ayrılığın hakkını vermek

bol mastarlıdır.
misal:
öyle bir gitmek ki arkaya bile bakmamak.

asla aramadan, mesaj ve mail atmadan hatta msn e girmeden, hic birsekilde kontak kurmadan ayriligi yasamaktir.

arkadan konuşmadan ve arkaya bakmadan yapılması gereken durumdur.

genellikle erkeklerin hiç başaramadığı olaydır.

efes tombul şişe ile ilişkiye girmektir.

seviyorken ayrilmissan basarili olamayacagin bir gercektir.

ağlamadan,zırlamadan,"sözlük sevgilimden yeni ayrıldım çok dertliyim allahsız" diye bkz vermeden öylece bitirmek işte.he çocuğunuza isimler hayal etmişsinizdir,yüzük falan almışsınızdır o ayrı.o zaman sağlam bir küfredilir bu aptallığa.sonra yine biter.geçer geçer.

içi kan ağlarken gülebilmeyi beceren kişi.

(bkz: al mektuplarını ver mektuplarımı)

(bkz: ayrılıgın hakkını yemek)

70 lik şişe bitince "o kız buraya gelecek len" dedirten durum

fiziksel olarak ayrılınan kişiden mümkün olduğunca uzaklaşmak, ruhen ise bir sabah uyanılıp o kişiye karşı nötr hissedilene kadar tüm benliğinizle onu unutmaya çalışmaktır. çok zordur bazen, başarınca kendinizi öpün, sevin.

en azından şunu yapmamaktır:

"tülaaaay! sevgilim, aşkım, bitanem nolusun gel"

çok sevip ayrıldıktan 1 ay sonra senin ve kendisinin en yakın arkadaşlarından biriyle çıktıktan sonra. onları yanyana görüp yine en yakın arkadaşmış gibi o eskiden adam dediğim delikanlının , ve o cok sevdiğim tek hatunun yanlarına gidip hiç bir şey olmamış gibi naber nasılsın muhabbettine girebilmektir...

misal ben kendi mekanımda o adamı orda yaşatırmıydım. veyatta o mekandan cıkartırmıydım.cıkartmazdım. ama bu benim ve herkesi yapabileceği bir şey. ve yatta o ikisinin beni gördükten sonra düşündüükleri şey...
ama önemli olan hiç düşünlmeyeni yapmak. işte bu onlara daha çok koydu..
bense yanlarından uzaklaşır. bir sigara yakar. istanbulun sokaklarında yine kendimi kandırmaya dewam ederim...
hakkımdır.hakkıdır.

arkasindan bir ihtimal gozya$i dokulmesine ragmen hicbir $ekilde kendisine ula$maya cali$mamak.

o got kimde var o ayrica tarti$ilmasi gereken bir konu.