bunların yaptıklarını ölümle mi ödeyeceğiz. 8 yıldır biz yaşam tarzlarına yönelik neyi yaşadık.
---
şimdi bu ifâde neyi anlatıyor olabilir? birincisi başbakanın alkole karşı olduğunu, kullanılmasını istemediğini ve hattâ nefret ettiğini... ikincisi ise konuşmanın öncesine ve sonrasına bakılarak anlaşılabilir ancak: "içen içsin biz karışmayız"ı anlatıyor bana göre.
bu entry’yi de sırf farklı bir düşünce de yazılmış olsun diye yazdım. yoksa ben de biliyorum önyargıları yıkamayacağımı...
---
8 yıldır bizim samimiyetimiz test ediliyor. birileri ısrarla bize gizli hedefler izafe ediyor. soruyorum. 8 yıldır hangi özgürlüğü kısıtladık. 8 yıldır kimin yaşam tarzına müdahale ettik. herkes istediği gibi giyiniyor.
herkes istediği gibi giyiniyor. herkes istediği gibi içiyor.
---
burası da konuşmanın devamı:
---
hangisine dedik ki yau, sen ne kadar şarap içiyorsun, ne kadar viski içiyorsun, ne kadar bira tüketiyorsun... böyle bir derdimiz oldu mu bizim?
---
hürriyet’ten devam:
---
ıksırıncaya tıksırıncaya kadar içiyorlar. trafik polislerinin kazalarda yakaladıkları kimler. her tür var onarlı da yakalamasınlar mı? bunların yaptıklarını ölümle mi ödeyeceğiz. 8 yıldır biz yaşam tarzlarına yönelik neyi yaşadık.
---
şimdi bu ifâde neyi anlatıyor olabilir? birincisi başbakanın alkole karşı olduğunu, kullanılmasını istemediğini ve hattâ nefret ettiğini... ikincisi ise konuşmanın öncesine ve sonrasına bakılarak anlaşılabilir ancak: "içen içsin biz karışmayız"ı anlatıyor bana göre.
bu entry’yi de sırf farklı bir düşünce de yazılmış olsun diye yazdım. yoksa ben de biliyorum önyargıları yıkamayacağımı...
alakali konu$mada ba$bakan tabiki de "icen icsin, biz kari$mayiz" diyor, buna kimsenin itirazi da yok. vurgulanmak istenilen ba$bakanin icki icen ki$ilere kar$i yaptigi benzetmedir. bir ulkenin ba$bakaninin bu tur cumleler sarfetme luksu olmamali, olamaz da zaten. ister sicana kadar icerim ister tiksirana kadar icerim, o benim tercihimdir benim derdimdir ama ba$bakana du$en bunu illaki betimleyecekse daha adaba uygun, milyonlarin kar$isinda daha makul kelimelerle ifade etmektir.
tiksirana kadar icmek ne demek ya?
tiksirana kadar icmek ne demek ya?
#985789
konuşmanın devamından öncesi için;
çok teşekkür ederiz başbakan istediğimizi giyebildiğimiz ve içebildiğimiz için, gerçekten bu özgürlüğü elimizden almadığın için sonsuz teşekkürler, hayır yani istesen alabilirdin de.
konuşmanın devamından öncesi için;
çok teşekkür ederiz başbakan istediğimizi giyebildiğimiz ve içebildiğimiz için, gerçekten bu özgürlüğü elimizden almadığın için sonsuz teşekkürler, hayır yani istesen alabilirdin de.
(bkz: tıksırmak)
tıksırmak ne yaa.. tıksırmak içmenin sonu mu, nasıl yani herkes tıksırmak için mi içiyor, ya da tıksırınca içmeyi bırakıyor mu, şöyle mi oluyo yani:
-ohh üçüncüler de geldiii, hadi abi şerefee
+şerefe abiii
+ıhıhıhıh
-noldu?
+tıksırdım. ben bırakıyorum abi, buraya kadarmış, daha fazla içemeyeceğim.
-yolun sonundasın hilmiii!
tıksırmak ne yaa.. tıksırmak içmenin sonu mu, nasıl yani herkes tıksırmak için mi içiyor, ya da tıksırınca içmeyi bırakıyor mu, şöyle mi oluyo yani:
-ohh üçüncüler de geldiii, hadi abi şerefee
+şerefe abiii
+ıhıhıhıh
-noldu?
+tıksırdım. ben bırakıyorum abi, buraya kadarmış, daha fazla içemeyeceğim.
-yolun sonundasın hilmiii!
herkesin burada takıldığı nokta sanırım "tıksırmak" tabirinin kaba olduğu yönünde. peki bir şeye duyulan sevgisizliği ve hattâ nefreti daha kibar olarak hangi kelime karşılayabilir? şahsımca, nefreti dile getirmek dahi olmaması gereken bir olaydır. hele kişi başbakan olunca olay daha farklı boyutlara gidiyor.
bu söylediklerimde herkesin mütabık olduğunu düşünüyorum. o zaman bu mesele şahsında anlatayım, tayyip erdoğan’ın her davranışı, tepkisi, konuşması biri teknik biri insanî iki noktada düğümleniyor:
teknik nokta, ak parti’nin ve dolayısıyla tayyip erdoğan’ın -malûm konuşmasında belirttiği üzere- muhafazakâr-demokrat olmasıdır. bu iki ibârenin çok eski bir geçmişi yok. hattâ ak parti ile hayat bulmuştur diyebiliriz. şimdi bu iki kelimenin neresinden tutarsanız tutun türlü tutarsızlıklara tutuklu kalmış gibi gözükür. alışık olmadığımız ve hayatımıza yeni girmiş bir kavram ve bir kimlik. bir insan hem bazı değerleri muhafaza ederken hem de aynı zamanda nasıl tam mânâsıyle demokrat olacak? demokratlık, hoşgörülülük kavramını da kapsadığına göre muhafaza ettiği değere halel geldiğini düşünen bir kişinin bu durumdaki tepkisi nasıl olacaktır? ben bu soruya şu şekilde cevap veririm: "tabi ki demokratlığın/demokrasinin hakkını vererek özgürlükler hususunda tam bir özgürlükçü, fakat aynı zamanda muhafazakârlığın verdiği kapalılığı ve sertliği de hissettirecek kadar muhafazakâr bir şekilde."
neticeten, muhafazakâr-demokrat kimliği taşıması ve dengesinin sağlanması zor bir kimlik. alkol olayında da bunu gördük...
ikinci yani insani nokta ise başbakanın mizacıyla ilgilidir; öfkeli bir yapıya sahip kendisi, yapacak bir şey yok. karşındakinin sana bir şey söylemesini engellemediği sürece öfke güzel bir şeydir bence.
bu söylediklerimde herkesin mütabık olduğunu düşünüyorum. o zaman bu mesele şahsında anlatayım, tayyip erdoğan’ın her davranışı, tepkisi, konuşması biri teknik biri insanî iki noktada düğümleniyor:
teknik nokta, ak parti’nin ve dolayısıyla tayyip erdoğan’ın -malûm konuşmasında belirttiği üzere- muhafazakâr-demokrat olmasıdır. bu iki ibârenin çok eski bir geçmişi yok. hattâ ak parti ile hayat bulmuştur diyebiliriz. şimdi bu iki kelimenin neresinden tutarsanız tutun türlü tutarsızlıklara tutuklu kalmış gibi gözükür. alışık olmadığımız ve hayatımıza yeni girmiş bir kavram ve bir kimlik. bir insan hem bazı değerleri muhafaza ederken hem de aynı zamanda nasıl tam mânâsıyle demokrat olacak? demokratlık, hoşgörülülük kavramını da kapsadığına göre muhafaza ettiği değere halel geldiğini düşünen bir kişinin bu durumdaki tepkisi nasıl olacaktır? ben bu soruya şu şekilde cevap veririm: "tabi ki demokratlığın/demokrasinin hakkını vererek özgürlükler hususunda tam bir özgürlükçü, fakat aynı zamanda muhafazakârlığın verdiği kapalılığı ve sertliği de hissettirecek kadar muhafazakâr bir şekilde."
neticeten, muhafazakâr-demokrat kimliği taşıması ve dengesinin sağlanması zor bir kimlik. alkol olayında da bunu gördük...
ikinci yani insani nokta ise başbakanın mizacıyla ilgilidir; öfkeli bir yapıya sahip kendisi, yapacak bir şey yok. karşındakinin sana bir şey söylemesini engellemediği sürece öfke güzel bir şeydir bence.
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
bodrum escort şişli escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?