bir mizah akımı olarak galatasaray ın ekonomisi

ederleziavela
fenerbahcelilerin ezeli rakibi ya da rakibesi diyelim zira iceride, dısarıda ve hatta halı sahada dahi galatasarayı yendigi ya da bu gidisle yenebilecegi gercegini kabul ederekten son altı yıldır galatasaray gibi koklu bir kulubun cektigi ekonomık zorluk maalesef fenerbahcelilerin dillerine pelesenk olmustur.

artık bu ekonomik basiretsizlik bir mizah akımı olarak kabul edilmekte ve hatta bu durum leman ve lombak gibi dergilerden tutun cesitli interaktif platformlarında en baba malzemelerinden biri olmustur.

ezeli ve ebedi rakipte olsa bir turk kulubunun ekonomık sıkıntısı ve bunun sahaya yansıdıgı basarısızlık benım acımdan uzucudur.

lakin gun olur devran doner demisler.

galatasaraylıların bu duruma alınmalarına anlam veremiyorum zira bundan yıllar once galatasaray’ın monaco yu yenmesi ile sırtımda fenerbahce forması, deli gibi kendimi cimbomlu arkadaslarımla sokaklara vurdugumu hatırlarım.

bir gecmisi irdelemekte fayda var.zira galatasaray’ın uefa kupası ve super kupa zaferleri ile milliyetci duyguları kabarık tum turk halkının sokaklara dokuldugu gunleri hepimiz hatırlamaktayız.keza cl de ceyrek finale falan adını yazdırdıgı da bir gercek.

peki ne oldu da galatasaray’ın bu ekonomık sıkıntısı dillere dustu ve tasak konusu oldu ?

1) bu basarılardan sonra galatasaray da hafif bir got kalkması oldu.

2) bu zaferi tek yurek olmus turk halkı yerine sadece galatasaray camiasına mal etmek.

3) diger takımları hor gormek, kucumsemek.

4) federasyondan ve devletten yardım isteyen takımların tekerlerine tas koyarak biz kendi cabalarımızla basardık herkes kendi cabaları ile basaracak gibi bir dusuncenin icerisine girmek.

4) rivayete gore avrupalının koydugu " avrupa fatihi " lakabına fazla kendini kaptırmak.

5) ikide bir kulubun gayrimenkullerinı ovme.

sadece bunlar degil tabi daha cesitli sebepleri var bu uzucu durumun.keza fenerbehce icin " edirneden otesi haram " sız ancak psv yi yenersiniz gibi ifadeler kullanıldı.pendik faciası da bu duruma bir ornek tabi.

peki gelelim gunumuze bir durum degerlendırmesı yapalım.kurumsallasma, kulubun parasını car cur etme, basarısız ve maliyetli transferlere imza atma, stadyumu yenıleyememe gibi bircok basiretsizlıgin sonucu yukarıda bulunan maddelerin bir bir aksi yasanmaya baslandı.

stad icin devlete yalakalık mı dersınız.kapalı kapılar ardında federasyonla is birligi mi dersiniz, ove ove bitirilemeyen gayrimenkullerin satısa cıkarılması mı, parasızlıktan ribery gibi adamların kacıp gitmeleri mi, dunya sıralamasında sonuncu olan tromso isimli takıma yenılmeleri mi, siz ancak psv yi yenersınız diye tasak gecılırken cl de ıkı macta da psv ye boyun egilmesini mi, emre , okan, saban gibi bircok oyuncunun para kazandırmadan sırra kadem basıp, basarısız olup tekrar ben galatasaray’ın oz cocuguyum diye geri donmeleri ve kulubun bu oyunculara gel evladım demeleri mi, fatih terimin bile milan ugruna sattıgı galatasaraya tekrar donmesi ve kovulması mı, yanı anlatmakla bitmez galatasaray destanı.

(bkz: allahın sopası yok)

ama yinede helal olsun diyorum bunca zorluga ragmen hala utanmadan sıkılmadan en buyuguz, avrupa fatıhıyız, bızım uefa kupamız var, bız destan yazarız dıyebılıyorlar.
bu kadar tassaga ragmen oz guvenlerını yıtırmemelerını alkıslıyorum.
sepulturk
uuzculuktan başka hiç bir şey değildir. basite kolaya kaçmaktır. gani müjde gibi türkiyenin sayılı senarist ve yazarlarından birisi bile bunu yapıyorsa diyecek bir şey bulamıyorum ben. eğer o yapıyorsa sözlükteki kendini bilmezler neler yazmazlar. daha avrupada 3 tur atlamayı becerememiş bir takımın taraftarının diline pelesenk olunur işte böyle.

şimdi bir düşünün. bir tarafta bir takım var; çok büyük bir statları var, mali durumları başkanları sağolsun gayet iyi, tesisleşmede çok başarılılar. ama bir spor kulübünün amacı nedir? tabi ki sporda başarılı olmak. e daha avrupada bir sikim yiyememişsen sen hala nasıl avrupada yenmediği takım kalmamış bir takımla böyle dalga geçebiliyorsun? ilk önce onun yaptıklarını yap ondan sonra konuş

şimdi diğer takıma gelelim; çok kıytırık bir statları var, mali açıdan siki tutmuşlar, tesisleşmede yeni yeni bir şeyler yapmaya başlamışlar. ama müzelerinde bir uefa kupası, bir süper kupa, 15 lig şampiyonluğu, 10 küsür türkiye kupası ve müzelere konulmayan efsane galibiyetler.

çok afedersiniz ama galatasaray’ın ekonomisiyle dalga geçmek glatasaraylılardan başka kimseye düşmez. onlara düşse düşse bok yemek düşer.

ama yine de helal olsun demek istiyorum. bunca rezaletlere rağmen, biz en büyüğüz, mükemmel transferler yaptık, bu sene kesin avrupa’nın amına koyacaz gibileriden cümleler kuranlar galatasaray’ın ekonomisiyle taşak geçebilme cesaretini kendilerinde buluyorlar.
bu kadar tassağa rağmen öz güvenlerini yitirmemelerini alkışlıyorum.
cremaster
bu mizah akımı sayesindedir ki galatasaray 2005-2006 sezonunu şampiyon tamamlamıştır.rakip takım taraftarları hala bu sezonda yapılan esprilere kahkahalarla gülmektedirler.
greyfurt
günümüz futbolunda artık sadece lig ve kupalarda başarılı olmak yada sadece sağlam bir mali tabloya sahip olmak yeterli değildir. her ikiside gerekmektedir. 400 milyon € borca dayalı bir bütçe ile oluşturulan takım, kupaları sıralasa da modern futbol anlayışıyla başarısızdır. zira sıraladığı kupaların gelirleri yeterli olmayacak ve hakettiği sponsorluk anlaşmalarını gerçekleştirene kadar aynı başarıları devam etttirmek zorunda kalacaktır.
kisacasi "modern klüp yönetimi" eğilimini şu şekilde özetleyebiliriz; "kendi kendini finanse edebilen, sürdürebilir bütçelerle makul başarılar elde etmek".
demogorgon
- iki desene
+ iki...
- tilki ski... zahahau mahahauu...

yukarıdaki örnek ile aynı seviyedeki bir mizah anlayışıdır. ilkokul 2’ye duyulan özlemdir. mesnetsiz tesbitlerle güya olayın bir raporu hazırlanır. ama söylenenler kardeşler kıraathanesindeki futbol diyaloglardan öteye gidemez.

iki tane alakasız durumu sebep ve sonuç olarak göstermektir. birinci durum "siz sadece psv’yi yenersiniz" demek ya da pendik faciasıyla dalga geçmek... ikinci durum ise bir spor klübünün ekonomik darboğaza düşmesi... nasıl bir mantık buradaki birinci durumun ikinciye sebep olduğunu söyler, işte esas mizah buradadır.

galatasaray kötü yönetilmiştir. sebep budur. ekonomik sıkıntı hakkında, sırf "nasıl soktum lafı" demek için mesnetsiz ve saçma tesbitler yapmaya çalışmak abesle iştigaldir.
instrument
siz bu duruma mizah diyorsanız deyin.

galatasaray ekonomisi bir türlü düzelemeyen bir takım. ta ki uefa kupası için avrupa devleriyle mücadele ederken, o devleri dize getirirken, uefa kupasını alırken, süper kupayı alırken yine ekonomisi bozuk bir takımdı. o dönemin oyuncularının hiç birisi 7 ay boyunca hiç para almadan oynadılar. dünyanın hiç bir takımında bir oyuncu hiç para almadan o kadar ay top oynamaz. dakikasında bırakır gider. yalnızca bir iki tane oyuncudan bahsetmiyorum. tüm kadrodan bahsediyorum. o dönemdeki kadro, yani dünyanın en iyi kadrosu, yani
hagi,
emre belözoğlu,
okan buruk,
popesku,
hakan şükür,
hakan ünsal,
arif erdem,
ergün pembe,
büyük kaptan bülent
taffarel ve aklıma gelmeyen dönemin en iyi oyuncuları para almasalar da avrupada yaptıkları her maçta canlarını dişlerine taktılar. siz buna mizah diyorsanız deyin. parası olan kulüplerin elde ettiği başarılar da herkesin gözü önünde. yine de galatasarayın bu durumuna mizah diyorsanız deyin. ama o zaman şunu sorarım size;

bu durum bir mizah konusumudur, yoksa belgesellere konu olacak kadar büyük bir öykü müdür, sevda mıdır?

ama siz yine de mizah diyorsanız deyin.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol