tıksırana kadar içiyorlar

nickten yana sansim yok
herkesin burada takıldığı nokta sanırım "tıksırmak" tabirinin kaba olduğu yönünde. peki bir şeye duyulan sevgisizliği ve hattâ nefreti daha kibar olarak hangi kelime karşılayabilir? şahsımca, nefreti dile getirmek dahi olmaması gereken bir olaydır. hele kişi başbakan olunca olay daha farklı boyutlara gidiyor.

bu söylediklerimde herkesin mütabık olduğunu düşünüyorum. o zaman bu mesele şahsında anlatayım, tayyip erdoğan’ın her davranışı, tepkisi, konuşması biri teknik biri insanî iki noktada düğümleniyor:

teknik nokta, ak parti’nin ve dolayısıyla tayyip erdoğan’ın -malûm konuşmasında belirttiği üzere- muhafazakâr-demokrat olmasıdır. bu iki ibârenin çok eski bir geçmişi yok. hattâ ak parti ile hayat bulmuştur diyebiliriz. şimdi bu iki kelimenin neresinden tutarsanız tutun türlü tutarsızlıklara tutuklu kalmış gibi gözükür. alışık olmadığımız ve hayatımıza yeni girmiş bir kavram ve bir kimlik. bir insan hem bazı değerleri muhafaza ederken hem de aynı zamanda nasıl tam mânâsıyle demokrat olacak? demokratlık, hoşgörülülük kavramını da kapsadığına göre muhafaza ettiği değere halel geldiğini düşünen bir kişinin bu durumdaki tepkisi nasıl olacaktır? ben bu soruya şu şekilde cevap veririm: "tabi ki demokratlığın/demokrasinin hakkını vererek özgürlükler hususunda tam bir özgürlükçü, fakat aynı zamanda muhafazakârlığın verdiği kapalılığı ve sertliği de hissettirecek kadar muhafazakâr bir şekilde."

neticeten, muhafazakâr-demokrat kimliği taşıması ve dengesinin sağlanması zor bir kimlik. alkol olayında da bunu gördük...

ikinci yani insani nokta ise başbakanın mizacıyla ilgilidir; öfkeli bir yapıya sahip kendisi, yapacak bir şey yok. karşındakinin sana bir şey söylemesini engellemediği sürece öfke güzel bir şeydir bence.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol