bize her gün cumartesi

sercovi
29 eylül 2007 cumartesi..
pek çok insan için pek çok farklı anlama gelebilir bu tarih. nedir mesela? sıradan ya da farklı bir haftasonu. sevgiliyle geçen herhangi başka bir gün belki, belki de yeni umutlar peşinde koşmanın eski heyecanı. tatil olması bir yana dursun 29 eylül 2007 cumartesi günü 2007 yılının eylül ayındaki cumartesilerden biriydi sadece.
"peki nedir bu başlığı açtıran şey birader?!" demeyiniz lütfen, size hiç yakıştıramadım, hele o elini bir indir, soluklan; elbette ki bir sebebim var
sabret.
başlıyorum.
dünyanın en şanslı adamı olduğumu iddia etmem boşa değil. cumartesi gününün bununla ilişkisi de pek yakından(dur dur heyecanlanma, sadece bu değil sebebim; anlatacaklarım var). kahve dünyasının tarafımdan üçüncü ziyareti daha önce olmadığı kadar ilgi çekici olmuştur. lost roomdaki gibi bir oda idi sadece o mekan. bir daha geri dönülemeyecek, dönülse bile aynı şeylerin yaşanılamayacağı bir yer.
ne gibi mesela?
zaman gibi mesela sevgili dost.
zaman algısının cumartesiyle sınırlı kalışı sadece bir eylül akşamı cumartesisinde, sadece o iki insanın iletişiminde ve sadece o ortaçgil şarkısında mümkün olabilirdi.
oldu da sevgili dost.
kadıköye varan vapurların kıç tarafında yere çömelmiş tütününü saran genç iki şey düşünür ekseriyetle:
1- kaç dakika kaldı?
2- kaç saatimiz var birlikte?
bir duman daha boğaza.
zaman akla gelir işte orada, saat inatla ilerler ama o genç soğuğun umursamazlığıyla hiro nakamura olmaya çalışır.
zaman durmaz.
genç bir duman daha alır tütününden. çevredekilerin şüpheli ve öfkeli ramazan bakışları sadece tebessüme sebebiyet verir üşümüş yanağında..
dur dur dur..!!
cumartesi diyorduk..
evet cumartesi..
yıllar geçti mi üzerinden cidden?

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol